Ayasofya Müzesi’nin altından çıktı: Hangi döneme ait olduğu araştırılıyor

Ayasofya'nın tekrar camiye çevrilmesinin ardından, İstanbul Sultanahmet Meydanı'ndaki eski Defter-i Hakani binası Ayasofya'nın tarihini anlatan kapsamlı bir müzeye dönüştürüldü.

Müze, Ayasofya'nın tarihini ve geçirdiği değişimleri barındırdığı objeler ve dijital içeriklerle ziyaretçilere aktarıyor. Zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapan bina ziyarete açık durumda.

Bunun yanında müzenin zeminindeki arkeolojik kazılar da hızla devam ediyor. Kazılarda bizzat görev yapan İstanbul Üniversitesi Osteoarkeoloji Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Vedat Onar, gazeteilksayfa.com’a konuştu.

İNSAN KALINTILARINA ULAŞILDI

Binanın altındaki sarnıçın boşaltılmasıyla beraber pek çok önemli buluntuya ulaşıldığını aktaran Prof. Dr. Vedat Onar, ulaştıkları kalıntıları incelemeye devam ettiklerini belirtti. Onar şöyle konuştu: “Bu bina 2020 yılına kadar Tapu Müdürlüğü olarak kullanılmış. Oradan Ayasofya Müzesi’ne dönüştürüldüğü süreçte zeminde arkeolojik kazılar başladı.

Ben çalışmalarda zooarkeoloji uzmanı olarak yer alıyorum. Bu malzemeleri inceleyen ekibe önderlik ediyorum. İki adet insan kalıntısına ulaşıldı. Onları ekibimdeki antropolog arkadaşlar inceliyor. Süreç hala bitmedi."

DNA ANALİZİ YAPILACAK

Zeminde bulunan insan kalıntılarının, hangi dönemden kaldığını anlayabilmek için radyo karbon uygulamasına ihtiyaç duyduklarını söyleyen Onar, “İnsanlar için daha sonra DNA analizi de yaptıracağız. Anne soyunu nereye kadar izleyebileceğiz görmek istiyoruz. Bu işler biraz finans ile ilgili. Bu insanlar gömüldü mü? Atıldı mı? Onu anlamak istiyoruz. Bu soru işaretlerini aydınlatmaya çalışıyoruz” dedi.

HAYVAN İZLERİNE ULAŞILDI

“Kazı işleri masa başında olmaz. Sahaya gitmediğiniz zaman bu iş yapılmaz” diyen Prof. Dr. Vedat Onar sözlerini şöyle sürdürdü: “Kalıntılar ne tarafa yatırılmış, nasıl olmuş, kesilmiş mi, parçalanmış mı? Bütün bu soruları cevaplamak için malzemeyi bizzat görmek gerekiyor. Kazılarda insan kalıntılarının dışında gıda artığı bulundu. Çok sayıda hayvan kalıntısına rastlanıldı. At, kedi ve köpek gibi türlerden bahsediyorum”

ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR

İstanbul geneline bakıldığı zaman zooarkeolojik malzemelerin yüzde 90’ının kendi merkezlerinde olduğunu aktaran Onar, “Osteoarkeoloji kemik arkeolojisi anlamına gelir. Bu hem insanları hem hayvanları kapsar.

Üniversitemizde çeşitli kazıların örnekleri söz konusu. Arkeoloji müzeleri ile beraber ayrıntılı çalışmalar yürütüyoruz. Şu anda Ayasofya Müzesi’nin envanterini inceliyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.