ALPEREN COĞRAFYANIN BİLGE KRALI Aliya İzzetbegoviç - 1
Aliya İzzetbegoviç, Mücahitlerin Şahı, Osmanlı’nın incisi Saray-Bosna'nın, bir milletin ve koca ümmetin Bilge Kralı. Alperen Coğrafyamızın bekçisi, Fatih Sultan Mehmed’in güzel emanetinin cesur emanetçisi…
Aliya 8 Ağustos 1925’de Bosna-Hersek’in kuzeybatısında bulunan Bosanski Šamac kasabasında dünyaya gözlerini açtı. Aliya İzzetbegoviç adını bir Osmanlı Subayı olan dedesi Aliya’dan almıştır.
“1944 yılı Haziran ayı idi. 'Ustaşa'lar (Hırvat Irkçıları), beni hayalî Büyük Hırvatistan Ordusu'na almak istiyorlardı. Onlardan kurtulmak için Müslümanlar'ın yoğunlukta olduğu Gradaçac kasabasına kaçmaya karar verdim. Gradaçac'a varmadan, Irkçı Sırp (Çetnikler) tarafından yakalandım. Beni ormanlık bölgedeki karargâhlarına götürdüler. Bir sürü işkenceden sonra boğazımı keserek öldürmeye karar verdiler. O sırada karargâha dışarıdan bir grup geldi. Alaylı bir şekilde beni sorguladılar. Hırvatların Aziziye'yi işgali üzerine Saraybosna'ya taşındık. Hırvatlar beni zorla ordularına almak istedikleri için Gradaçac'a kaçmaya karar verdiğimi söyledim. Çetnikler'in komutanı Albay Keseroviç yüksek bir sesle "Bunu öldürmeyin!" dedi. Gerekçesi ilginçti: "Bunun dedesi Aziziye Valisi (Osmanlı Subayı Aliya) iken, Avusturya askerleri tarafından suçsuz yere tutuklanan Sırpları kurtarmıştı. Bunlardan biri de benim. Albayın bu gerçeği dile getirmiş olmasına rağmen gözü dönmüş caniler beni öldürmekte kararlıydı. Ancak Albay ısrar edince beni bıraktılar.”
Aliya İzzetbegoviç lise yıllarındayken Mladi Muslimani (Genç Müslümanlar Teşkilatı)’na katıldı ve çeşitli faaliyetler gösterdi. Teşkilat resmî olarak kuruluşunu ilan edecek hâle gelmişken II. Dünya Savaşı patlak verdi. Bosna Hersek toprakları çoktan paylaşılmıştı. Müslümanlara karşı bir yok etme hareketi başlatılmıştı. Müslümanların malları ellerinden alınmış ve evleri ateşe verilmişti. Bir yanda, Hırvat Ustaşalarının, diğer yandan Sırp Çetniklerinin saldırıları karşısında Müslüman Boşnak halkı, her şeylerini bırakıp belli bölgelere çekilmişti. Osmanlı'nın bölgeden çekildiği günden beri hep horlanmaktaydılar.
Aliya İzzetbegoviç Hırvatlar tarafından askere zorla alındı. Askerliğinin sonlarına doğru 1 Mart 1946'da tutuklandı. İddianamede 'Mladi Muslimani' üyesi olmak, Tito'nun fikirlerini eleştirmek ve onun fikirlerini devletleştirmek isteyen savaşçı önderler kabul edilen Partizanlar'a karşı muhalefet oluşturmak ve Sovyet karşıtı gizli propaganda yapmak gibi iddialar yer almıştı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Tito rejimi (Komünist Rejim) Hırvat Ustaşalarını ve Müslümanları cezalandırdı. Hırvatlar gönüllü idi, Müslümanlar ise zorla orduya alınmıştı. Buna rağmen hiç ayrım yapılmadı. Aliya İzzetbegoviç şöyle diyor : “Hiç unutmam, savcı "Bunlara öyle ceza verelim ki bir daha böyle bir şeyi düşündükleri zaman damarlarındaki kanları buz tutsun" diye haykırıyordu.”
Komünizm karşıtlığından 21 sene hapis cezasına çarptırıldı. Hapiste İslâm adına kafa yormaya düşünmeye devam etti. 1970'de müslümanların mevcut durumunu göz önüne alarak 'İslam Bildirisi'ni kaleme aldı. Bu bir çağrıydı. Sadece kendi vatanına değil tüm müslümanlara bir çağrı! Büyük Davalar büyük düşünceli neferlerin gür sesleriyle yayılır diye belki de öğüt veriyordu biz günümüz bir çarelerine... Kalkın ve uyanın diyordu İslâm coğrafyasına. Doğrulun ve dirilin! Bildiri Yugoslavya'da olduğu gibi İslam dünyasında da büyük yankı uyandırdı ve çokça tartışıldı. Tıpkı “Doğu ve Batı arasında İslam" kitabı gibi. Kitabın çeşitli dillere tercüme edilerek tartışılmaya başlanması Komünist yönetimi endişelendirdi. Ağustos 1983'te Genç Müslümanlar Teşkilatı üyesi arkadaşıyla yeniden tutuklandı, 14 yıla mahkûm oldu. Kasım 1988'de dış ülkelerin baskısıyla alınmış bir kararla Yugoslavya Parlamentosu Aliya’yı affetmişti.
İzzetbegoviç, zindandan çıktığında dünyada komünist rejimler çöküş dönemine girmişti. Yugoslavya'da da eski federatif yapının korunması konusunda çok fazla bir duyarlılık kalmamıştı. Bunun yerine bağımsızlık yanlısı fikirler etkisini göstermeye başlamıştı. Ayrıca eyaletlerde yönetime geçme konusunda etkin siyasal yarışlar başlamıştı. Aliya İzzetbegoviç de Bosna - Hersek eyaletinde Demokratik Eylem Partisi (SDA) adı verilen bir siyasi parti kurdu. Bu parti Bosna-Hersek'te 1990'da gerçekleştirilen genel seçimleri kazanarak lideri Aliya İzzetbegoviç cumhurbaşkanı oldu. Bu seçim SDA'nın girdiği ilk seçim olmasına rağmen büyük bir başarı gerçekleştirdi ve cumhurbaşkanlığını kazanmasının yanı sıra parlamentoda da 86 sandalye elde etti.
Devam edecek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.