“2030 yılı itibariyle üniversiteli sayısı katlanacak”

“2030 yılı itibariyle üniversiteli sayısı katlanacak”

Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan, “Dünyada bugün itibariyle sayılara baktığımızda yaklaşık 250 milyon civarında öğrenci bulunuyor. 2030 yılı itibariyle bu sayının 380 milyona, 2040’ta da 600 milyona ulaşması bekleniyor” dedi.

Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Naci Gündoğan “Yükseköğretimde Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma” semineri ile URAP Webinar Serisi’ne katıldı. Yükseköğretimde OECD ülkeleri arasında Türkiye’nin yeri hakkında bilgiler veren Gündoğan sunumunu tablolar ile destekledi. 2020 yılında çıkan bir yasa ile birlikte açıköğretimdeki öğrenci sayısında büyük bir düşüş görüldüğünü vurgulayan Gündoğan, “2023 Mayıs ayı itibariyle ortaya konan öğrenci sayıları ile ilgili veriye baktığımızda, son 10 yılda dikkat ederseniz istikrarlı bir büyüme var. Her yıl belli bir oranda artıyor ama 2023’e geldiğimizde ciddi oranda bir düşüş olmuş gibi görünüyor. Bunun nedenini şöyle kısaca sizlerle paylaşayım. Şimdi buradaki yüksek sayılarda açıköğretimin payı oldukça etkili. Fakat 2022-2023'e geldiğimizde bu sayının yaklaşık 1 milyon 300 bin civarında düştüğünü görüyoruz. Bunun temel nedeni 2020 yılında çıkarılan bir yasa. Bu yasa ile birlikte açıköğretim sisteminde üst üste 4 dönem kayıt yenilemeyen öğrencilerin otomatik olarak kaydının silinmesi gibi bir hüküm kondu. Bunun gereği olarak 2020’den sonra bu 4 dönem 2022’nin güz döneminin başında oldu. Dolayısıyla bu dönemde yaklaşık 1 milyon 959 bin öğrencinin kaydı silindi. Bu istatistiklerde bir düzeltme oldu. Belki oradaki balon biraz da patlamış oldu.” diye konuştu.

YÜKSEKÖĞRETİM 1950’DEN SONRA KİTLESELLEŞTİ

Yükseköğretim eğitiminin 20. yüzyıla kadar elitlerin tekelinde olduğunu söyleyen Gündoğan, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dengelerin değiştiğini şu ifadelerle aktardı:

“Şunu ifade edeyim. Yükseköğretime erişim ile ilgili son 50 yılda tüm dünyada çok ciddi gelişmeler oldu. Özellikle 70’li yıllardan sonra bu konuda çok ciddi bir gelişme oldu. Bu konudaki çalışmalarıyla uzman bir ismin bir sınıflaması var, evrensel bir sınıflama bu. Burada yükseköğretim erişimi özellikle 20. yüzyıla kadar elitist bir yaklaşım ile ele alınıyor. 1950’den sonra artık kitleselleşmeye başlıyor. Daha sonra, özellikle 1980’li yıllardan itibaren evrensel bir boyut kazandığı ifade ediliyor. Dünyada bugün itibariyle sayılara baktığımızda yaklaşık 250 milyon civarında yükseköğretim düzeyinde öğrenci bulunuyor. 2030 yılı itibariyle bu sayının 380 milyona, 2040’ta da 600 milyona ulaşması bekleniyor. Tabii yükseköğretimin uluslararasılaşmasıyla birlikte son dönemde çok ciddi bir hareketlilik gözleniyor. Şu anda 6.3 milyon civarında uluslararası öğrenci bulunuyor ve 2025 yılında bu sayının 8 milyona çıkacağı yönünde bir tahmin var.”

as.jpg

TÜRKİYE’DE NET OKULLAŞMA ORANI YÜZDE 39

Türkiye’de net okullaşma oranının yüzde 39 olduğunu söyleyen Gündoğan, “Şimdi yükseköğretimde okullaşma ile ilgili birkaç veriyi sizlerle paylaşmak isterim. OECD rakamları bunlar. OECD ülkelerine bakıldığında an itibariyle brüt ve net okullaşma oranları da tabloda görülebilir. Burada hemen Türkiye dikkatimizi çekiyor. Türkiye’de brüt okullaşma oranı yüzde 119 gibi bir oran, net okullaşma oranıysa 39. Bu ne anlama geliyor? Şöyle ifade edeyim. Brüt okullaşma oranı dediğimiz oran yükseköğretimdeki öğrenci sayısının yükseköğretim teorik yaş grubundaki toplam nüfusa oranını ifade ediyor. Net okullaşma oranı ise yükseköğretim çağındaki öğrenci sayısının yükseköğretim çağındaki toplam nüfusa oranını ifade ediyor. Yani şu demek, aslında yüzde 119 dediğinde Türkiye’de sadece yükseköğretim çağında değil, tüm yaş gruplarındaki yükseköğretim öğrencisinin payını oluşturuyor. O pay da net katılım oranı ile aynı olduğu için Türkiye’nin özellikle açıköğretimde yer alan öğrenci sayısından kaynaklı bir yükseklik olduğunu görüyoruz. Her şeye rağmen Türkiye’de yükseköğretime erişimin özellikle son yıllarda çok ciddi anlamda yükseldiğini söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE OECD ÜLKELERİNİ ÜÇE KATLADI

Türkiye’nin yükseköğretimde ön lisans öğrenci sayısı oranında OECD ülkelerini üçe katladığını söyleyen Gündoğan, bu durumun açıköğretimdeki yığılmadan kaynaklandığını şu sözlerle anlattı:

“Eğitim düzeyleri anlamında baktığımızda OECD ülkelerindeki oranlar tablodaki gibi. Lisans, ön lisans, yüksek lisans ve doktora oranları. Yine burada Türkiye’ye baktığımızda OECD ülkelerine nazaran göreceli olarak baktığımızda en yüksek oranın ön lisans olduğunu görüyoruz. Yani OECD ortalaması ön lisansta yüzde 11,2 iken Türkiye’de 37 gibi yaklaşık üç katından daha fazla bir orana sahip. Doktora ve yüksek lisans oranlarında OECD ortalamasının biraz gerisindeyiz. Yani Türkiye’nin yükseköğretimde OECD ile kıyaslandığında göze çarpan özelliğinin ön lisanstaki kümelenme olduğunu görüyoruz. Yine burada parantez açarak söyleyeyim. Burada da açıköğretimin önemli bir etkisi var. Çünkü açıköğretimdeki ön lisans oranı oldukça yüksek ve öğrenci sayıları da fazla olduğu için bu oranı etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.