Yıl 1994 Türkiye’nin en büyük köyü Başkent Ankara Milli Mücadelede önemli kararların alındığı şehir. 
Cumhuriyet Hacı Bayram Veli Camisinde namazdan sonra dualarla kuruldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi kararların görüşmelerin olduğu meclisin bulunduğu şehir.
Yokluğa, yoksulluğa, çaresizliğe rağmen, üzerinde olmasa da, aç kalsa da ayakkabısı yoksa çarıkla Milli Mücadele de hasta adam denilen büyük milletin kalanı destanlar yazarak, Zaferi kazandı.
Fukaralık diz boyu. Elde avuçta olmamasına rağmen ya gazi, ya şehit oldu ama vatan sağ olsun diyerek kalanlarla millet tekrar dirildi. Didinen köylü bir şey alamasa da ulu'l emr diye isyan etmedi.
Ona sen “Milletin efendisisin” demiş başkomutan. Milletin efendisinin elinde avucunda yok. Tarladan ne geldiyse şükretmiş.
Yıllar yılları kovalamış. Köyler yerinde gelişmiyor, devlet bir şey yapmadığı gibi vergi adı altında, karnı doymayan köylünün az olan mahsulünün bir kısmına da el koyuyor, kalanla da bir şey alamıyor, köylü perişan.
Pantolonu olmasa şehre giremiyor, şehirli aydınlarla köylünün milletin arası açıldıkça açılıyor.
Halktan kopuk onu küçük gören, hor gören, aç açık bırakan sözde aydınlar köylüyü dışlarken adam yerine koymazken oda yetmiyormuş gibi Ezanı, Kuranı değerleriyle alay ediyor, yasaklanıyor. Her şeye sabrediyor. Aziz millet buna tahammül edemiyor. Çaresiz yüreği kan ağlasa da sabrediyor.
 Sözde aydınlarla milletin arası her geçen gün açılıyor. Halk - aydın çatışması başlıyor.
Halk ilk tepkiyi Adnan Menderesi iktidar yaparak gösteriyor. Ezan Türkçeden orijinal hale döndüğünde Türkiye’de kurbanlar kesiliyor, bayram havası oluyor.
Arkasından köylünün her ihtilalde kafasına vuruluyor. Özal dönemi ile ikinci olarak tavrını koyuyor. Ne kadar önünü kesseler de, uğraşsalar da milletin insan yerine konulduğu yıllar başlıyor. Borç içinde olan ülkem çareler arıyor.
Şehirlerde ışık gören köylüm her şeyi göze alarak şehre göç ediyor. Amelelik, kapıcılık, odacılık, çıraklık v.s. derken nefes almaya başlıyor.
Şehirlerin çok büyük kısmı gece kondu. Sömürenlerin yüksek binaları, elçilikler küçük köylerden büyük göçler hızla devam ediyor.
Başta İstanbul, Ankara gecekondularla hızla büyüyor.  Köylü bir oda bir mutfak evi saray diye yaşıyor.
Özal’la başlayan aydınlanma yenilenme halkı uyandırıyor. Ama şehirler köy görünümle adeta devasa köylere el atılmaya başlamasıyla, bazılarına göre eceliyle, bazılarına göre öldürüldü deniyor. Millet Özal’ı kaybediyor, görülmemiş mahşeri bir kalabalıkla aziz millet uğurluyor.
Bulunan ama birşeyler isteyen aziz millet Recep Tayyip ERDOĞAN’ı büyük bir heyecan ve coşkuyla iktidar ediyor.
Millet kendisi iktidar olmuş gibi benim Başkomutanım benim Cumhurbaşkanım, benim genel başkanım diye bağrına basıyor.
Asırlarda sonra bir komutan halkıyla kucaklaşıyor, değişim hızlanıyor.
İstanbul dünya şehri olurken, dünyanın bütün gözleri ona çevriliyor, takip ediliyor. Büyük medeniyetin, imparatorluğun merkezi İstanbul dünyanın merkezi olma yolunda hızla gelişiyor, büyüyor.
Recep Tayyip ERDOĞAN belediyecilik çalışmalarının yanında Başbakanlığı Cumhurbaşkanlığı, genel Başkanlığı çalışmalarıyla sadece Türkiye değil dünyada bulunan bütün mazlumların , çaresizlerin umudu oluyor. Nerede fakir fukara guraba varsa Erdoğan’ın kolu ulaşıyor.
Ankara Türkiye’nin en büyük köylülüğünden hızla çıkarak inanılmaz gelişmelerle dünyanın örnek başkenti oluyor. Türkiye de ve dünyada bulunan belediyeler Ankara’yı sosyal, kültürel, insani v.s. bütün yenilikleri ve çalışmaları ile örnek alıyor. 
Bunu durdurma teşebbüsleri aziz milletimizin 15 Temmuz da görülmemiş örnek mücadelesiyle engeller aşılıyor. Bu tarihi yürüyüş hızla devam ediyor.
Türkiye ye tarihin verdiği bu önemli görevle hem Türkiye’deki hem de dünyadaki mazlumların kurtuluşuna ümit oluyor.
2019 yılına giden bu kutlu yürüyüşle ümmetin mazlumların ümidi yakında samimi  ezanı, vatanı , bayrağı sevenlerin, gücümüzle heyecanımızla imkanımızla partili partisiz bu kutlu yürüyüşe katılmalı ve destek vermeliyiz.
Dünya mazlumlarla, zalimlerin kavgasına doğru hızla giderken tavrımızı belirlemeli, 2019 yürüyüşün bir parçası olup yerimizi almalıyız.