10 Kasım 2018 tarihinden itibaren olmakla beraber "Atatürk" üzerinden pek çok resmi veya resmi olmayan pek çok detayı gördük.

Anma töreninde bağırmalar ve 13 Kasım 2018 tarihinde baltalı girişimde buna örnek.

Yani ben şunu anlamıyorum.

Madem Türkiye bizim, Cumhuriyet bizim, Müslüman doğmuşuz çok şükür. Kardeşlik ve dostluğumuz daim olsun derken kendi içimizde bu sorunlarla karşılaşmak beni çok üzüyor.

Bakın her kim hangi siyasi partiden olursa olsun bu fark etmez ancak bazı değerlere saygı duyulması gerektiğini bilmeli. 

Devlet işleri ile sevgi bağdaştırılırken Atatürk, Erdoğan v.b diğerleri kıyas edilemez. Her insan bir değil. Ben bu yazıyı buraya yazıyorum diye belki de tepki alacağım belki de takdir edileceğim. Bakın iki türlü "olacakları" söylüyorum.
Bu da aynı onun gibi. Her insan farklı pencereden bakacak ve buna göre kendince yargılama yapacak.

Atatürk'ü sevmiyor olabilirsiniz. Günümüz hükümetinin parti kurucusu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sevmiyor veya diğer parti liderlerini sevmiyor olabilirsiniz saygı duyulması gerekiyor. "Teröristler hariç" onların Türkiye'de yatacak yerleri yok.

Ne yaparsak düzelir? Belki düzelmez ama 5 maddem şu şekilde;

1- Zikirler ve fikirler ne olursa olsun saygılı olmak.

2- İnsanların düşüncelerine ortak olmamak.

3- Bu, şu, şunlar veya onlar ne der diye düşünmeden fikir belirtmek.

4- İnsanların ortak yaşam alanlarında bunu saygılı olarak eleştirmek.

5- 4 maddeyi yaparsak belki işler yoluna girecektir.

Ancak 2019 yılına gireceğimiz şu günlerde 2023'e doğru giderken Cumhuriyetin her yıl gururla kutlanmasını alkışlarken bu tarz Atatürk ve diğer isimler üzerinde Türkiye Cumhuriyeti kendi içerisinde çürüyemez, çürütülmemelidir.

Bunca düşmanımız varken bunun saygı kapsamında yapılmasından yana olduğumu bir kez daha kamuoyu ile paylaşmak isterim...