Travma sonrası stres bozukluğu patladı
Gazi Üniversitesi’nde düzenlenen “Psikolojik Travma ve Deprem” konulu seminerde konuşan Psikiyatrist Enver AnalanT, travma sonrası stres bozukluğu hastalığında ciddi bir artış yaşandığını söyledi.
Gazi Üniversitesi’nde “Psikolojik Travma ve Deprem” başlıklı seminerde travma sonrası stres bozukluğu hastalığına dair bilgilendirme yapıldı. Seminere Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Kıyak ile birçok öğretim görevlisi ve öğrenciler katıldı. Seminere konuşmacı olarak katılan Psikiyatrist Dr. Enver Analan yaşanan vakalardan örnek vererek gerçekleştirdiği sunumda travma sonrası stres bozukluğuna dair açıklamalarda bulundu. Psikiyatrist Analan, hastalığın nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemlerine dair bilgiler paylaştı. Analan, “Psikolojik travma kişinin güçsüzlüğü ile yüz yüze gelmesi durumudur. Maraş depreminden karşılaştığım hastamın ‘Sanki kutunun içine fareyi koymuşlar onu sallıyorlar, içerde hiçbir şey yapamıyorsun’ sözleriyle örnek verebilirim. Hiç ender görülen bir hastalık değil. Görülme sıklığı yüzde 8. Çok büyük bir oran” dedi.
SEBEBİ STRES FAKTÖRLERİ KAYNAKLI
Travma sonrası stres bozukluğu hastalığına dair açıklama yapan Psikiyatrist Analan, hastalığın sebebinin stres faktörleri olduğunu belirterek bunun doğal afet, iş kazası, geçirilen bir hastalıktan kaynaklı olarak ortaya çıkabileceğini söyledi. Tanı koyulabilmesi için travma üzerinden bir ay geçmiş olması gerektiğini söyleyen Analan, 6 ay sonrasında kronikleştiğini ifade etti. Analan, şu bilgileri paylaştı; “Psikolojik travma kişinin güçsüzlüğü ile yüz yüze gelmesi durumudur. Savunma mekanizmalarımız var benlik gücümüz sağlam kendimizi her zaman için güçlü görürüz. Birincisi herhangi bir şekilde travma ile karşılaşmayacağımızı düşünürüz, ikincisi karşılaştığımız travma ile baş edebileceğimizi düşünürüz. Fakat bu travma ile gerçekten baş başa kalınca güçsüz olabileceğimiz hissi bizde uyanır. Travma anında kişi karşı konulamaz bir güç, olay, faktör tarafından çaresiz bırakılır. Maraş depreminden karşılaştığım hastamın ‘Sanki kutunun içine fareyi koymuşlar onu sallıyorlar, içerde hiçbir şey yapamıyorsun’ sözleriyle örnek verebilirim Hiç ender görülen bir hastalık değil. Görülme sıklığı yüzde 8. Çok büyük bir oran”
“EN ÇOK BUNU GÖRDÜM”
Dr. Analan hastalığın belirtilerini şu şekilde sıraladı; “Travma yaşatan durumu sürekli olarak yaşamaya devam etmek, olaydan kaçınma davranışları sergilemek, duygularında değişiklik yaşamak eskisi kadar neşeli olmamak gibi ve sürekli bir uyarılmışlık hali yaşamak. Bir yandan bir kısmı çok canlı ‘gezmemiz lazım dolaşmamız lazım’ diyor. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. En korkunç olanı suçluluk hissi. En çok bunu gördüm. Çok da önemli bir şey özellikle ‘2 çocuğumu bıraktım gittim’, ‘Bu evi satacaktım niye satmadım’ suçluluk hissi çok fazla. Ret edilme ve küçük düşme durumları. Örneğin belli bir statüde evleri var ikisi de yıkılmış kuyrukta yemek bekliyor.”
HEMEN İLAÇ VERİLMEMELİ VE KULLANILMAMALI
Analan, hastalığın tedavisi konusunda “Tedaviye olay üzerine konuşmaya cesaretlendirme baş etme mekanizmalarını ortaya çıkarıp güçlendirme ilk yapılması gereken yoldur. Bu yöntem ile baş edilemez ise antidepresan türü ilaçlardan kaçınarak hafif damlalardan faydalanılabilir. Hastalara illaki güven verilmeli güvenli bir ilişki kurulmalı ama hemen ilaç verilmemeli. Beyinde yaşanan sürecin kendi kendine sakinleşmesini sağlamamız lazım ki hasta kendi anlamını bulmalı tekrardan. Aynı travmaya maruz kalmış bireylerden oluşan grup terapileri de etkili yöntemler arasındadır” ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.