Prof. Dr. Murat Arslan: Yapay etin sağlıklı olup olmadığını tüketince göreceğiz
Laboratuvarda tavuk eti üretim ve satışının ABD Tarım Bakanlığı tarafından onaylanması, tartışmaları beraberinde getirdi. Üretilen yapay etlerin sağlıklı olup olmadığı kafalarda soru işareti oluşturdu.
Laboratuvarda üretilen tavuk etinin üretim ve satışının ABD Tarım Bakanlığı tarafından resmî olarak onay alması, tartışmaları beraberinde getiriyor. Üretilen yapay etlerin sağlıklı olup olmadığı ise kafalarda soru işareti bırakıyor.
Bu habere göre, Kaliforniya merkezli Upside Foods ve Good Meat isimli iki şirket tarafından geliştirilen ve ilk aşamada restoranlar üzerinden tüketicilere ulaşacak olan yapay tavuk etinin market raflarındaki yerini ne zaman alacağı ise belirsizliğini koruyor.
Öte yandan, bu hamle sonrası ABD, Singapur'dan sonra laboratuvarda yetiştirilen etin üretimine ve satışına izin veren ikinci ülke konumunda bulunuyor. Ayrıca, 2022 yılında yaklaşık 247 milyon dolar olan sektör değerinin 2030 yılına kadar 25 milyar dolara ulaşabileceği tahminler arasında yer alıyor.
PROF. ARSLAN İLKSAYFA’YA DEĞERLENDİRDİ
Türk Veteriner Hekimler Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan konu hakkında gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. ‘’Yapay et konusu, çevre kirliliği ve gelecekte yaşanacak nüfus artışı ve kaynak yetersizliğine karşı kaçınılmaz olduğu toplumun bilinçaltına işlenmektedir’’ diyen Prof. Dr. Murat Arslan, şöyle devam etti: ‘’Yapay et kesilmiş hayvanlardan değil, hayvan hücrelerinin laboratuvar ortamında hücre kültürü ile üretilmesidir. Yapay etin sağlıklı ve güvenli olup olmayacağı konusunda eldeki verilerle bilmek mümkün değil, geçmiş deneyimlere dayanan bir takım öngörülerde bulunulabilir.’’
TÜKETİMDEN SONRA ETKİLERİNİ GÖRECEĞİZ
Yapay et konusunu ekonomik ve sağlık açısından değerlendiren Arslan, ‘’Laboratuvarda et üretim biçimi devrimi tarımsal üretimi kökten değiştirecektir. Son yıllarda sofralarımızı tehdit eden GDO, NBŞ, hormon, akrilamid ve daha birçok tehlikeden sonra yapay et ve et ürünleriyle daha da büyüyen gıda terörü geleceğe yönelik büyük bir tehdit barındırıyor mu? Bunu ancak etin tüketilmesinden sonra gelecekte görebileceğiz. Doğal beslenmenin insan ve çevre sağlığı açısından öneminin her geçen gün anlaşıldığı günümüzde etin de yapayının tüketime sokulması girişimleri üzerinde ciddiyetle durulması gerektiği görüşündeyim’’ şeklinde konuştu.
DETAYLI BİR ARAŞTIRMA YOK
Yapay et üretiminin gerekçelerine de değinen Arslan, açıklamalarına şöyle devam etti: ‘’Gelecekte oluşacak protein açığını kapatmak, araziden tasarruf etmek, sera gazının etkisini mümkün olduğunca azaltmak, hayvan haklarını savunmak, hayvan kaynaklı hastalıkların insanlara geçmesini önlemek gibi gerekçelerle yapay et konusunu sürekli gündemde tutuyorlar. Ancak bunların hepsi tartışmalıdır, detaylı bir araştırma ve uzun vadeli verilere dayanmamaktadır. Yapay etin insan tat ve koku reseptörlerini (algaçlar) nasıl etkilediğini bilmiyoruz. Ancak yatırımcıların iştahını kabarttığı, koku reseptörlerinin yüksek kâr kokusunu aldığını görebiliyoruz. Önümüzdeki 20 yıl içinde tüketime sunulacağı düşünülen yapay etin özellikle giderek artan ve ulaşılması güç olan alım gücü düşük olanlar için önemli olacağı ileri sürülmektedir. Yani yine yeterli ve güvenilir gıdaya ulaşamayanlar için önerilen bir yiyecek olacağa benziyor.’’
DOĞRU ÜRETİMLE YAPAY ETE İHTİYAÇ YOK
Laboratuvar eti üretimi çalışmalarının endüstriyel hayvancılıkta, iklim krizinde en büyük payı olan şirketlerin sağladığı fonlarla yürütüldüğünü belirten Arslan, ‘’Yapay et savunucuları, insan hastalıklarını tetikleyen faktörlerden arındırılmış, mikroorganizmalardan ve parazitlerden arındırılacağını, çünkü dış ortamdan izole olarak üretileceğini ileri sürmektedirler. Ancak endüstriyel hayvancılık sektörünün henüz laboratuvar çalışmaları aşamasında olan yapay et sektörüyle karşılaştırılması gerçekçi değil. Yapay et üretiminin doğa için birçok avantajı olduğu savunulsa da inanç, ekonomi, insan ve hayvan sağlığı ile varlığı açısından riskleri üzerinde çok uzun araştırmalar yapılması gereği açıktır. Elbette bilimsel araştırmalar yapılmalı, insan sağlığı üzerindeki gelecekte oluşabilecek olumlu olumsuz etkileri araştırılmalıdır. Ancak doğru üretim metotlarıyla önümüzdeki onlarca yıl kendisini ve çevresini besleyebilecek kaynaklara sahip ülkemizin yapay ete ihtiyacı şimdilik bulunmamaktadır. Ülke hayvancılığının geliştirilmesi, üreticilerin desteklenmesi, meraların korunması, kaynaklarımızın bilimsel metotlarla işlenmesi hayvansal gıda konusundaki ihtiyacımızı karşılayacaktır’’ diyerek cümlelerini noktaladı.
Mikail Karaman/ www.gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.