Zafer Partisi ABB adayı Bartu Soral: "Sokakta köpek kalmaz, kalmamalı ve kalmayacak"

Zafer Partisi Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Bartu Soral, başıboş sokak köpeklerine karşı çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Gazetemize konuşan Soral “Türkiye’de ‘sokak köpeği’ diye bir realite var ve bunun karşısında barınak diye bir rezalet var. Bunun ikisi de olmaz. Sokakta köpek kalmaz, kalmamalı ve kalmayacak” dedi.

“SOKAK KÖPEĞİ SORUNU İÇİN ÇÖZÜM BELLİ”

Soral, her geçen gün giderek büyüyen sokak köpeği sorunu hakkında şunları söyledi:

“Çok fazla sokak köpeği var ama çözümü belli. ‘Sokak köpeği’ diye bir şey olmaz, köpek dediğin sahipli olur. Avrupa’da da bu durum böyledir. Türkiye’de ‘sokak köpeği’ diye bir realite var ve bunun karşısında da barınak diye bir rezalet var. Bunun ikisi de olmaz. Sokakta köpek kalmaz, kalmamalı ve kalmayacak ama barınakta işkence de çekmeyecek. Birincisi kısırlaştırma şart. Üremeyi durduracağız. Kısırlaştırma yaparak popülasyonun artmasını engelleyeceğiz. İkincisi Ankara’da hayvanların doğası içerisinde yaşayabileceği çok güzel boş alanlar var. Burada sokak köpeklerine sınırları telle örülmüş bir şekilde yaşayabilecekleri ortam sağlamak lazım. Ayrıca buradaki sokak köpeklerinin beslenmesine mama üreten firmalar yardımcı olacak. Bu firmalar hayvan sevdiklerini söylüyorlarsa eğer yardımcı olmak zorundalar yoksa deşifre ederim. Amaçları karlarını büyütmekse, propaganda malzemesi yapmaksa müsaade etmem.”

“SIĞINMACILARA HER ŞEYİN PAHALI OLMASINI SAĞLARIM”

Sığınmacı meselesine de değinen Bartu Soral, “Ankara’da sadece sığınmacı değil, yurda yasa dışı yollarla giren kaçak göçmenler de var. Bunların sayısını bilmiyoruz. Ben Göç İdaresi Başkanlığı’nın açıkladığı verilere de güvenmiyorum. Türkiye’nin nüfusu yeterince hizmet edebilecek seviyede. Bizim Kanada ya da Avrupa gibi insan kaynağına ve işgücüne ihtiyacımız yok. Türkiye’nin eğitim almamış, sosyal dokuya uyum sağlayamayacak ve güvenlik sorunu yaratacak insanlara da ihtiyacı yok. Sığınmacı meselesi bir güvenlik ve ekonomik sorundur. Ben kaçak göçmenleri kulağından tuttuğum gibi gönderirim ve sığınmacılara her şeyin daha pahalı olmasını sağlarım. Gitmeleri için, Ankara’da kalmamaları için her şeyi yaparım. Bu yüzden ben Ankaralıların huzurlu, güvenli, rahatça gezdiği ve mutlu olacağı bir Ankara vadediyorum” dedi.

“ANKAPARK ÇÜRÜMEYE TERK EDİLDİ”

ANKAPARK’ın akıbeti hakkında konuşan Soral, “Bu tematik park plansız, hesapsız bir şekilde yapıldı. Nasıl işleteceksin, nasıl pazarlayacaksın bir planı yok. Dünyada bu tarz büyük tematik parkları işleten iki grup var. Birisi İngilizlere ait Merlin, diğeri de ABD merkezli Disneyland. Bu iki şirketin dünyada işlettiği yaklaşık 100’e yakın tematik park var. Pazarlamayı biliyorlar, insanları nasıl getireceklerini biliyorlar. Merlin şirketinin CEO’su arkadaşımdı ve ANKAPARK için birini gönderdi. Parkı gezdi ve eksikleri söyledi. ‘Bu eksikler yapılırsa parkı biz işletebiliriz’ dedi ancak teklif reddedildi. ANKAPARK gibi bir milli servet çürümeye terk edildi” ifadelerini kullandı.

“ÇILGIN PROJEM VAR”

Ankara’ya dair vaatlerinden bahseden Bartu Soral, ‘çılgın bir projesi’ olduğunu söyledi. Soral, çılgın projesini “Ankara’yı başkent haline getiren 1930 yılındaki şehir ve bölge plancılığı vizyonuyla Ankara’yı çeperlere doğru yayarak konut ve ulaşım sorununu çözmek” sözleriyle açıkladı.

Soral, “Ankaralıların birbirine selam verdiği, ortak alanlarda buluşup sohbet ettiği, piknik yaptığı, kilometre kare büyüklüğünde yeşil alanları olan, yürüyüş yerleri olan yeni bir Ankara vadediyorum. Projem betonlaşma değil. Ben ihtiyacı olana 5 bin TL verilmesi gibi vaatler vermiyorum” dedi.

“ANKARA’YI YENİDEN PLANLAMAK ZORUNDAYIZ”

Ankara’daki altyapı ve trafik sorunu için Soral, “Ankara nüfusunu yaymak zorundayız. Başkentte neredeyse tüm nüfus merkeze yoğunlaşmış. Her yere AVM, konut yapıldı ama metro ağı örülmedi. Bu yüzden Ankara’yı yeniden planlamak zorundayız. İçerisinde ticaretin olduğu, ekonomik çarkların döndüğü ‘Bahçe şehirler’ kurmamız lazım. Aksi taktirde trafik ve altyapı gibi sorunları bu yığınlarda halledebilmek mümkün değil. ‘Bahçe şehirler’ derken; yeşil alanların büyük olduğu, orta ve dar gelirli vatandaşlara yönelik konut arzının sağlandığı yaşam alanları kurmaktan bahsediyorum. Burada istihdam yaratıp, ticareti yaşatırsak hizmet sektörü de gelişir. Böylece insanların sürekli şehir merkezine gelmesine ihtiyaç kalmaz. Fakat günümüzde insanlar işe gitmek için toplu taşımada bir buçuk saat harcıyor. Metro ağı yaygın değil ve otobüslerle de çok dolanmak zorunda kalıyorlar. Bu defa direkt şehir merkezi üzerinden otobüs seferleri yapılınca da trafik sorunu büyüyor. Çözüm bu değil. Ankaralılar neyi hak ettiklerine inanıyorlarsa ona göre oy verecekler” diye sözlerini noktaladı.