Dünyada en fazla arazisi olan ülkelerden biriyiz. Bundan sonra tarım arazilerinin imarına daha doğrusu tarımın dışındaki kullanımına yasaklama getirmeliyiz. 

    Bunun yerine kullanılmayan, tarıma uygun olmayan araziler imara açılmalı. Tarım arazileri üzerine yapılan yapılar, yapıldıktan sonra yıkma yerine baştan yaptırılmamalıdır. Göz yumanlar hakkında işlem yapılmalıdır.

    Böyle yapmazsak torunlarımızın torunları işleyecek tarım alanları bulamayacaktır. 

    ‘Kıyamet koparken bile elinizdeki fidanı dikiniz.! Diyen Liderimiz, Önderimiz, Peygamberimiz en büyük çevrecidir. Öyle bir günde yeşili çoğaltın, elinizdeki fidanı dikin diyorsa bunu yaşamalı ve yaşatmalıyız. 

     Taksimde başlayan ve yaygınlaşan çevreci gösteriler, daha sonra direnişe ve eyleme dönüşmüştür. Çevreci; yapan, onaran, koruyan, büyüten, çoğaltan, ağaç diken, yeşili koruyan olmalıdır. 

    Türkiye’nin değişik yerlerinde kilometrelerce ormanlar yanarken ülkenin akciğerleri yok olurken yüreğimiz kan ağladı. Meydanlarda çevrecileri, yeşili sevenleri göremedik. Ormanlar yanarken itfaiyeci, ormancı emekçiler, oralarda yüreği yanan halk vardı. Ellerinden geleni yapsa da sevdalı olduğu ormanların yanışını yok oluşunu engelleyememenin üzüntüsünden kahroldular. 

    Küçük hayvanları böcekler ateşin ortasında yanıyor yanıyor sonra da patlıyordu. Binlerce milyonlarca hayvan ateşlerin içinde cayır cayır yandı. Çevrecilerden, hayvan severlerden ses yoktu. Çevreciler, hayvan severler hiçbir şey yapmasa da yöre halkı ben seninleyim, ben de çevrenin yok olmasına karşıyım dese hayvan severler halka gelse hayvanlar cayır cayır yanarken bizim de yüreğimiz yanıyor deyip teselli olsa… Ama Türkiye yanarken ormanlar yok olurken hayvanlar kaçamayıp can verirken yoklardı.

    Olumsuz ve sorumsuzca ormanı yakarken, çevreyi kirletirken, yangınlarda hayvanlar yok olurken eserinizi seyrederken doğanın dengesini nasıl bozduğunuzun farkında mısınız?

    Sorumsuz uygulamalardan, zararlardan oksijen devamlı azalıyor. Oksijen eksikliğinden gelişen hastalıklar ve hastalar hızla çoğalıyor. Böyle giderse büyük şehirlerden başlayarak oksijenden kaynaklanan hastalıklar hayatı yaşanamaz hale getirecektir. Belki 2050 veya 2070’e geldiğimizde nüfusumuz iki üç katına çıkacak ama nefes alamayan en büyük yatırımı oksijene harcayan torunlarımızın çocuklarının yaşayan ölülerden farkı olmayacak. 
    Geleceğimizi yok etmeyelim. Mirasımızı bitirmeyelim. Dünyayı bitirmeden oksijensiz, insanların feryatlarının dünyaya yayıldığı bir gelecek yerine şimdiden var gücümüzle geleceğimize bugünden sahip çıkalım.

    Ormanlar yok olmasın. Hayvanlar yanmasın.