Hamamönü’nde Çini sanatçısı Halime Dok: Çini özünü kaybetti, bir dönüşüme uğradı

Hamamönü’nde Çini sanatçısı Halime Dok: Çini özünü kaybetti, bir dönüşüme uğradı

Hamamönü, Sanat sokağında bulunan atölyesinde çini sanatının varlığını devam ettirmek adına yeni nesillere aktaran çini sanatçısı Halime Dok, “Çini özünü kaybetti, bir dönüşüme uğradı” dedi.

21 yıldır çini sanatıyla uğraşan çini sanatçısı Halime Dok, Hamamönü’nde bulunan sanat sokağındaki atölyesinde çini sanatını öğrencilere aktarıyor. Dok, Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen çini sanatının püf noktalarını ve günümüzde nasıl kullanıldığı hakkında gazetemize konuştu.

“GİZEMLİ BİR SANAT BU”

Çini sanatının yapımıyla ilgili bilgi veren çini sanatçısı Halime Dok, “Çini sanatının yapımı oldukça zahmetli ve ustalık gerektiren bir süreç. İlk önce çininin ham maddesi olan kil, kuvars ve kaolen karışımını çamur haline getiriyoruz. Ardından şekillendirerek fırına veriyoruz. Çıkan ham maddeye bisküvi diyoruz. Gelen bisküvilere önce desen hazırlıyoruz. Boncuk iğnesini kalemin ucuna geçirip deseni tek tek deliyoruz. Deseni deldikten sonra da mangal kömürünü çekiçle döverek toz haline getiriyoruz. Ardından dövdüğümüz kömürü çorabın içine koyup delmiş olduğumuz bisküviye sürterek deseni belirginleştirmiş oluyoruz.

ara3.jpg

Daha sonra da sırlama dediğimiz çizgileri yapmış olduğumuz aşamaya geçiyoruz. Bu aşamayı da yaptıktan sonra çini boyalarıyla boyuyoruz. Çini boyalarımız özeldir. Eskiden topraktan yapılıyordu ama şu an kimyasal yapılıyor. Daha sonra kuvarsla bir sır yapıyoruz, yani bir macun elde ediyoruz. Yaptığımız işleri yapmış olduğumuz karışımın içerisine daldırıp çıkardıktan sonra yaklaşık bin 200 derece fırınlıyoruz. Fırınlandıktan sonra görmüş olduğunuz saydam, parlak görüntüsüne kavuşuyor. Yaptığınız çalışma bu aşamadan sonra yüzyıllar geçse de hiçbir bozulma olmuyor. Ateşte açan çiçekler denmesinin sebebi de yapmış olduğunuz ürünle fırından çıkan ürün arasında çok fark vardır. Mesela siz ürünü lila rengine boyarsınız fırınlandıktan sonra lacivert olarak çıkar. İşte böyle gizemli bir sanat bu” şeklinde konuştu.

ara1.jpg

KLASİK ÇİNİ’DEN MODERN ÇİNİ’YE

Günümüzde çini sanatının dönüşüme uğradığını dile getiren Dok, “Gençlerde merak fazla fakat çok çabuk sıkılıyorlar. Hevesle başladıkları kursa en fazla beş kez gelip bırakıyorlar. Gençler yeniliğe açıklar, eski olan şeyler pek dikkatlerini çekmiyor. Daha farklı lezzetler istiyorlar. Son zamanlarda modern çini diye çini sanatının farklı bir dalı ortaya çıktı. Bu modern çini dediğimiz kısımda kil üzerine aynı malzemeleri kullanarak resim yapılıyor. Bunlar çıktıktan sonra çini özünü kaybetti, bir dönüşüme uğradı. İnsanlar önceden klasik çini yap yap nereye kadar düşüncesindeydi. Fakat çini değişeme uğrayınca meraklıları da artmaya başladı. Birkaç sene önceye kıyaslarsak geldiğimiz noktada çini sanatı daha iyi durumda. Talep eskiye göre çok çok daha iyi” ifadelerini kullandı.

ara2.jpg

“ÖNEMLİ OLAN BİR SANATI SÜRDÜREBİLMEK”

Son olarak henüz hobi edinmemiş kişilere tavsiyede bulunan Dok, “Bir yerden başlayın derim. Kendiniz içinde ayırdığınız bir zamanınız olsun. Evde oturan kadınlara güzel şeyler tavsiye etmek istiyorum. Uykuya ve miskinliğe hiç zaman harcamasınlar. Evde durmasınlar, hemen kalksınlar bir hobi edinsinler. Bütçe olarak belki uygun olmayabileler, bunlar içinde ücretsiz ders alabilecekleri halk eğitim kursları mevcut. Edindiğiniz hobinin maliyeti sizin ilgilendiğiniz alana göre değişir. Önemli olan bir sanatı sürdürebilmek, kaybolup gitmesini engellemek. Ben hobi olarak başladığım çini sanatında 21 yılımı doldurdum. Bu zamana kadar 6 tane kişisel sergi açtım. Size de tavsiyem kendinizi mutlu hissedebileceğiniz bir ilgi alanı bulun” diyerek sözlerine son verdi.

Şule Erciyas/ www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum