“Bilkentliler” Andrey Karlov Sergi Salonu’nda buluştu

“Bilkentliler” Andrey Karlov Sergi Salonu’nda buluştu

Bilkent Üniversitesi GSTMF Öğretim Görevlileri Sergisi, Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Andrey Karlov Sergi Salonu’nda açıldı. Ücretsiz olarak sanatseverlerin ilgisine sunulan sergi 28 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilecek.

Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Görevlileri tarafından hayata geçirilen sergi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Andrey Karlov Sergi Salonu’nda açıldı. Ücretsiz olarak sanatseverlerin ilgisine sunulan sergi 28 Mayıs’a kadar gezilebilecek. Bilkent Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalışan Ressam Fulya Turan gazetemize konuştu. Yıkım adlı serisine atıf yapan Turan, “Ben Bilkent’te yarı zamanlı öğretim görevlisiyim. Aslında lisans eğitimimi mühendislik fakültesinde yaptım. Elektrik-Elektronik mühendisiyim. Daha sonra sanatta yüksek lisans ve doktora yaptım. Resim ile tabii çok uzun yıllardır ilgileniyorum. Görmüş olduğunuz serinin adım yıkım. Bu resim çok eskidir, 2015 senesinde yapılmış bir resim. Aslında resim de değil, bu bir serigrafi. Yani serigrafi üzerine boyayla müdahale tekniği bu. Küçük tiyatro, bu küçük tiyatroya bir dozer girmiş gördüğünüz gibi. Aslında burada cumhuriyetin değerlerine karşı olan tehdit görselleştirilmiştir. Yıkımın ayak sesleri diye başlamıştı bu seri. Daha sonra tabii yıkımın kendisine tanık olduk. Hatta daha sonra deprem ile yıkımın literally (gerçekten) kendisine tanık olduk. Ben de çok eski bir resim olmasına rağmen günün ruhuna uygun olduğu için bunu getirmeyi uygun gördüm. Bu eser yıkım diye bir serinin parçasıydı. Bu ve benzeri kültürel değerlerimize karşı olan yıkım tehditinin görselleştirildiği işlerden oluşuyor seri. İki taraftan da yıkım oldu maalesef.” diye konuştu.

ara-006.jpg

ÖNEMLİ OLAN SANATIN, KÜLTÜRÜN VE TASARIMIN İLİŞKİSİDİR

Öğretim görevlisi olarak katkı verdiği Bilkent Üniversitesi’nin sanat, kültür ve tasarım konularında çok ciddi bir altyapıya sahip olduğunu söyleyen Turan şu ifadeleri kullandı:

“Bilkent Üniversitesi’nin özellikle sanat, kültür ve tasarım konusunda çok ciddi bir altyapısı var. Gerçekten de eğitim altyapısıyla gerek bu konuda eğitim görecek öğrencileri gerekse diğer disiplinlerden olan öğrencileri seçmeli ders olarak bu programlara çekebiliyor. Burada önemli olan çocuklara sanat tarihi öğretmek değil. Önemli olan çocuklara sanatın, kültürün ve tasarımın ilişkilerini öğretmek. Bunda da üniversitemiz çok başarılı oluyor.”

aera2.jpg

THE DREAM CATCHER SERİSİ

Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Görevlileri tarafından oluşturulan sergiye The Dream Catcher isimli eseriyle katılan Necmi Deniz Akıncı ise şöyle konuştu:
“2012 yılında İstanbul’a gittim. Gittiğimden beri de animasyon ve VFX alanında çalışıyorum. Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü mezunuyum. 2010 senesinden beri bu işi yapıyorum. Sinema ve rekm sektöründe animasyon, VFX sanatçılığı ve ara ara da yönetmenlik yapıyorum. Onun dışında kendi sanatsal işlerimle uğraşmaktan da çok keyif alıyorum. Animated Art, yani hareketli posterler ve sanat enstalasyonları gibi alanlar ilgimi çekiyor. Bu tarz işler dünyada çok meşhur oldu, bunlar dışında projection mapping çalışmalarında yer alıyorum. Aslında The Dream Catcher diye bir animasyon serim var benim, Türkçesi rüya yakalayıcı. The Dream Catcher serisi tamamen soyut anlatımlara dayanan bir animasyon seri. Bu işlerde rüya alemine geçişi, karakterlerin soyut bir küreye teması ile yapıyorum. İki alem arasındaki geçiş bu küreye dokunma ile gerçekleşiyor, hikaye de aslında bu alemlerin arasındaki soyut seyahati anlatıyor. Burada sergilenen iş karakterin tam küreye temas ettiği anı anlatıyor. Yani animasyonun içinden tek bir kare aslında, dolayısıyla da araf anı diyebiliriz. İlgilenenler bu işin animasyon halini ve diğer işleri ‘necmidenizakinci’ İnstagram profilimde bulabilirler.”

MESELE HİKAYEYİ ANLATMAK, ARADAKİ ARAÇLAR DEĞİL

Sanatında soyut hikayeler anlatmayı sevdiğini söyleyen Akıncı, “Şu an bireysel çalışıyorum. Asıl durumum şu, ben hikaye anlatmayı seviyorum. Genelde de soyut hikayeler anlatmayı seviyorum. Hani bu minvalde yönetmenlik de yaptım, animasyon da yaptım. Benim için aradaki araç çok önemli değil. Reklam da çekerim, film de çekerim, animasyon da yaparım. Önemli olan hikayenin nasıl anlatılacağı ama sektörde geçirdiğim 10 seneden sonra iş benim için animasyon tarafına gitti. Bunun da hikayesi şöyle, üniversitede bitirme projesi yaparken bir kısa film çekmek istedim. Bütçem yoktu, kamera bulamadım, ekip bulamadım. Animasyon yapayım o zaman dedim. Bu şekilde başladı durum. O yüzden şimdi biraz animasyon ağırlıklı ilerliyor. Bunların dışında kendi çektiğim reklam filmleri, kısa filmler vs. o tarz işlerim de var.” diyerek sözlerini tamamladı.

Furkan Göktürk YIlmaz/ www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.