MHP’nin eski Anayasa Uzlaşma Komisyonu danışmanı: Yargıtay’ın adımlarını talihsiz buluyorum
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki uyuşmazlık krizini gazetemize değerlendiren MHP’nin eski TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu Danışmanı Prof. Dr. Ali Akyıldız, Üyeler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ‘talihsiz bir durum’ olarak niteledi.
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki kriz ülke gündemindeki yerini koruyor. Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını uygulamaması ve karara imza atan üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasının yankıları sürüyor.
Hükümet kanadından Yargıtay’a destek gelirken, muhalefet partileri duruma sert tepki gösterdi ve protestoya başladı.
Yargıtay Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Anayasanın 146, 154 ve 155. maddelerinde yüksek mahkemelerin, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay olarak düzenlendiği, birbirlerine üstünlük sıralamasının öngörülmediği ifade edilmişti.
Açıklamada Anayasa Mahkemesi kararları gibi, kesinleşmiş tüm mahkeme kararlarının herkes için bağlayıcı olduğu vurgulanmıştı.
TALİHSİZ DURUMLAR
MHP’nin eski TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu Danışmanı Prof. Dr. Ali Akyıldız gelişmeleri gazeteilksayfa.com’a değerlendirdi.
Akyıldız, Anayasa Mahkemesi kararının Yargıtay tarafından uygulanmaması ve üyeler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ‘talihsiz durumlar’ olarak niteledi.
YARGITAY’DAN İSTİSNA KARARI
Prof. Akyıldız şöyle konuştu: “Anayasa Mahkemesi diyor ki; yasama meclisine üye seçilen bir kişinin yargılaması, 14. madde kapsamında durdurulmalıdır. Üyelik sona erdikten sonra yargılama devam eder. Bu süre zarfında zaman aşımı da işlemez.
Yargıtay da konunun öznesi olan zatın 14. maddede tanınan istisnalar kapsamında bir suç ile ilişkili olduğunu belirtiyor. Bu yüzden yasama organına üye seçilmiş olmak yargılamanın durmasını gerektirmez, yargılama devam etmelidir anlamında bir görüş belirtiyor. Netice itibariyle Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamamış oluyor.”
KANUNLA DÜZENLENMESİ GEREKİR
Akyıldız, istisnanın uygulanması için 14. maddenin son fıkrasında bir düzenleme olduğunun altını çizerek, “Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar kanunla düzenlenir deniyor. Anayasayı uygulamakla görevli Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir düzenleme olmadıkça kendiliğinden bir içtihatla yorum yapması mümkün olamaz. Hiçbir yargı organının bunu tartışmaya açmaması lazım.
Yargıtay’ın bunu uygulamıyorum deme hakkı var mıdır? Bu Anayasaya açıkça aykırıdır. Burada yorum götürecek bir düzenleme yoktur. Anayasanın 153. maddesinin son fıkrası çok açık. Anayasa Mahkemesi kararı bütün devlet organlarını bağlar. Bunun üzerine hukuksal anlamda tartışılacak bir taraf yok. Bu gelişmenin ülke gündeminde yer etmesi hukuk devleti bakımından oldukça üzücüdür. Anayasayı uygulamıyorum anlamına gelecek bir tavır ve karar içerisinde olmamak gerekir. Adalet mülkün temelidir. Bu Hz. Ömer’in sözüdür. O zaman burada hukuken yetkili olan mercinin kararına uymamak, bu mülkü sarsmak anlamına gelir” diye konuştu.
ANAYASANIN 153. MADDESİ
Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun (…) teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.
ANAYASANIN 14. MADDESİ
Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
Mikail Karaman - Furkan Göktürk Yılmaz / www.gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.