Rektör Arıcan: Yıkımın nedeni deprem değil insandır

Rektör Arıcan: Yıkımın nedeni deprem değil insandır

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Arıcan, 50 binin üzerinde can kaybının yaşandığı 6 Şubat depremlerinin değerlendirildiği panelde “Yıkımın nedeni deprem değil insandır” dedi.

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde (ASBÜ) 6 Şubat depremleriyle ilgili panel düzenlendi. ASBÜ Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın açılış konuşmasıyla başlayan panelde, 50 binin üzerinde can kaybının yaşandığı Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri değerlendirildi.

Prof. Dr. Mehmet Hilmi Demir’in oturum başkanlığında yürütülen panelde Rektör Arıcan’ın yanı sıra ASBÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sutay Yavuz “Afetler Karşısında Sosyal ve Demografik Dirençliliğin Güçlendirilmesi”, ASBÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erol Kahveci ise “Deprem Arama Kurtarma Çalışmalarında Maden İşçilerinin Rolü” konulu çalışmalarını sundular.

panel-asbu.jpg

DERSLERİN KAPSAMI GENİŞLETİLMELİ

Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan depremin acısının devam ettiğini söyleyerek, şunları kaydetti: “Depremi çok boyutlu konuşmak gerekiyor, dünya tarihindeki olmayan büyüklükteki depremlerden bir tanesi ve etkileri de o kadar büyük. Depremin etkileri üzerine felsefi boyutları var ve bu felsefi boyut aslında depremin gerçeklerini oraya koyuyor. Depremler doğal olaylardır. Ve yıkan deprem değildir, yapılan binalar ve tedbirsizliklerdir. Mekanik evren anlayışına kadar indirgenebilecek bir doğa olayıdır bu ve depremlerdeki yıkımın nedeni de insandır. Depremler, seller, yangınlar, kuraklık ve iklim krizlerinde artışlar olabilir bunun üstesinden de bilimle gelebiliriz. Okullarda sadece depremden nasıl korunuruz bilgisi verilmemeli kapsamı genişletilmiş dersler verilmeli. İnsanın açgözlülüğü, hırsı ve daha çok para kazanma isteğidir yıkımlara neden olan. Tekrar teşekkürlerime sunuyorum depremde desteği olan tüm arkadaşlarıma.”

sutay-yavuz-1.jpg

2050’DE KENT NÜFUSUNDA BÜYÜK ARTIŞLAR OLACAK

Prof. Dr. Sutay Yavuz ise konuşmasında, afetin etkilerinin kişilerde farklı etkiler yarattığını vurgularken, şunları kaydetti: “Afet öncesi aşama, afet anı ve afet sonrası aşama olarak üçe ayırabiliriz. Dirençlilik ve dayanıklılık bu üç dönemde de etkisini göstermektedir. Afet anında arama kurtarma acısından bakıyoruz, afet sonrasını ise iyileşme dönemi olarak görebiliriz ve bu dönemde de dirençlilik önemli rol oynamaktadır.”

asbu-panel.jpg

AİLE VE EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ

Dirençlilik konusunda insan ve yapıların dirençliliğine dikkat çeken Sutay Yavuz, “Yerleşim yerlerinde nüfussal değişimler söz konusu bu da yaşam alanları, boşanmalar ve çocuk sahibi olma gibi etkenler mevcutken yaşanan olumsuzluklardan dolayı ölen yakınlarının acısından dolayı erkek ölümler görülebilmektedir. Nüfus göçlerinin yaşandığını görmekteyiz ancak geri dönüp dönmeyeceklerini bilmediğimiz için kalıcı göç diyemeyiz. Demografik dirençlilik kazanmak için sosyal ve ekonomik sistemin yanı sıra aile ve eğitim de önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.

YEREL YÖNETİMLERDEN DESTEK ALINMALI

2050 yılında kentsel nüfusta büyük artışlar olabileceğini söyleyen Sutay Yavuz, son 40 yılda nüfusun kentleştiğini vurguladı. Sutay Yavuz, “Kentsel oranların kurulu olduğu yerlerde deprem olma riski yüksek. Kentler fay hatlarının üzerine kuruluyor ve bu koşullara dikkat edilmeli. Türkiye’de en önemli afetlerden biri depremken iklim krizinden kaynaklı kuraklıkta artış olacağını söyleyebiliriz” diye konuştu. Afet sonrası iyileşme aşamalarından bahseden Sutay Yavuz, afet sonrası iyileşme sürecinde ve afet risk anında yapılması gerekenlerin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Yavuz şöyle devam etti:

“Dirençliliğin güçlendirilmesi için yaşadığımız yerlerin küçük yerleşim birimlerine bölünerek incelenmesi gerekiyor. Farkındalık oluşturma çalışmaları yapılmalı ve yerel yönetimlerden de destek alınmalı.”

erol-kahveci-1.jpg

DEPREM BÖLGESİNE 3811 MADENCİ ULAŞTI

Panel Prof. Dr. Erol Kahveci’nin konuşmalarıyla devam etti. Prof. Dr. Erol Kahveci, “Deprem Arama Kurtarma Çalışmalarında Maden İşçilerinin Rolü” adlı konuşmasında madencilerin deprem sonrası arama kurtarma çalışmalarındaki etkinliğinden bahsetti.

sutay-yavuz.jpg

BİR MEZAR TAŞLARI OLSUN YETER DİYORUM

Madencilerle yaptığı görüşmeleri aktaran Erol Kahveci, deprem bölgesine 6 Şubat sonrasında arama kurtarma çalışmaları için 3811 madencinin gittiğini aktardı. Depremde arama kurtarma çalışmalarında madencilerin katkısının büyük olduğunu söyleyen Erol Kahveci “Madencilerle yaptığım görüşmelerde bir madencinin bana aktardıkları şu şekilde: Göçen binalar bize girmek için en risksiz binalardı. Çünkü zaten çökmüştür. Madendeki göçükte gaz tehlikesi vardır, kömür tozu vardır. Bizim için tavan sağlamlığı önemli” bilgilerini verdi.

erol-kahveci.jpg

HALA TOPARLAYAMADIM

Madencileri motive eden etkenlere dikkat çeken Erol Kahveci bir madencinin söylediklerini şu şekilde aktardı: “Enkazda çalışırken insanın aklına ya enkazda kalırsam sorusu geliyor. Çoluğuma çocuğuma enkazda kalırsam ne olur diyorum. Ama oradaki insanlar o kadar merhametli ki, yakınlarını, her şeyini kaybetmiş ama yine bana gelip bir şeye ihtiyacın var mı diyor. Bir şey lazım mı diyor. Karnınız aç mı diyor. Mevtasını çıkartayım bir mezar taşları olsun istiyorum. Atlatamadığımız tek şey, kendi adıma da tüm arkadaşlarım adına da çocuk cenazelerini psikolojik olarak kaldıramadık, çok ağır geldi bize. Yaşanan olaylar herkeste aynı etkiyi bırakmıyor. Hala toparlayamadım. Ben o eski ben değilim.”

Gamze Mine Güneş/ www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.