“Depremin etkisi 20 yıl sürer”
Ankara’da bir konferansta konuşan ünlü Psikolog Üstün Dökmen, 6 Şubat depremlerinin etkisinin 20 yıl sürebileceğini söyledi. Dökmen, depremin coğrafyanın yanı sıra dilimizi değiştirdiğini ifade etti.
Konferansta Kahramanmaraş merkezli depremlerin ruh sağlığımıza olan etkilerini ele alan Dökmen, 6 Şubat depremlerinin etkisinin 20 yıl sürebileceğini söyledi. Dökmen, depremin coğrafyanın yanı sıra dilimizi değiştirdiğini ifade etti.
Prof. Dökmen “Şöyle bir kanı içindeyiz. Önümüzdeki 20 yıl içinde Türkiye’de herhangi bir sorundan ötürü biri psikoloğa, psikiyatriste giderse hikayesinin kenarında bir yerinde Kahramanmaraş depremleri olacaktır. Salonda direkt etkilenen yoktur umarım. Direkt olmasa bile yakınlarımız gitti. Sevgili dostlar bu korkunç bir şey” dedi.
“KAÇ KİŞİ ÖLDÜ”DEN “KAÇ KİŞİ KALDINIZ”A
Prof. Dökmen, depremin coğrafyayı değiştirdiğini, Antakya’nın coğrafyasını değiştirdiğini ifade ederek şöyle devam etti: “Bir de dilimizi değiştirdi. Eskiden Marmara depreminde sizlerden kaç kişi öldü denirdi. 3-5 cevabı gelirdi. Şimdi ne diyorlar? Kaç kişi kaldınız diyorlar. Adıyaman’da 80 kişilik aileden 5 kişi kalmış. Hiç sizinle ilgisi yoksa komşunuza bir depremzede geldi. O da gelmediyse televizyonda gördük. Özetle 20 yıl bu olay bizi etkileyecek. Herhangi bir sorunda sizi etkileyecek. Sizin sorununuz olur, çocuğunuzun sorunu olur. Ticari işinizde sorun olur. Bendenizin tahmini diyelim. Şimdi bundan ders almazsak olmaz, bu ölenler boşa ölmüş olur. İki temel sebebi var. Niye felaket bu kadar vahim oldu? Bir pozitif bilimden uzaklaştık. İkincisi dürüstlük eksik. Beklenen Marmara depremine hazır mıyız? Hazırlanmaya başlayacağız. Arnavut atasözü der ki, -Akıl külahta bir çividir, yumruk yemeden kafaya girmez- Bu umarım girer.”
“SIKINTILARINIZ YAŞAMI İDAMEYİ ZORLAŞTIRIYORSA PSİKİYATRİSTE GİDECEKSİNİZ”
Yaşam kalitesinin düştüğü anlarda psikiyatriste gitmekten çekinmemenin önemini vurgulayan Üstün Dökmen sözlerine şöyle devam etti:
“Şimdi eğer yaşamı idame ettirmekte sıkıntı çekerseniz, böyle dönemlerimiz hepimizin olabilir. Yaşam kaliteniz çok düşükse ortopedist var, beyin cerrahı var, göz doktoru var ve bir de psikiyatrist var. Gideceksiniz ilacınızı alacaksınız. Kimisi diyor ki bu ilaç benim beynime hitap eder. Her şey beynine hitap ediyor. Bir büyük Susurluk ayranı içip trafiğe çıkabilir misiniz? Beyine hitabı biz milletçe çok iyi biliriz. Yarı kaliteli bir hayat sürdürmektense gerekli zamanlarda hitap etmesinde herhalde yarar var. Tüm canlılar yarına kalmak isterler. Yarına kalmak evrim sürecinin temel taşıdır. Aslan geyiği yiyip yarına kalayım diyor. Geyik aslandan kaçıp yarına kalayım diyor. Ancak insan kaliteli yaşayarak yarına kalmak ister. İnsan kalite arayışında olan bir canlıdır. Soğuktan sıcaktan korunmak için giyinip geldik değil mi? Ama renk uyumuna da özen gösterdik mi? Şimdi kaliteden söz edelim. Ruh sağlığınızın yerinde olması lazım. Büyük ölçüde ruh sağlığınız yerindeyse iyi. Ruh sağlığınız yerinde değilse sağlıklı çocuk yetiştiremezsiniz. İşinizi idame ettiremezsiniz. Sahip olduğunuz sıkıntılar yaşamınızı idame ettirmenizi zorlaştırıyorsa, bunu hissediyorsanız o zaman psikiyatriste gideceksiniz. Bundan bir süre önce ben trafik kazası yaptım, arabayı duvara vurdum, 3 ay hiç kalkamadım. Sonra kalktım, iyi geçti atlattım. Fakat bende sabah sıkıntısı başladı. Sabah kalkarsınız ama güne başlamak eziyet olur. Kalkacağım, kahvaltımı yapacağım, gömlek kravat seçeceğim. Hayır ben biraz daha yatayım dersiniz. Sıkıntıyı içki ile örtmek yanlış yol. Buna karşıyım. İçki bal gibi bağımlılık yapar. Sıkıntıyı bir beş dakika daha diyerek yorganla örtmek de yanlış yol. 2-3 gün sabah sıkıntısı varsa önemli değil. 15-20 gün bu sıkıntıyı çekiyorsanız lütfen bir psikiyatriste gidiniz. İlaç verince alacaksınız, bırak deyince bırakacaksınız. Antibiyotik gibi yarıda bırakmayacaksınız.”
FAZLA DUYARLI OLUP AĞLIYORSANIZ DEPRESYON BELİRTİSİ OLABİLİR
Fazla duyarlılık belirtilerinin depresyon habercisi olduğunu belirten Dökmen Eşi Zehra Yaşın Dökmen üzerinden örnek vererek, “Zehra eşim epey önce haberleri izledikten sonra ağlıyordu, normal. Dizi izleyince ağlıyordu, normal. Bir gün dedi ki, ‘Üstün ben reklamlarda da ağlamaya başladım’. Zehracım reklamlarda da ağlıyorsan bu fazla, bu iyi değil dedim. Hepimiz duyarlıyız ama ıvır zıvır bir şeylere ağlıyorsanız, eskiden ağlamazken işte son 1 aydır ağlamaya başladıysanız bu muhtemelen alttaki depresyonun belirtisidir. Depresyon masanın altından böyle kendini gösterir. Gitti Zehra bir arkadaşımıza, ilaç aldı iyi kötü uzun bir süre kullandı, sonra bu süreç bitti. Şimdi iyi sadece haberlerde ve dizilerde ağlıyor. Reklamlarda ağlamak fazla duyarlılık belirtisi“ diye konuştu.
Furkan Göktürk Yılmaz/ www.gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.