İslam’da barışın önemi nedir? İslam’da kardeşliğin ve vatan sevgisinin yeri nedir?

İslam’da barışın önemi nedir? İslam’da kardeşliğin ve vatan sevgisinin yeri nedir?

İslam dini sevgi ve hoşgörüyü ifade ederken kardeşlik ve barış konularının da önemli bir yeri vardır. Peki, İslam’da barışın önemi nedir? İslam’da kardeşliğin ve vatan sevgisinin yeri nedir? İşte detaylar:

İslam’ın temel hedeflerinden biri insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. Bunun için İslam, toplumda huzur ve güvenin sağlanabilmesi için en temel haklar olan din, can, akıl, namus ve mal güvenliğinin korunmasını esas almıştır. Öte yandan dünyada huzur ve güven içerisinde yaşayabilmek dinimizin gerektirdiği ibadetleri serbestçe yapabilmek için bir vatana mutlaka bir ihtiyaç vardır. Bir milletin var olması, varlığını devam ettirebilmesi ancak vatanına sahip çıkması ile mümkündür.

cami-2.jpg

İslam’ın temel amacı, müminleri iman bağı ile kardeş yapmak, birlik ve beraberlik içinde yaşamalarını sağlamaktır. Bu hedefini gerçekleştirmek için bir takım kurallar getirmiş, emir ve yasaklar koymuştur. Allah, Kur’an’da “Müminler ancak kardeştirler” ayeti ile bütün müminlerin kardeş olduklarını ilan etmiştir. Temelinde tevhit akidesi bulunan yani imana dayalı kardeşlik, mezhep ve kan kardeşliğinden daha sağlam daha önemli ve önceliklidir. Peki, İslam’da barışın önemi nedir? İslam’da kardeşliğin ve vatan sevgisinin yeri nedir? Tüm detaylar haberimizde:

İSLAM BARIŞ DİNİDİR

İslam dininin gayesi özelde Müslümanlar arasında kardeşlik, huzur, güven ve barışı gerçekleştirmek genelde ise tüm insanlığın barış içerisinde yaşamasını sağlamaktır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler, hepiniz topluca barış ve güvenliğe, İslam’a girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.”

cami-3.jpg

İslam, tam anlamı ile barış dinidir. Zira İslam kelimesi barış ve güven huzur anlamına gelir. Müslüman, İslam’a girmekle hem kendisi huzur ve güvene kavuşmuş hem de diğer insanların kendisinden güven duyduğu, huzur bulduğu insandır. Müslüman çevresine güven telkin eden insandır. O, kimseye eli ile dili ile maddi manevi hiç bir şekilde zarar vermez. Bundan dolayıdır ki Hz. Peygamber Müslümanı şöyle tarif etmiştir:

“Müslüman dilinden, elinden Müslümanların güvende olduğu kimsedir. İslam dini kavgayı kargaşa ve savaşı hoş görmemiş sevgi saygıyı kardeşliği dostluğu hoşgörüyü ve barışı esas almıştır.” Dinimizde savaşa ancak barışın korunması fitne fesat ve zulmün bertaraf edilerek huzur ortamlarının sağlanmasını toplumda can, mal ve namus emniyetinin temin edilmesi ve saldırılara karşı müdafaa amacı ile müsaade edilmiştir.

cami-4.jpg

Hz. Peygamber, “Ey insanlar düşman ile karşılaşmayı temenni etmeyin. Allah'tan afiyet esenlik ve barış isteyin” buyurarak savaşın arzu edilen bir şey olmadığını arzu etmiştir. Milletçe hep birlikte huzur ve güven içinde yaşayabilmemiz için birbirimize karşı daima hoş görülü davranmalı, farklı düşünce ve inançtaki insanlara karşı saygılı olmalıyız. Problemleri ve anlaşmazlıkları karşılıklı konuşarak birbirimizi anlamaya çalışarak sevgi ve saygı hoş görü içerisinde çözmeye çalışmalıyız.

VATAN SEVGİSİNİN ÖNEMİ

Milletleri ayakta tutan ve toplumun birlik ve beraberliğini sağlayan ahlaki değerlerden biri de hiç şüphesiz vatan sevgisidir. Vatan sevgisi fıtridir. Yani insanın içinde yaratılıştan var olan bir duygudur. Peygamber Efendimiz, her insan gibi doğup büyüdüğü türlü zorluk ve sıkıntılarına rağmen çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği şehri seviyordu. Müşriklerin insanlık dışı baskı ve zulümlerine şiddetli eza ve cefalarına maruz kaldığı halde Mekke’den ayrılmak istemiyordu.

cami-5.jpg

Bu duruma fazla dayanamayıp ilk Müslümanlarla birlikte Allah'a kulluk görevini rahatça yerine getirebilmek, İslam dinini daha iyi yaşayabilmek ve yayabilmek için Medine’ye hicret edip orayı kendilerine ikinci bir vatan edindiler. Hz. Peygamber ve Mekkeli Müslümanların Mekke’ye olan sevgi ve özlemleri de hayatları boyunca devam etmiştir. Peygamber Efendimiz Mekke’ye olan sevgisini şöyle ifade etmiştir:

“Vallahi sen Allah'ın yarattığı yerlerin en hayırlısı ve Allah katında en sevimlisi olansın. Senden çıkarılmamış olsaydım, çıkmazdım. Bana senden daha güzel daha sevimli yurt yoktur. Kavmim beni senden çıkarmamış olsaydı çıkmaz, senden başka bir yerde yurt yuva kurmazdım.” Hz. Peygamber Medine’ye yerleşip orayı yurt edindikten sonra şehrin güvenliğini ve huzuru için tedbirler almış, hukuki düzenlemeler yapmıştır. Millet olarak varlığımızı korumanın maddi ve manevi her alanda gelişip yükselmemizin yegâne şartının milli birlik ve beraberlik olduğunu hiç bir zaman unutmamalıyız. Bizi birbirimize düşürmek vatanımızı bölüp parçalamak isteyen şer güçlerin oyununa asla gelmemeliyiz.

cami-6.jpg

HAKİKİ İSLAM KARDEŞLİĞİ

İslam, kardeşliğin olmazsa olmaz şartı olarak karşılıklı sevgiyi şart koşmuştur. Nitekim bir hadisi şerifte “birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız” buyrulmuştur. İslam kardeşliğini muhafaza etmenin yolunun da ayrılığa düşmekten sakınmak olduğu bildirilmiştir. Demek ki İslam kardeşliğini korumak için Kuran ve sünnete sımsıkı sarılmak gerekmektedir. Bu konuda ki emir ve tavsiyelere uyulduğu takdirde Müslümanların parçalanmaları birbirlerinden kopmaları, birbirlerine haksızlık ve kötülük yapmaları asla mümkün olmayacaktır.

İslam kardeşliği Kuran ve Allah resulünün sünnetinde belirtilen ilke ve değerler üzerine kurulmuştur. İslam kardeşliği ile ilgili hücurat suresinde genel ilkeler zikredilmiştir. “Müminler ancak kardeştir.” Müslümanların kardeş oldukları din kardeşliğinin temel harcının iman olduğu ifade edilmiştir. Müslümanlar birbirlerine zarar vermekten sakınmalıdır. Müslümanlardan iki taraf birbirleri ile savaşırsa araları düzeltilmeli ve haksızlığa uğrayanın yanında yer almaları adaletle davranarak barış sağlanmalıdır. Kardeşlik hukukunu korumak için hiç bir Müslüman diğer kardeşleri ile alay etmemeli ve onu küçük görmemelidir. Müslümanların diğer Müslüman kardeşlerine karşı kötü zan beslememeleri ve ön yargılı davranmamaları gerekmektedir.

cami-7.jpg

KARDEŞLİK ZAMANI

Dünyanın neresinde ve hangi devrinde yaşamış olurlarsa olsunlar dilleri, renkleri, ırkları ne olursa olsun bütün müminler birbirleri ile kardeştir. Kuran da ayrıca müminler arasında ki bu kardeşliğin Allah'ın nimeti olduğu vurgulanarak birlik ve beraberlik içinde olmaları, parçalanıp bölünmekten sakınmaları emredilmektedir. Müslümanlar, Kuran ve sünnetin ışığında birlik ve beraberliklerini korudukları müddetçe huzur içerisinde yaşamışlardır.

Kardeşlik hukukunun zayıfladığı birlik ve beraberlikten uzaklaştıkları dönemlerde ise güç ve kuvvetlerini yitirmişler çeşitli zorluk ve sıkıntılarla karşı karşıya kalmışlardır. Din kardeşliği hukuku müminlerle karşılıklı hak ve sorumluluklar yüklemektedir. Buna göre müminlerin birbirlerini sevip saymaları birbirlerinin haklarına saygı duymaları dertlerine ortak olmaları sevinçlerini paylaşmaları bir kardeşlik görevidir. İslam’ın müminler arasında tesis etmeyi hedeflediği kardeşlik sıradan bir birliktelik değil, temelinde iman olan karşılıklı sevgi ve yardımlaşma ve dayanışmanın esas olduğu en üst seviyede bir kardeşliktir.

cami-8.jpg

İslam kardeşliğinin temelinde tevhit akidesi yani iman vardır. İnsanı cennete götürecek derecede kâmil bir imana sahip olabilmek için müminin din kardeşini sevmesi şart koşulmuştur. Nitekim bir hadisi şerifinde iman etmedikçe cennete giremezsiniz birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.

HABER MERKEZİ / www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.