Türk Kanser Derneği’nden ücretsiz kanser tarama hizmeti
Uzmanlar belli aralıklarla kanser taraması yapılmasını önerirken, Türk Kanser Derneği önemli bir çalışmaya imza atıyor. Ücretsiz kanser tarama testleri yapan Dernek, “Ücretsiz Kanser Taraması Kayıt Aracı”nı da halkla bir araya getiriyor.
Çağımızın en tehlikeli hastalığı kanserde erken teşhis çok önemli. Uzmanlar belli aralıklarla kanser taraması yapılmasını öneriyor. Peki, kanser tarama testleri ücretli mi? Ücretsiz kanser tarama testi var mı? Bu noktada Türk Kanser Derneği’nin faaliyetleri dikkat çekiyor. Dernek, ücretsiz kanser tarama testleri yapıyor.
Türk Kanser Derneği, Sağlık ve Eğitim Direktörü Ezgi Polat gazetemize konuştu. Ezgi Polat hava kirliliğinden yediğimiz yiyeceklere kadar birçok faktörün kanser oranlarında artışa neden olabildiğini söyledi.
KANSER TARAMASI ARACIMIZ ÜCRETSİZ
Türk Kanser Derneği'nin ücretsiz hizmetlerinin yanı sıra kanser tarama araçlarının da tüm illerde ücretsiz olduğunu belirten Polat, “Vatandaşlarımız derneğimizi arayarak veya bizlere web sitemizden ulaşarak bu hizmetimizden yararlanabilmektedir. Kanser haftasında ise ‘Ücretsiz Kanser Taraması Kayıt Aracı’mızı halkımız ile bir araya getiriyoruz” dedi.
Ücretsiz Kanser Taraması Kayıt Aracı projesi kapsamında verdikleri hizmetleri sıralayan Polat, maddi ve ulaşım sıkıntısı olan vatandaşlara araçlarını sevk ettiklerini, hastalar veya hastalık şüphesi olanlara kanserle ilgili sorulan soruların hepsinin yanıtlandığını, tedavileri aksayan vatandaşlarının da tekrar tedavi edildiğini aktardı.
Türk Kanser Derneği olarak ücretsiz hizmet veren çağrı merkezleri bulunduğunu söyleyen Polat, şunları kaydetti:
“Mucizevi Konaklama ve yaşam merkezimizde tedavileri boyunca konaklama, kanser taraması, tedavi (rekonstrüktif cerrahi, kanser tedavileri ve diğer tamamlayıcı tedaviler ile ilgili bilgilendirme, yönlendirme ve maddi destek), ikinci görüş, ilaç ve tıbbi malzeme yardımı, onkolojik danışmanlık - hasta hakları, psikolojik destek, beslenme ve diyetetik danışmanlık gibi hizmetlerimizden ücretsiz olarak faydalanıyor.”
ERKEKLERDE EN ÇOK AKCİĞER KANSERİ GÖRÜLÜYOR
Ezgi Polat 2020 yılında ki son verilere göre en sık görülen kanserlerin akciğer, meme, kalın bağırsak, prostat ve tiroid kanseri olduğunu vurgulayarak, “Cinsiyete göre ise erkeklerde görülme sıklığı sırayla; akciğer, prostat, kolorektal, mide, karaciğer; ölüme bağlı olarak ise akciğer, karaciğer, mide, kolorektal, prostat olarak sıralanmaktadır. Kadınlarda görülme sıklığı meme, kolorektal, akciğer, serviks, tiroid; ölüme bağlı olarak ise meme, akciğer, kolorektal, serviks, mide kanserleri olarak bildirilmektedir” şeklinde konuştu.
YOKLUK PSİKOLOJİSİ TEDAVİYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Türkiye’de kanser hastalarının tedavilerinde kullanılan kemoterapi ilaçları SGK tarafından karşılanıyor olsa da yeni ve umut verici tedavileri yani immünoterapi ve akıllı ilaçların karşılanmadığını ve bunların da pahalı olduğunu vurgulayan Polat, “Türkiye’nin tüm şehirlerinde onkoloji servisi bulunmadığı düşünüldüğünde; küçük köy ve ilçelerden büyükşehirlere kemoterapi tedavisi almaya giden binlerce kanser hastası için ulaşım ve konaklama masrafları da her geçen gün artıyor. Bunların yanı sıra, kanser hastalarının beslenme ve psikolojik destek alması gerekirken, bu hizmetleri nadiren kamu hastanelerinden sağlayabiliyorlar. Ekonomik sebeplerle ilacı temin edemeyen kanser hastalarında bu artık yeni bir yan etki olarak kabul ediliyor. Bu yokluk psikolojisi hastaların tedavisini olumsuz yönde etkiliyor“ dedi.
KÜÇÜK BELİRTİLER KANSERİN HABERCİSİ OLABİLİR
Türk Kanser Derneği Direktörü Ezgi Polat, kanserin en belirgin ve en önemli 7 tehlikeli işaretini ise şöyle sıraladı:
- Rahim ve makattan gelen normal olmayan kanama veya akıntı,
- Memelerde veya vücudun farklı yerlerinde gözle görülür veya ele gelir şişlik ve sertlikler,
- İyileşmeyen yaralar,
- Ses kısıklığı ve sebepsiz öksürük,
- Tuvalet alışkanlığında değişiklikler,
- Yutkunma ve hazım bozukluğu,
- Vücuttaki ben ve siğillerin şekil, renk, boyut değişiklikleri.
Her küçük belirti tek başına kanser habercisidir denemez ancak bu işaretlerden birini 15 günden uzun süre ile kendinde hisseden kişi, hemen bir doktora başvurmalıdır. Kanserde kesin tanıya gitmek için; klinik muayene, değişik metotlarda çeşitli tetkikler ve biyopsi gibi yöntemlere başvurulur.” dedi
Kanser alanındaki çalışmaların artmasına rağmen vakalarda neden artış oluyor?
Gün geçtikçe maruz kaldığımız çevresel faktörlerde ki kansorejenler de artıyor. Hatta öyle ki bu kansorejenlerle iç içe yaşar haldeyiz. Örneğin; çevre kirliliği, tütün ürünlerin de ve alkol kullanımında ki artış, hareketsiz yaşam tarzı ve yanlış beslenmeyle gelen obezite, yoğun çalışma hayatına bağlı gelişen stres ve anksiyete bozukluğu, radyasyon, yoğun işlemden geçen gıdalar, GDO’lu ve hormonlu gıdalar, tarım ilaçları ve sanayileşmeye kadar birçok faktörün kanser vakalarını arttırıcı etkisi olmaktadır. Ancak hastalık yaygınlığı artsa da yeni, modern ve kişiye özel tedavi yöntemlerinin uygulanmasıyla pek çok kanser türünde sağ kalımı da arttırdığı kesindir.
KANSERLERİN YÜZDE 30’UNU YANLIŞ BESLENME OLUŞTURUYOR
Polat ”Kansere neden olan çevresel faktörlerin %30 unu yanlış beslenme oluşturmaktadır. Obezite başlı başına bir kanser nedeni iken kanser tedavilerini de olumsuz etkilediği bilinmektedir. Doymuş yağlar adı verilen margarin, tereyağı, kuyrukyağı gibi katı yağların yanında etin, sütün, peynirin içindeki görünmeyen yağlar da olması gerekenin üzerinde tüketildiğinde kanser riskini artırmaktadır. Kırmızı et tüketimini hafta 3 öğün ile sınırlandırmalı bunun yerine bol lifli gıdalar tüketmeliyiz. Öğünlerimizde bol renkli, mevsim yeşilliklerinin oluşturduğu salatayı da mutlaka bulundurmalıyız. Asitli içecekler ve alkol tüketimini kısıtlamalıyız. Ve işlenmiş et ürünleri asla tüketmemeliyiz. Besinleri aşırı sıcak tüketmeyi alışkanlık haline getirmemeliyiz. Ayrıca genetik yapısı değiştirilmiş GDO’lu besinlerden olabildiğince uzak durmamız gerekmektedir” diye konuştu.
YÜZDE 47 ARTIŞ OLABİLİR
Kanser oranlarındaki artışa değinen Polat, “Türkiye’de Sağlık Bakanlığının raporlarına bakıldığında 2030’da 22 milyon yeni vakanın olacağı beklenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bir alt kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), 15 Aralık 2020'de en son tahminleri, küresel kanser yükünün 2020 yılında 19,3 milyon yeni vakaya ve 10,0 milyon yaşam kaybına yükseldiğini bildirildi.2040 yılında dünya genelinde yaklaşık 28.4 milyon yeni kanser vakası olacağı öngörülmektedir, bu sayı 2020 yılına göre yaklaşık %47’lik bir artışa karşılık gelmektedir.” dedi.
KANSERDEN KOKMAMAYI ÖĞRENMELİYİZ
Kanserden korkmamayı öğrenmenin doktora gitmeyi kolaylaştıracağını vurgulayan Ezgi Polat sözlerine şöyle devam etti:
“Kanser %90 çevresel %10 oranında ise genetik faktörlere bağlı oluşmaktadır. Bu oranlara bakarak kanserin büyük kısmının önlenebilir durumda olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü çevresel faktörler arasında tütün-alkol kullanımı, obezite ve enfeksiyonlar ilk sıralarda yer almaktadır.
Kanser riskini azaltmak için yapılması gereken en önemli şeylerin başına da tütün ve alkol ürünlerinden uzak durmak gerektiğine değinen Polat “Sağlıklı beslenerek, hareketli bir yaşam tarzını benimseyerek doğru kiloda kalıp önemli risk faktörünü de ortadan kaldırmış oluruz. Güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmamalıyız bunun en basit yöntemi ise güneş ışınlarının dik olarak geldiği 10.00-16.00 arasında güneşlenmemek ve güneş koruyucuları düzenli kullanmaktır. Bunların yanı sıra aşılanmalıyız, güvenli cinsel ilişkiler tercih etmeliyiz ve pek tabi ki taramalarımızı düzenli olarak yaptırmalıyız.”
Gamze Mine Gümüş / www.gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.