Kur'an anlaşılır bir eserdir

Kur'an anlaşılır bir eserdir

Server Vakfı’nın geleneksel “Çarşamba Sohbetleri”nde konuşan Prof. Dr. Mahmut Özdemir, Kur'an-ı Kerim’i anlamanın zor olduğu yönündeki önyargıdan kurtulmamız gerektiğini söyledi.

Server Basın Yayın İlim ve Sosyal Dayanışma Vakfı’nın her çarşamba saat 19:00’da gerçekleştirdiği klasikleşmiş “Çarşamba Sohbetleri” devam ediyor. Bu hafta Server Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Mehmet Ali Bulut’un konuğu ‘Kur’an’ı Anlama Sorunları’ başlığı taşıyan konuşmasıyla Prof. Dr. Mahmut Özdemir oldu.

Kur'an-ı Kerim’in daha rahat anlaşılabilmesi için tavsiyelerde bulunan Özdemir, şöyle konuştu: “Kur'an-ı Kerim kolay ve anlaşılabilir olduğuna göre insanlar niçin anlamıyorlar? Bir kere her şeyden önce Kur'an-ı Kerim'in zor olduğu önyargısından kurtulmak gerekiyor. Kur'an-ı Kerim kesinlikle zor ve anlaşılmaz değildir. Ben bunun bir önyargı olduğunu düşünüyorum ve metafor olarak şu hikayeyi örnek veriyorum. Bilmeyen bir adam lüks otelin önüne geliyor, bakıyor kapı kapalı. Kapalı zannederek dönüp gidiyor. Oysa bilen adam ne yapıyor? Kapının önüne kadar yaklaşıyor, kapı otomatik açılıyor. Ondan sonra elini kolunu sallayarak giriyor. Bilmeyen ise kapalı zannederek dönüyor. Yine ayrıca karanlık koridora benzetiyorum. Sensörlü otomatik yanan lambaları bilmeyen adam koridor karanlık diye gitmiyor. Bilen ise yürüyünce lambaların kendiliğinden yandığını fark ediyor. İşte Kur'an-ı Kerim ayetleri siz kapısına kadar gittiğinizde açılıyor. Siz okuduğunuz zaman lambaları yanıyor. Bu o kadar önemli ki. Bir okuyun bakalım zor mu, kolay mı? Bunun tartışmaları yapılabiliyor bir yandan. Kimisi okuyorum ama anlamıyorum diyor. Bir diğeri mealinden okuyorum yanlış, tefsirden okuyorum o da yanlış diyor. İster istemez kafalar karışıyor tabii. Doğru okumanın, doğru anlamanın yolunu şu ayeti okuyarak verelim. Muhammed Suresi’nin 24. Ayetinde Allah buyuruyor ki: Kur'an-ı Kerim’i enine boyuna düşünerek okumazlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde midir kilitleri? Ayetteki muhteşem ifadeye bakın. Kalplerinin kilitlerinin açılması için, kilitlerinin kırılması için, Kur'an-ı Kerim’i anlamak için tedebbür (Bir işin sonucunu başından hesaplama, düşünme anlamında bir terim) ederek okumak gerekiyor. Özgün metinden ya da mealden fark etmez. Mealden bile okusa tedebbür ederek okuduğunuz zaman okuyan insanın kalbindeki kilidin açıldığını görürsünüz. Eğer insan tedebbür etmezse adeta kalplerin üzerinde kilitler var gibi bir sonuç ortaya çıkıyor ayetin ifadesine göre.”

haber1-003.jpg

KUR'AN-I KERIM’İ ANLAMAYI ZORLAŞTIRAN ETKENLER

7. yüzyılda Arap coğrafyasında Kur'an-ı Kerim’i okumanın ve anlamının oldukça kolay olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mahmut Özdemir, günümüzde kutsal kitabımızı anlamayı zorlaştıran etkenlerin de olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Kur'an-ı Kerim 23 yılda Mekke ve Medine’de vahiy edildiğinde herkes anladı. Ancak din muhtelif coğrafyalara yayıldıkça sonraki dönemlerde anlama sorunları ortaya çıktı. Neden? Gerçekten niye? Şimdi o zaman Bilal-i Habeşi köle olduğu halde, Habeşistanlı olduğu halde anladı. Selman-ı Farisî İranlı olduğu halde anladı. Mekke’de yaşayan, orada doğmuş büyümüş insanlar zaten anladılar. İnanan inandı, inanmayanlar inkar etti tabii. Peki bunun sebepleri ne olabilir? Burada birtakım sebepler sayılabilir.”

Prof. Özdemir, Kur’an-ı Kerim’i anlamama konusunda öne çıkan sebepleri 5 ana başlıkta şöyle sıraladı:

1-DİL FARKI

“Birincisi dil farkı, yani Kur'an-ı Kerim’in Arapça olması. Biz toplum olarak Türkçe konuşuyoruz, Arapça bilmiyoruz yönündeki bir kanaat.”

2-DİLDE DEĞİŞİM

“İkincisi müslüman toplumun dilindeki değişim. Yani gelen vahiy kaydedildi vahiy katipleri aracılığıyla. 150 yıl anlaşıldı fakat sonrasında bazı müslümanlar ‘bizler Kur'an-ı Kerim’i anlamakta zorlanıyoruz, hadisler daha anlaşılır, biz en iyisi hadisleri toplayalım’ dediler. Çünkü Kur'an-ı Kerim ayetleri katipler tarafından yazıldı, o sabitlendi. Toplumun dili ise sürekli değişmeye devam etti. Hayat değiştikçe dil de değişiyor. Hadisler kayıt altına alınmadığı için dilden dile, ağızdan ağıza nakledildi. Bu aşamada hadislerin dili değişti. Fakat Kur'an-ı Kerim’in dili sabit kaldı. Dolayısıyla toplum değişen dil sebebiyle Kur'an-ı Kerim ayetlerini anlayamaz hale geldi. Onun için de şikayet etmeye başladılar, ayetleri anlamakta zorlanıyoruz diye. Aslında hadisler daha anlaşılır değil. Kur'an-ı Kerim’ı anlayamama sorununun sebebi kitabımızın anlaşılmaz olmasından dolayı değil yaşayan dillerdeki değişimlerden dolayıdır.”

3-BEKLENTİ FARKLARI

“Üçüncüsü Kur'an-ı Kerim’den beklenti farkları. Sahabeler Kur'an-ı Kerim’den ne bekliyordu, ne umdular, ne buldular. Resulullah ne bekliyordu, ne umdu, ne buldu. Günümüzde insanların beklentileri o kadar değişti ki. Kimisi içtihat yapmak istiyor. Kimisi fetva vermek istiyor. Kimisi anlatılacak birtakım bilgiler edinmek istiyor. Bunlar Kur'an-ı Kerim’in anlaşılmasını zor hale getiriyor tabii.”

4-YANLIŞ YAPMA KORKUSU

“Dördüncüsü yanlış yaparız korkusu. Bu insanlar ile kitabımız arasında bir mesafe koyulmasına yol açıyor.”

5-KİŞİSEL ÖZELLİKLER

“Beşincisi okuyan insanların kişisel özellikleri. İnsanların görme, işitme ve akıl etme özellikleri farklıdır. Kur'an-ı Kerim’i ancak görmesi, işitmesi ve akıl etmesi sağlıklı olan insanlar daha iyi anlar. Kur'an-ı Kerim’i anlamanın zor olduğu yönündeki önyargılar da kitabımızın anlaşılmasını zorlaştırıyor.”

haber2-001.jpg

OKUMA YAZMAYI KUR'AN-I KERİM İLE ÖĞRENMEK

Geçmiş yüzyıllarda okuma yazma eğitimine Kur'an-ı Kerim okuyarak başlayan çocukların arasından önemli ilim adamları yetiştiğini söyleyen Özdemir şöyle konuştu:

“Günümüzde okuma yazma eğitimi alacak çocukların bunu Kur'an-ı Kerim ile beraber yapması lazım. Geçmişte çocukların okuma yazma öğrenimine Kur'an-ı Kerim ile başladığı dönemlerde çok önemli ilim adamları yetişmiş. Başlangıçta böyle olduğu halde şimdi gelinen nokta çok farklı tabii. Neden böyle oldu? Ana hatlarıyla Resul ve Nebi’lerden örnekler vereyim. Sırayla Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Davut, Hz. İsa ve Hz. Muhammed, hepsine selam olsun. Bu peygamberlerin bir çizgisi var. Hz. Adem’den Resulullah’a kadar. Yine bunlara verilen kitaplar sırayla; suhuf dediğimiz ilahi mesajların yer aldığı sahifeler, Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an-ı Kerim. Allah resullerine kendi kavimlerinin kendi diliyle kitapları gönderdi. Onlar da kendi kavimlerinin diliyle vahiyleri tebliğ ettiler. Toplum onları anladı veya anlamadı. Bu ayrıca müzakere edilecek bir konu. Ne ölçüde anladılar? Ne ölçüde anlamadılar? Anlamayanlar ve yanlış anlayanlar zamanla peygamberler ile cebelleşmişler helak olmuşlar, yok edilmişler. Anlayanlar da doğru yolu bulmuşlar, çizgilerini düzeltmişler. O sapmalar peygamberler ve onlara indirilen kitaplar sayesinde telafi edilmiş, insanlık tehvit çizgisine hep yeniden girmiş. 21. yüzyıldaki bulunduğumuz noktaya kadar hep birlikte geldik.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.