Nice tatlar var şu dünyada.

Akşam yemeğini afiyetle yedikten sonra televizyonun karşısında upuzun oturup gamsızca çay içmek gibi.

Ya da geceleyin yatakta sevdiğimiz akıcı bir romanın satırları arasında kaybolurken uyuyakalmak gibi…

Bazen de mutlaka kalkmamız gereken sabah saatinde uyandığınız hâlde ama n deyip fazladan kendimize birkaç saat daha uyku bahşetmek gibi…

İşte bunların tamamına kısaca “huzur” diyoruz. 

Milli duyarlılığı yüksek kimselerde yukarıda örneklerini verdiğim kişisel huzurun ön şartı devletin, milletin, vatanın huzurlu olmasıdır.

Devlette huzur yoksa evde huzur olmaz, evde huzur yoksa devlette huzur olmaz…
Mâlum ki bizde huzur suikastçileri bir hayli fazla. Devletimizin kuruluşunu ve varlığını içine sindiremeyen iç ve dış mihraklar, bölgede güçlü bir Türkiye istemeyenler 1923’den bugüne hiç boş durmadılar.

Son zamanlarda ise huzurumuzu bozmak için FETÖ denen belayı icat ettiler. Evelallah onun da üstesinden geldik ama hâlâ birileri FETÖ üzerinden huzurumuzu kaçırmanın yollarını arıyor.

FETÖ ile Sivil Mücadele Platformumuzun Basın ve Hukuk sorumlusu İbrahim Çetin, geçen sene kaleme aldığı bir yazıda Sayın Hakan Fidan’ı sözde dolaylı ilişkiler iddiası ile karalamaya, yıpratmaya ve manipüle etmeye çalışan bir grup gazeteciye çok sert ifadelerle cevap vermiş, maksatlı dedikoduların amacına ulaşamayacağını cümle âleme haykırmıştı.

Platform olarak sene sonundaki genel değerlendirmemizde aynı çabaların saman altından sürdürüldüğü, özellikle Hulusi Akar isminin birtakım FETÖ yargılamalarında maksatlı ve planlı şekilde zikredilerek ortamın bulandırılmaya ve kafaların karıştırılmaya çalışıldığı konusunda hemfikir olduk.

Bu çerçevede fitnecilerin algı operasyonlarına karşı mücadele etmeyi, 2019’daki temel uğraşılarımızdan biri olarak belirlemiş bulunuyoruz.

İsim vermekten kesinlikle çekinmiyorum; zira her şey ayan beyan görünüyor.

Bâhusus OdaTv’nin FitneTv gibi faaliyet gösterdiğini söylemekten de çekinmeyeceğim. Mezkûr yayın organında tıklanma tirajı telaşesinden midir yoksa gerçekten bozgunculuk yapma sâikinden midir bilemeyiz ama dolaylı yoldan Hulusi Akar ve Hakan Fidan gibi önemli isimleri hedef tahtasına koyan skandal yazılara, imalı ithamlara sıkça rastlıyoruz.

Konu elbette sadece FitneTv ile sınırlı değil; muhalif kanattaki çeşitli yayın organlarının da zaman zaman aynı çaba içinde olduğunu müşahade ediyoruz.

Zira aynı minvalde hükûmete yakın görünen ama hainlik için fırsat kolladığından şüphe etmediğimiz birtakım medyada da akıllara ziyan yorum ve yazılara rastlayabiliyoruz. 

Söz konusu maksatlı algılardan bizce en insafsızı Sayın Hulusi Akar’ın güya darbecilerle aynı paralelde hareket ettiği ancak 15 Temmuz’da işler yolunda gitmeyince sözüm ona numara yaparak darbeye karşı ve hatta darbe mağduru göründüğü yönünde olanı.

Bu dedikoduyu fısıldayanların ortak özelliği, en az bir yakınlarının FETÖ’den yargılanıyor olması ve gerçekleri bir türlü kabul edememeleri.

Kabul edemedikleri gerçeklerden biri FETÖ’nün başarısız oluşu, biri FETÖ’cülerin yargılanarak hak ettikleri cezaları alacak olması, bir diğeri ve en önemlisi ise Hulusi Akar kesinlikle cuntaya dâhil olmadığıdır.

Güneşi balçıkla sıvamak mümkün olmadığına göre er ya da geç herkes FETÖ’nün din ve devlet düşmanı bir terörist yapılanma olduğunu ve Hulusi Akar gibi isimlerin de terörizm ile mücadelenin bayraktarlığını yaptığını kabul edecektir.

Vakta ki 15 Temmuz’da Hulusi Akar cuntanın içinde yer alsa ve FETÖ’cülerle birlikte hareket etseydi işin seyri çok daha değişik olurdu. Askeri bir kalkışmada Genelkurmay Başkanı’nın bulunduğu taraf çok ama çok önemlidir.

Nitekim 15 Temmuz gecesinde işgalci cuntacılar, emirlerindeki askerleri daha kolay kandırmak ya da ikna etmek için Hulusi Akar’ın da kendileriyle birlikte hareket ettiğini söylüyorlardı.

Demek ki şimdilerde Hulusi Akar aleyhine dedikodu rüzgârı estirenler, o işgalci darbecilerle aynı hasta zihniyete sahipler. Maksatlarına ulaşabilecekler mi? Elbette hayır! Bizim o şeytanlıklara karnımız fazlasıyla tok!

Sayın Hakan Fidan aleyhinde de benzer algı operasyonları sürdürülüyor.

Bazıları Sayın Fidan’ın çocuğunun ABD’de FETÖ kolejinde okuduğu iftirasını dile getirirken bazıları da Sayın Fidan’ın 15 Temmuz günü işgal girişimini Cumhurbaşkanımıza iletmemiş olduğunu, Cumhurbaşkanımızın haberi eniştesinden aldığını söylemesinin bunun kanıtı olduğunu anlatıp duruyor.

Bu fitnecilerin işlerine gelmediği için görmek istemedikleri kocaman gerçekler var.
Mesela merkezinde Hakan Fidan’ın yer aldığı 7 Şubat 2012 Krizi, FETÖ’nün hükûmete karşı ilk darbe girişimidir.

Hakan Fidan’ın uyduruk ithamlar ve düzmece delillerle tutuklanarak zamanın seçilmiş hükûmetinin düşürülmesini ve o dönem Başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın derdest edilmesini hedefleyen hain bir süreç başlatılmıştı.

Şayet Hakan Fidan FETÖ ile birlikte hareket etseydi 7 Şubat 2012’de FETÖ’den yana tavır alıp o süreci başlatamaz mıydı?

Oysaki tam aksine Hakan Fidan ve çevresindeki bir avuç kahraman, FETÖ’cü terörist hâkim, savcı ve polislerin talimatını dinlemeyerek o meş’um kumpasta cuntacılara karşı silahlı direniş pozisyonuna geçmişler ve hain teşebbüsü Sayın Cumhurbaşkanımızla omuz omuza hareket ederek savuşturmuşlardır. Bunun gibi çok örnek vardır… 
Açık ve net şekilde ifade ediyoruz ki Hakan Fidan ve Hulusi Akar, en az 15 Temmuz akşamı tankların önüne yatan yiğitler kadar yiğit, bombalara aldırmayan kahramanlar kadar kahramandırlar. 

Hulusi Akar gibi, Hakan Fidan gibi gerek makam gerekse şahsiyet itibariyle Devletin önemli birer değeri olan isimler aleyhindeki tüm algı operasyonlarını itina ile takip ediyor ve elimizden geldiğince Cumhurbaşkanlığı makamına raporluyoruz. Belki elimizden gelen başka şeyler de vardır. Ol veçhile fitneciler ayağını denk alsın. 

2019’da kripto FETÖ’cüler başta olmak üzere kara propagandadan nemalanan hiç kimseye göz açtırmayacağız.

Dava arkadaşlarımızı karalamaya çalışanlara karşı en sert reaksiyonu göstereceğiz. Bu önemli hatırlatmaların altını çizerek tüm vatan sevdalılarının yeni yılını tebrik ediyorum.