Uzman isim açıkladı: Hiperaktivitede çözüm test

Uzman isim açıkladı: Hiperaktivitede çözüm test

Psikolog Işıl İrem Keleş, çocuklarda görülen her aşırı hareketin hiperaktivite olmadığına dikkat çekerek “Test yapmadan tanı koymak doğru değil. Hiperaktivitenin kalıtsal ve çevresel birçok nedeni var” dedi.

Son yıllarda aileler arasında bilinç arttıkça çocukların üzerindeki ilgi ve alakada artmış durumda. Geçtiğimiz yıllar içinde çocuklar arasında artan dikkat bozuklu, odaklanamama ve aşırı hareketlilik aileler arasında ‘Çocuğum hiperaktivite mı?’ sorusunu akıllara getiriyor. Gazetemize yaptığı özel açıklamalarla ‘Hiperaktiviteyi’, sebeplerini, tanı yöntemlerini ve ne yapılması gerektiğini anlatan Psikolog Işıl İrem Keleş, çocuklarda görülen her aşırı hareketin hiperaktivite olmadığına dikkat çekerek aileleri uyardı. Keleş, “Test yapmadan tanı koymak doğru değil. Hiperaktivitenin kalıtsal ve çevresel birçok nedeni var” dedi. Keleş ayrıca, “Prematüre bebeklerde ilerleyen dönemlerde ‘Hiperaktivite’ görülme sıklığı daha fazladır. Hiperaktivitede ilk olarak değinmemiz gereken konu, kesinlikle yalnızca ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar tarafından teşhis edilebileceğidir” uyarılarında da bulundu.

haber-ic1.jpg

DİKKAT EKSİKLİĞİ İLE KARIŞTIRMAYIN

Psikolog Keleş, “Halk arasında kullanımı ve genel olarak görünen tablolardan bahsedecek olursak, yetişkinlerde de görülebilmesine rağmen genellikle çocukların tanı alması daha olası olan; dikkat problemleri, aşırı hareketlilik ve yerinde duramama gibi durumlarla fark edilen bir nörogelişimsel bozukluktur. Tabii ki dikkati dağılan her çocukta kendi yaş grubuna göre daha hareketli olan her bireyde kısaca DEHB dediğimiz bu durumun var olduğu söylenemez. DEHB’nin belli başlı kriterleri var. Örneğin dikkat eksikliği bazında ayrıntılara özen göstermemek, iletişim kurarken dinlemiyor gibi gözükmek, işi, okulu için gerekli şeyleri sıkça kaybetmek ve benzeri birçok kriterden belirli bir kısmının çocukta veya yetişkinde belirti olarak görünmesini bekliyoruz. DEHB’nin aslında bir tanı grubu olduğunu da eklemek gerekir. Yani bir kişide sadece dikkat eksikliği belirtileri veya sadece aşırı hareketlilik belirtileri görülebilir. Ya da ikisinin birden göründüğü bir tabloyla da karşılaşabiliriz” ifadelerini kullandı.

haber-ic2.jpg

GENETİKTE OLABİLİR ÇEVRESELDE

“Maalesef ki günümüzde hala DEHB’nin sebebi tam olarak şu diyemiyoruz ancak tabii ki bu konu üzerine bilimsel çalışmalar var” diyerek ailelere uyarılarda bulunan Keleş, “Aslında birçok çalışma da birbirini destekler nitelikte. Kısaca birkaç olası sebep ve risk faktörlerinden bahsedebiliriz. DEHB’nin genetik olarak aktarılabileceğini biliyoruz mesela; babası, annesi veya kardeşlerinden birinde; yani kişiyle kan bağı olan birinde DEHB varsa kendisinde de olması oldukça olası. Çevresel toksinlere maruz kalmakta, özellikle eski bina ve yerleşim yerlerinin boya gibi yapım malzemelerinde bulunabilecek olan kurşun ve benzeri toksinler, DEHB için risk faktörüdür. Değinebileceğimiz başka bir konu da erken doğum. Prematüre bebeklerde ilerleyen dönemlerde DEHB görülme sıklığı daha fazladır. Son olarak bir diğer önemli risk faktörü de hamilelik döneminde madde, alkol veya sigara kullanılması. Sadece DEHB değil, birçok diğer problemi de beraberinde getirebilecek bir durumdur ve kesinlikle uzak durulmalıdır” dedi.

haber-icccc-001.jpg

ENDİŞE TEDAVİYİ AKSATIR

Keleş, “Hiperaktivitede ilk olarak değinmemiz gereken konu, kesinlikle yalnızca ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar tarafından teşhis edilebileceğidir. Kendi kendine “teşhis” koyma veya ebeveynlerin çocuklarına “teşhis” koyması söz konusu olamaz. En başta da bahsettiğimiz gibi belli başlı belirtiler ve tanı kriterleri mevcuttur. Ancak bazen bu tek başına yeterli olmayabilir. Kimi zaman aileler çocukları için endişeli veya acil bir yadım arayışı içerisinde olabiliyorlar. Bu gibi durumlar doğal ve anlaşılır olmakla birlikte doğru teşhis ve tedavinin önüne geçebilirler. Mükemmeliyetçi aileler veya bireyler farkında olmadan da olsa var olan normal veya dönemsel durumları abartma eğilimi içerisinde olabilirler. Bu sebeple teşhis aşamasında uzmanlar tarafından bazı testler istenebilir. Ayrıca bu tersler bize çok daha detaylı bilgi vererek örneğin DEHB tanısı olan kişi bir çocuksa onun ihtiyaçlarına göre en uygun yaşam ortamını, eğitim, tıbbi veya psikolojik takip sürecinin planını hazırlayabilmemiz için gerekli bilgiyi verir” şeklinde konuştu.

haber-ic3.jpg

İKİ AYRI TEST İLE TANI KONULUR

Son olarak ‘Hiperaktivite’ tanısında kullanılan testlere değinen Psikolog Işıl İrem Keleş, “Kullandığımız ölçekler ve tanı kriterlerinin yanında güncel olarak 2 adet test de ölçüm aşamasında bize yardımcı oluyor. Bu testleri MOXO Dikkat Testi ve Zeka Testleri olarak belirtebiliriz. Yapılan araştırmalara göre çocuklukta DEHB tanısı alan kişilerin yaklaşık 3’te 1’i ergenlikten sonra semptomların neredeyse tamamını göstermeyi bırakıyor. Yaklaşık 3’te 1’inin semptomları oldukça azalarak devam ediyor. Yaklaşık 3’te 1’i herhangi bir değişim göstermeden DEHB ile yaşamlarına devam ediyor. DEHB nörogelişimsel bir durum, tam bir tedaviden söz etmek mümkün değil. Ancak tabii ki kişilerin yaşamını kaliteli bir şekilde sürdürebilmesi ve okul gibi ortamlarda problem yaşamaması için bazı destek tedaviler söz konusu. Çoğunlukla Concerta, Ritalin gibi uyarıcı ilaçlarla nörokimyasalların işleyişi desteklenebiliyor. Bu sayede dikkat ve aşırı hareketlilik alanlarındaki semptomlar, kişiden kişiye değişmekle birlikte oldukça kontrol edilebilir düzeye düşürülebiliyor. Bu da tabii ki DEHB’nin okul ve iş hayatındaki dezavantajlarını engellemeye yardımcı oluyor. Aynı zamanda Bilişsel Davranışçı Terapi ve çocuklarda “Attentioner” isimli yapılandırılmış nöropsikolojik terapi ve dikkat/bellek işlevlerine yönelik destek eğitim faydalı oluyor” diye konuştu.

Faruk Gökyurt / gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.