Acilen Denizcilik Bakanlığı Kurulmalıdır
Herkesin merak ettiği soru; üç tarafımız denizlerle çevrili olmuş olmasına rağmen neden bu güne kadar Denizcilik Bakanlığı kurulmadı? Önemsenmedi mi? Dikkate alınmadı mı? Ciddi bir ihmalkârlık mı? Yoksa engellemeler mi var? Kimse gerek duyulmadı diyemez. Denizler orada sanki bize sesleniyor! “Gelin beni kullanın, gelecek bende diyor” peki yeteri kadar böyle bir imkândan faydalanabiliyor muyuz?
Nedeni ne olursa olsun, gizli veya açık, artık böyle bir bakanlığın kurulması bu gün dünden çok daha önemli. Kanal İstanbul’a ilk kazma vuruldu. Böylelikle de bugüne kadar yapılan bütün eleştiriler ve söylemler, “yapamazlar, yaptırmayacağız, paralarını ödemeyeceğiz” gibi iddialar son bulmalı. İnşaat başladı ve görünen o ki artık bu işin geri dönüşü mümkün değil, olmamalı da.
O halde muhalefetin, ama gerçek muhalefetin yapacağı tek şey, meselenin aslından uzaklaşmadan, milli çıkar ve menfaatler adına inşaat ile ilgili doğruları ve yanlışları halk ile paylaşmalı, Kanal İstanbul’un yapım aşamasının her anını izleyip, raporlayıp sunmalı. Muhalefetin bu konuda neler yapacağını bekleyip göreceğiz.
İktidar ise, bu konuda halkı doğru bilgilendirmeli neler olup bittiğini de şeffaf bir şekilde anlatmalıdır. Kim ne yaparsa yapsın halk doğrusunu yapar. Yanlış yapan sandıkta bedelini öder!
Denizcilik Bakanlığının kurulmasına gelince; isterseniz birlikte bir beyin fırtınası yapalım. Deniz deyince aklımıza ne gelir? Su ürünleri, gıda, enerji, ekonomi, ticaret, turizm yani bir ülkenin gelişmesi, kalkınması, modernleşmesi, refah seviyenin yükselmesi için gerekli olan her şey. Denizlerimiz, Allah’ın bize sunduğu en büyük nimettir. Peki, ülkemiz bu nimetlerden yeteri kadar faydalanıyor mu veya bu güne kadar faydalandı mı? Elbette hayır. Peki niye? Niyeler, niçinler ayrı bir tartışma konusu. Bu güne gelindiğin de artık böyle bir bakanlığın kurulmasının şart olduğudur.
Başta Almanya, Mısır, Panama, Yunanistan olmak üzere olmak üzere dünyada ki birçok ülke kendi ülkelerinde kanallar açmakta ve kanallardan en üst düzeyde faydalanmaktadırlar. Deniz ticaret hacimleri kat kat fazlalaşmıştır. Kanal İstanbul ise Türkiye için çok geç kalınmış bir projedir. Bu kanal gösterecektir ki, Türkiye’de daha birçok kanalın açılmasının gerekli olduğu.
Kanal İstanbul ile birlikte deniz ticareti başka bir anlam kazanacak, stratejik üstünlüğümüz daha da fazlalaşacaktır. Başta Çin ve Rusya olmak üzere bu yolu ipek yolu olarak kullanacak, Karadeniz bir başka önem kazanacaktır.
Ekonomide ve ticarette para ve zaman kazanılması gereken en önemli iki unsurdur. Kanal İstanbul ulusal ve uluslar arası şirketlere bu fırsatı sunacaktır. Kanalda yapılacak limanlar ve diğer ticaret unsurları ile birlikte, Türkiye, Avrupa’nın, Balkanların, Orta Asya’nın ve Orta Doğunun ticaret merkezi olacaktır. Bu ticaretin hareketliliği, Karadeniz’in yanı sıra Marmara’da, Ege’de ve Akdeniz’de de görülecektir. Türkiye yerli ve yabancı yatırımcıların gözdesi haline gelecektir. Bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok dünya ticaretinin gelişim seyrine baktığınızda bunu rahatlıkla görebilirsiniz. (Durum böyle iken neden bu kadar canhıraş bir şekilde karşı çıkıldı? Sizce?)
Bu güne kadar, denizlerimiz bizim için atıl bir alan olarak kaldı. Yeteri kadar değil hiç faydalanamadık. Oysaki kara da yapamadığımız elde edemediğimiz ne varsa denizlerden elde edebileceğimiz artık herkesin malumu.
Türkiye, nerede ne zaman geleceği için bir adım atsa, çıkar ve menfaatleri zedeleneceğini düşünen küresel güçler ve onların ülkemizdeki uzantıları koro halinde akıl almaz şekilde eleştirilir ve karşı çıkılır. Başta Yavuz Sultan Selim Köprüsü olmak üzere yapılan köprülerde, İstanbul Havalimanının yapımında, şehir hastanelerinde aynı ses en yüksek perdeden bağırılmadı mı? Hatırlayın gezi eylemindeki istekleri!
Bunlar olacak mı? Elbette olacak. Olmaması mümkün değil. Çünkü dünyada küresel güçler hâkimiyet mücadelesi vermektedirler. Türkiye yıllardır bunların arasında sıyrılıp yükselmeye çalışmaktadır. Bütün engellemelere rağmen. Kanal İstanbul bu çemberi kırmanın bir başlangıcı olarak görülmelidir. Yıllarca tartışıldı, soruldu, konuşuldu, projelendirildi ve hayata geçirildi. (Üstelik bu proje zaman içinde farklı siyasiler tarafından da dile getirildi.) Bütün bunlar birkaç yılda bitmesi gerekirken tam on yıl sürdü sizce neden? Bu güne kadar kimler niye engelledi? Umut ederiz ki Denizcilik Bakanlığının kurulmaması, denizlerimizden yeteri kadar faydalanamamız da bu güne kadar yapılan bir oyunun parçası olmasın! Dünya ticaretinin yeni deniz yollarına yönelmesi ekonomik kalkınmanın denizlerde olacağı gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Kanal İstanbul, Mavi Vatan’ın bir parsçıdır. Vatanımıza sahip çıkmak her Türk Vatandaşının öncelikli görevi olmalıdır.
Hangi fikre, siyasi tercihe, farklı ideolojilere sahip olursak olalım, önce Türkiye anlayışı ile hareket etmediğimizi sürece birilerinin ekmeğine yağ sürüyoruz demektir.
Ayrıca şayet siz bir şeye karşı çıkıp muhalefet ediyorsanız, bunun daha iyisini ortaya koyarak yapmak zorundasınız. Aksi halde karşı çıkmanız havada kalır ve karşılığının olmayacağı da bir gerçektir. Muhalefetin, muhalefet edemediğine muhalefet ediyorum.
Bütün dünyanın denizlere yöneldiği bir ortamda bizim üç tarafımızdaki denizlerden en üst düzeyde faydalanmamız gerektiği hepimizin tek isteği değil mi?
Düşünün bir kere, denizlerdeki haklarımızın ulusal ve uluslar arası düzeyde korunması, savunulması adına var olan, “Modern Deniz Hukuku” konusunda ki tarihimiz daha dün gibi yenidir. Bu güne kadar böyle bir derdimizin olmaması denizlerimizi sürekli geri plana atmamızdan kaynaklanmaktadır. Bunun bedelini bugün ağır bir şekilde ödüyoruz. Doğu Akdeniz sorunu bunun sonucu değil mi? Denizlerimizin her birinin paha biçilmez birer hazine olduğu gerçeğini yeni yeni kavramaktayız. Oysaki bizim onda birimiz ülkeler deniz ticaret filoları açısından bizden fersah fersah öndeler. Niye biz değiliz? Bu gerçek yüz yıl evvelde vardı şimdi de var. Artık hepimiz biliyoruz ki Cumhuriyet Tarihi boyunca küresel güçlerin ülkemizdeki sözcülerinin sesi sürekli gür çıkmış ve birçok şey engellenmiştir. Artık milletin sesinin gür çıkma zamanı gelmiştir.
O halde başta söylediğimizi tekrar edelim; denizlerimizdeki su ürünlerinden, enerjiden, ticaretten, ekonomik kalkınmadan, turizmden vs. en üst düzeyde faydalanmamız için en kısa zamanda, hemen, şimdi;
DENİZCİLİK BAKANLIĞI KURULMALIDIR.
İsmet Taş - İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.