Osmanlı el sanatlarından ‘Kalem İşleri’ başkentte yaşatılmaya devam ediyor

Osmanlı el sanatlarından ‘Kalem İşleri’ başkentte yaşatılmaya devam ediyor

Osmanlı el sanatları dalındaki kadim geleneği ‘kalem işleri’, aradan 200 yıl geçmesine rağmen başkentin eski konaklarında ve çeşitli tarihi camilerinde yaşamaya devam ediyor.

Günümüze ulaşan eserler incelendiğinde çizgisini bozmayan kadim bir gelenek dikkat çekiyor. Eserlerin yaşı, bazen yapıların inşa tarihleriyle bazen de şans eseri atılan sanatçı imzalarına göre hesaplanıyor.

Sanat tarihçi Muzaffer Karaaslan kalem işleri ile ilgili gazetemize şu açıklamalarda bulundu: ‘’Kalem işleri Osmanlı Devleti’nin erken dönemlerinden beri yapıların iç ve dış cephelerinde, ibadethanelerde, saraylarda, konutlarda bulunan bir sanat türü. Hiçbir dönem vazgeçilmeden sanatçılar tarafından uygulanmaya devam edilmiş. Dönemin beğenilerine göre motif ve bezemelerde şekil değişikliğine gidilse de yapı olarak bozulmamış sürekli devam ettirilmiş bir sanat dalı olarak karşımıza çıkıyor.’’

2-002.jpg

KENTLER ARASI UZANAN KÖPRÜ

‘’Kalem işlerinin Ankara’daki izleri 14.yy’a kadar dayanıyor’’ ifadelerinde bulunan Karaaslan, ‘’Yüzyıllar boyunca bu sanat çeşitli yapılarda kullanılmaya devam ediliyor. Bizim için önemi olan nokta ise bu sanatı sürekli devam ettiren bir sanatçı gurubunun varlığını görüyoruz. Osmanlı Devleti’nin erken döneminde Bursa’da ve Edirne’de üretilmiş birçok kalem işiyle karşılaşıyoruz. Bu kentler devletin merkezi olmuş yerler. Erken dönemde Ankara gözden uzak bir şehridir. Ancak yoğun bir bezeme dünyasının olması oldukça şaşırtıcı. Taşra olarak değerlendirilen bu şehrin sanatta geri kalmaması bizlere bir sanat talebinin olduğuna işaret ediyor. Bizim bildiğimiz taşra algısı da yıkılmış oluyor. Bir dipnot olarak ekleyecek olursak, kalem işlerinde aynı motifleri, aynı kompozisyonları farklı şehirlerde görmek mümkün oluyor. Ancak her bölgenin kendine özgü bir anlayışının da olduğunun altını çizmek gerekiyor” şeklinde konuştu.

3.jpg

KLASİK DÖNEMDEKİ İZLER

Klasik dönem(16.yy) örneğinde ise Cenabı Ahmet Paşa Camii ve Türbesi ile karşılaşıldığı bilgisini aktaran Karaaslan, ‘’Bu yapılarda klasik dönem sanat zevkinin yansımalarını direkt olarak görebiliyoruz. Dikkat etmemiz gereken nokta Cenabı Ahmet Paşa Cami, Mimar Sinan’ın eserlerinden biri. Haliyle dönemin başkenti ile doğrudan bir bağlantı var. Kalem işi eserler de doğal olarak İstanbul’daki eserlerle benzerlik gösteriyor’’ diyerek Osmanlı’nın başkenti İstanbul ve Ankara’nın kalem işlerindeki ortak yansımalarına değindi.

4.jpg

NAKKAŞ MUSTAFA EKOLÜ

‘’Ankara’nın 17.yy’ından sonra ise daha farklı bir durumla karşılaşıyoruz’’ diyen Karaaslan açıklamalarına şöyle devam etti: ‘’20.yy’ın başlarına kadar kesintisiz diyebileceğimiz Nakkaş Mustafa ekolü söz konusu. Eski kaynaklarda kitabelerinin varlığından da haberdarız. Zincirli Cami’nin(Ulus) nakışlarını yaptığını biliyoruz. Üslup anlamında başka sanatçıların bu ekolü takip ettiği fark ediliyor. Bu sanatçıların hem günümüze ulaşan eserlerde hem de eski belgeler aracılığıyla çeşitli kompozisyonlarda kalem işleri ve yapı tasvirleri yaptıklarını görüyoruz. Sanat anlayışlarında değişiklikler olmasına rağmen bu ekolün kesintisiz devam etmesi bizim için önemli. 18. yüzyıldan sonra bezeme dünyasında yeni anlayışlardan etkilenen sanatçılar da oluyor fakat yine söylediğimiz gibi Nakkaş Mustafa ekolü Ankara’da hiçbir zaman terkedilmiyor.’’

5.jpg

KULLANILAN MALZEMELER ZAMANLA DEĞİŞİYOR

Kalem işlerinde kullanılan malzemeler zamanla değişim geçiriyor diyen Karaaslan, ‘’Kalem işlerinin genellikle kuru sıva ve ahşap üzerine uygulamalarını biliyoruz. Ancak bunun yanısıra taş, kumaş, deri ve kâğıt gibi yüzeylere yapılan örnekleriyle de karşılaşıyoruz. Genellikle doğal boyalarla yapılıyor. Bu boyaları elde etmek için çeşitli bitki köklerinden ve madenlerden faydalanılıyor. Renkler doğal olmaları nedeniyle uzun süre canlılığını koruyor. 19.yy geldiğimizde, malzemelerde çeşitlilik söz konusu. Bunun nedeni ise 19.yy’ın ikinci yarısından sonra yağlı boya ile tanışıyoruz. Bu yüzyıldan sonra ise sanatçıların hem doğal boya hem de yağlıboya kullandığını biliyoruz” ifadelerinde bulundu.

7.jpg

KALEM İŞLERİNİN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMLARI

Kalem işleri varlıklarını ibadethanelerde sürdürüyor diyen Karaaslan, ‘’İbadethaneler devlet kurumlarının koruması altında. Merkez olarak tanımlayabileceğimiz yapıların durumu nispeten daha iyi. Ancak köy camilerinde ise durum biraz değişiyor. İyi durumda olmayan birçok eser bulunuyor. Köylere doğru gidildikçe yok olma tehlikesinde olan eserler söz konusu. Sivil mimaride ise durum daha vahim. Konaklar, özel mülkler hırsızların hedefi haline gelebiliyor. Ahşap üzerindeki kalem işi eserler antikacılara satılıyor. Bilinçli olmayan kişiler ise özel mülklerde bulunan bezemelerin üzerini boya ile kapatıyorlar. Eski düşüncesi kötüdür, temiz değildir düşüncesine dönüşüyor. Bu şekilde yok olan eserler de mevcut. Restorasyon bekleyen birçok eser var. Bunun altını özellikle çizmemiz gerekiyor. Kalem işi ve duvar resimlerinin restorasyonu konusunda daha çok uzmanın yetiştirilmesi lazım.’’ şeklinde konuşarak kalem işlerinin son durumları hakkında açıklamalarda bulundu.

8.jpg

KALEM İŞİNİN TOPLUMSAL ÖNEMİ

‘’Bu sanat eserlerinin öncelikle kültürel mirasımız açısından büyük önemi vardır’’ diyen Karaaslan, ‘’Geçmişte yaşanan dönemlerin sanat zevklerini, estetik değerlerini bu eserler sayesinde okuyabiliyoruz. İkinci olarak bu eserler sadece süsleme değil aynı zamanda bir dönem belgesidir. Özellikle duvar resimleri yeniliklere, sosyal ve tarihsel olaylara ışık tutabiliyor. Örnek verecek olursak, gemi tasvirleri, saat betimlemeleri, günlük kullanım eşyaları, doğa olayları, kent ve yapı tasvirleri dönemin birer belgesi olarak karşımıza çıkıyor. Bir yerde duvar resimleri duvar gazetelerine dönüşüyor. Kalem işleri ise sanatçıların ve toplumun beğenilerini ve yüzyıllar içerisindeki değişimlerini yansıtıyor.’’ diyerek cümlelerine son verdi.

Mikail Karaman/ www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.