Gramofon Kafe yerli ve yabancı misafirleriyle ilgi görüyor
Ankara Samanpazarı’nda yerli ve yabancı birçok misafir ağırlayan Gramofon Kafe’de ‘Gramofoncu Ali’ olarak bilinen Ali Olcay gazetemize konuştu. Ali Olcay, “Zahmetli olan her şey kıymetlidir” diyerek gramofonlarla olan hikâyesini anlattı.
Ankara Samanpazarı’nda yerli ve yabancı birçok misafir ağırlayan Gramofon Kafe’de ‘Gramofoncu Ali’ olarak bilinen Ali Olcay gazetemize konuştu. Ali Olcay, “Zahmetli olan her şey kıymetlidir” diyerek gramofonlarla olan hikâyesini anlattı.
Ülkemizde 120 yıllık geçmişi bulunan gramofonlar 1930’lardan itibaren çok popüler hale gelmeye başladı. Milyonlarca ses taş plaklara kaydedilerek gramofonlar üzerinden oynatıldı. Sonrasında 33’lükler, adı sık sık duyulan 45’likler ve 78’likler gibi türleri çıkan plakları gramofonlar çevirdi. Sevilen sanatçıların eserleri ilk bu plaklardan gramofon ile çalındı. İşte bu plaklarda bulunan eserleri mobilya restorasyonu yaptığı atölyede dinleyen ve yönünü çeviren Ali Olcay gramofonlarla dolu mekânını ve hikâyesini gazetemize anlattı.
MOBİLYACILIKTAN GRAMOFONCULUĞA
25 yıldır gramofonlar üzerine çalışan Gramofoncu Ali Olcay 1990’larda yaşanan kriz sonrası ekonomik sıkıntılardan dolayı mobilyacılık mesleğini bıraktığını ifade ederek, “Kendime bir yol yön çizmem gerekiyordu. O sırada İtfaiye Meydanı’nda bir antikacıya uğradım. Yapılan iş mobilya restorasyonuydu, orada işe başladım. Antika mobilya restorasyonu yaptığım sırada müşterinin getirdiği gramofonun mobilyasının restorasyonu yapılması gerekiyordu. Gramofonla böyle bir tanışmam oldu. Gramofonla tanıştıktan sonra mekaniğe merak saldım. Mekanikle haşır neşir oldum sonra gramofon tamirciliğine yoğunlaştım. Sonra kendi çabamla, eş, dost ve arkadaşların yönlendirmesiyle bu işi o dönem benden daha iyi bilenlerle beraber gramofon tamirciliğine yoğunlaşınca yılların vermiş olduğu birikimle Gramofoncu Ali oldum” dedi. Sonrasında gramofonlarının biriktiğini fark eden Ali Olcay, bunları sergileyebileceği ve aynı zamanda işini devam ettirebileceği bir mekân olması gerektiğini düşünerek Samanpazarı’nda açmış olduğu Gramofon Kafe’de insanların yoğun ilgisiyle karşılaştığını kaydetti.
YÜZ BİN ÜZERİNDE ESERİM VAR
Mekânda dünyanın her tarafından çıkan, binlerce taş plak, binlerce plak ve yüz bin üzerinde eser bulunduğunu bu yüzden kendinden bir şeyler bulan yerli ve yabancı turistlerin ve diğer kişilerin mekâna yoğun ilgisi olduğunu dile getiren Olcay, “Müzik ruhun gıdasıdır derler bu gıdadan herkes bir parmakta olsa faydalanmak istiyor. O yüzden de dünya müziğine hâkimiz, dünya müziğinde her şey burada. Yerli olsun yabancı olsun turistler kendinden bir şey burada çalarken ya da müzik esnasında bir şey olunca çok büyük keyif alıyor” dedi.
“HER AN İÇERİYE ÜNLÜ GİREBİLİR”
Mekânına yurt içi ve yurt dışından gelen müşterilerinin ve misafirlerinin olduğunun altını çizen Olcay, “İnsanlar artık bazı dijital ya da teknolojik şeylere karşı kısa zamanda bir doyum yaşadı. İşte telefondan, platformlardan müzik dinlemek gibi. İşte bunları kıymetli kılanlardan bir tanesi plak bitiyor kalkıyorsun değiştiriyorsun başka plak seçiyorsun şarkıyı buluyorsun şarkının sıralamasına göre plağın yerine koyuyorsun falan insanlar biraz ona karşı daha çok ilgililer. Çünkü yoksa herkesin elinde telefon var açar dinler her şeyi ama günden güne daha çok artıyor bu tür şeylere ilgi ve alaka o da biraz zahmetli olduğundan dolayı. Zahmetli olan şey kıymetlidir biliyorsunuz o yüzden daha çok kıymet görülüyor” dedi.
Aynı zamanda mekânında Gülden Karaböcek’in Altın Plak Ödülü, Ferdi Özbeğen’in Papyonu, Orhan Gencebay’ın imzalı albüm posterinin de bulunduğunu kaydeden Olcay, “ Her an içeriye ünlü girebilir” diyerek sözlerini noktaladı.
Cemal Emre Kurt / www.gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.