İsrail’i durdurmayanlara ne demeli?
Gazze’de soykırım bütün şiddeti ile devam ederken, İsrail, Gazze’yi işgal edip gözünü bütün Orta Doğu’ya dikmişken, Lübnan’ı “ taş devrine” döndürme tehdidinde bulunurken, nükleer bomba atabilirim derken, ABD “Gazze’de barış mümkün değil” demeçleri verirken, Hilal-Haç Savaşından, Haçlı Seferlerinden bahsedilirken, İsrail vaat edilmiş topraklardan bahsedip Tanrının Krallığı burada kurulacak derken, çocukların, kadınların, yaşlıların vücutları param parça edilmeye devem edilirken, bütün gözler Suudi Arabistan’ın Başkenti Riyad’da yapılan İslam İş Birliği Teşkilatı ve Arap Birliği ortak zirvesindeydi. Oradan çıkacak bir kararla bu soykırım durdurulacak, İsrail’e gereken cevap verilecek, kan, gözyaşı ve ölüm sona erecekti.
Peki öyle mi oldu?
Zirve sonunda yayınlanan 31 maddelik bildiride, her maddenin sonunda, “Kınandı, teyit edildi, tavsiye edildi, talep edildi, talep etti, talep ediyoruz, reddediyoruz, vurgulandı, içermeli, derhâl durdurmaya çağırıyoruz, karar alınması istendi, mutabık kalındı, çağrı yapıldı, desteklendi, yetkilendirildi, reddedildi, savaş suçu sayıldı, acil ve hızlı adımlar atılması, yer verildi, tüm çabaları destekleriz, belirtildi, önerildi, ısrar ediyoruz,” gibi tavsiye kararından öteye gitmeyen ifadeler yer aldı.
Oysa ki, bu zirveden beklenen, en hafifinden, “İsrail’i boykot, petrol üretimini yavaşlatma, ilişkileri kesme, İslam Barış Gücünü oluşturma ve Gazze’ye yollama, insani yardımların hemen gerçekleşmesini sağlama, topraklarından, yurtlarından edilen Filistinlilerin vatanlarına geri dönmeleri için çalışmalar yapma” gibi bir karar çıkması bekleniyordu.
Yukarıda bahsi geçen kararları almak yerine Hamas yok sayılıyor ve halkın tek meşru temsilcisinin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) olduğu vurgulanıyordu. Böylece Hamas gayri meşru ilan edilmiş oluyordu.
Bütün dünya ayağa kalkmışken, din ayrımı gözetilmeksizin İsrail protesto edilirken, dünya kamuoyu İsrail’e nefretini kusarken, başta çocuk ölümleri olmak üzere sivil katliamı ayyuka çıkmışken, zirveden, İsrail, ABD ve yandaşlarının istekleri doğrultusunda karar çıkmasını şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Türkiye’nin 1,5 milyonu aşan vatandaşı ile İsrail’i protesto ederken, uçaklar dolusu yardımın yanı sıra 500 ton insani yardımı gemiyle Gazze’ye yollarken, Netenyahu’yu savaş suçlusu ilan ederken, her fırsatta İsrail’i ve ABD’yi ulusal ve uluslararası düzeyde en ağır şekilde eleştirirken, zirvede, İsrail’e yaptırım tekliflerinin kabul görmemesi bizleri derinden yaralamıştır.
İsrail, PKK/YPG militanlarını bünyesine alarak Gazze’deki soykırıma kimseye aldırmadan bütün hızıyla devam ederken, fütursuzca hiçbir şekilde hak, adalet, insan hakları, uluslararası hukuk dinlemeden, umursamadan Filistin toprakların işgal edip Orta Doğuya yayılma planlarını dakika dakika devreye sokarken, Arap ülkelerinin bu vurdumduymazlığı, Filistin halkına, Arap Dünyasına ve bütün insanlığa ihanettir. Ülkelerini ve halklarını emperyalizme teslim etmişlerdir.
Bu zirve göstermiştir ki, Arap ülkeleri ABD ve yandaşları tarafından işgal edilmiştir. Malumun ilanı bu olsa gerek. Sizin elinizde petrol, doğal gaz gibi dünyanın en büyük enerji silahları var ve siz emperyalizme boyun eğeceksiniz! Yazıklar olsun.
Ve siz hala İsrail, “şunu şunu yaparsa normal ilişkilerimiz devam eder” diyorsunuz. Ne ilişkisi ne normali. Bir millet yok edilirken siz hala neyin derdindesiniz?
BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Laerke: "Yardım tırlarımızı Gazze'nin kuzeyine ulaştıramıyoruz. Eğer şu anda dünyada bir cehennem varsa, Gazze'nin kuzeyidir." Dediği halde zirveden çıkan kararlar tam bir utanç belgesidir.
Sizin de ellerinizde, çocukların, kadınların masum sivillerin kanları var. O kanları yıkasanız da çıkmayacak. Bu dünyada da ahirette de bunun hesabını vereceksiniz.
Allah (C.C) mutlaka bunun hesabını soracak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.