Hz. Muhammed’in peygamberlik yolculuğunun başlangıcı
Hz. Muhammed (s.a.v.), 40 yaşına geldiğinde ruhunda derin bir değişim hissetmeye başladı. Hira Mağarası’nda geçirdiği inziva günlerinde ilk vahiy ile buluşarak peygamberlik görevi kendisine bildirildi.
Hz. Muhammed (s.a.v.), 40 yaşına ulaştığında ruhunda farklı bir huzur ve derin bir tefekkür hali belirdi. Yalnızlığı tercih eden ve ibadetle vakit geçirmekten hoşlanan Hz. Muhammed, Mekke’nin yakınlarında bulunan Hira Dağı’ndaki mağaraya çekilerek Ramazan aylarını orada ibadetle geçirirdi. İşte bu inziva dönemlerinden birinde, Cebrail (a.s.) ona vahiy getirdi ve "Oku!" diye seslendi. Okuma bilmediğini söylemesine rağmen melek emrini tekrarladı ve ardından ona ilk ayetleri öğretti. Bu olağanüstü olayın ardından Hz. Muhammed, eşi Hz. Hatice’ye yaşadıklarını anlattı ve onun desteğiyle bu ilahi görevi kabul etti. Hz. Hatice, konuyu bilgili bir akrabası olan Varaka bin Nevfel’e açtığında, onun Hz. Musa’ya vahiy getiren melekle aynı ilahi kaynağa muhatap olduğunu belirtti. Hz. Muhammed’in peygamberlik sürecinin başlamasıyla birlikte, en yakın dostlarından biri olan Hz. Ebubekir de onun mesajına ilk inananlardan oldu ve İslam’ı kabul etti.
HZ. MUHAMMED’İN HİRADA İNZİVAYA ÇEKİLMESİ
Hz. Muhammet aleyhi selam 40 yaşına geldiği zaman halinde bir başkalık sezilmeye başladı. Bilhassa inziva hayatını sever oldu. Mekke’nin üç mil yukarısındaki Hira dağında bir mağaraya gider, Ramazan ayını orada geçirir, ibadet ederdi. Ramazan ayı gelince yanına azığını alır oraya çekilirdi. Yanında azığı bitince yine Mekke’ye Hazreti Hatice’nin yanına döner, biraz kalır sonra mağaraya dönerdi.
Kendisini orada ruh sükûnetine verir, düşünceye dalardı. Cenabı hak onun büyük vazifeyi kabule hazırlıyordu. Kulağına gaipten sesler geliyor, ‘Sen Allah elçisisin’ diyordu. Yuryaları olduğu gibi çıkıyordu. O, Allahu tealanın vasıtasıyla müjdelediği son peygamber olacaktı. Miladın 610’uncu yılında Ramazanı şerif ayında Hz peygamber adet üzere yine Hira’daki mağaraya çekilmişti. Halkın saygı ve sevgisini kazanan doğruluk ve emanete riayetinden dolayı kavminin Muhammedül Emin adını verdiği bu yüce şahsiyet bütün insanlığın düştüğü delalet ve sefahatten son derece uzaktı. O, yüce hakikati arıyordu. Fakat insanlığın sadet ve mutluluk güneşi ne zaman doğacak?
HZ MUHAMMED’E İLK VAHİY GELİŞİ
Peygamberliğinin başlangıcı olan Hz Peygambere yüce hakikat rüya âleminde keşfolunmaya başladı. Onun rüyada gördüğü her şey aydınlık bir sabah gibi aynen vaki oluyordu. Bir gün Hira dağındaki mağarada vahiy getiren melek Cebrail (as.) kendisine göründü ve “oku” dedi. Hz peygamber “ben okuma bilmem” dedi. Melek aynı emri tekrarladı. Hz peygamber yine “ben okuma bilmem” cevabını verdi.
Bunun üzerine melek onu baştan ayağa takati kesilinceye kadar sıktı. Hz peygamber “ne okuyayım” diye sordu. O zaman melek, mağaradan gelen seslerin ahengiyle şunları okudu: “Yaradan Rabbinin adıyla, ismiyle Oku! O, çok kerim olan Rabbinin hakkı için ki, O kalemle talim etti insan bilmediklerini öğretti.”
Alak Suresinin başında bu ayetler ilk gelen vahiydir. Hz peygamber bunları kalbine nakşetti ve meleğin sesini takip ederek, aynen okudu ve evine döndü. İlk vahiy halinin verdiği endişesinin titreyişi içinde eşi Hz. Hatice’ye “beni örtün, beni örtün” dedi ve derin bir uykuya dalıp uyandıktan sonra gördüğü hali eşine anlattı. Sadık eşi onu teselli etti, “Müjdeler olsun sebat et. Hayatımı elinde bulunduran Allaha yemin ederim ki sen bu ümmetin peygamberi olacaksın. Yüce Allah seni asla yalnız bırakmaz” buyurdu.
VARAKA'NIN İSLAMİYET HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ
Hz. Hatice bu olağanüstü hal hakkında bilgi edinmek üzere akrabasından olan Varaka b. Nevfel’e koştu. O, dinler hakkında bilgi sahibi idi. Hatice’ye “Kuddus, kuddus” dedi. Eğer hal, anlattığın gibi ise ona gelen, Hz. Musa’ya gelen Namus-u Ekber’dir. Yani büyük melektir. Hz. Peygamber Kâbe’yi tavaf etmek üzere evinden çıktığında Varaka rastladı ve Hatice’nin anlattığı gibi başından geçenleri tekrar anlattı. Varaka. “Sen bu ümmetin Peygamberi olacaksın. Sana görünen Musa ya gelen büyük melektir. Sana yalancı diyecekler, eziyet edecekler, yurdundan çıkaracaklar, seninle savaş yapacaklar. Bu şayet o günlere erişirsem sana Allah için yardım ederim” dedi.
Varaka’dan bu sözleri duyunca “Onlar beni doğup büyüdüğüm yurdumdan çıkaracaklar mı ki” diye sordu. Varaka “Evet” dedi. “Sen gibi hiçbir Peygamber yoktur ki, kavmine gönderilsin de ona yalancı demesinler, eziyet etmesinler, onu yurdundan çıkarmasınlar.” Varaka bu söylediklerini geçmiş peygamberlerin hayatından öğretmişti. Hz. Muhammed’e onları haber veriyordu. O zaman çok yaşlı olan, hatta gözleri görmez bir halde gelen bir hale gelen bu ihtiyarın dedikleri doğru idi.
HZ EBU BEKİR’İN MÜSLÜMAN OLUŞU
Hz. Ebubekir (as) Hz Muhammed’in en candan dostuydu. .Ebubekir’in Mekke’de itibar ve şerefi büyüktü. Zengin bir tüccardı. Hz Muhammed’i arayan Hz Ebu Bekir’in dükkânında bulurdu. Aralarındaki bu içtenlik sebebiyle Hz Peygamber aile dışındaki kişilerden ilk önce Ebu Bekir’i İslam’a davet etti. Oda kendisine çok güveni olduğundan onun davetini tereddütsüz kabul etti.
Hz Ebu Bekir’in İslamiyet’i kabul etmesiyle Hz peygamber kendisine büyük destek olmuş oldu. Onun himmetiyle bazı önemli kişiler Müslüman oldular. Çünkü Ebu Bekir’in kendilerini yanliş yola götürmeyeceğinden emindiler. Affan oğlu Hz Osman, Avf oğlu Abdurahman Talha, Ebu Vakkas oğlu Sad, Avvam oğlu Zübeyr hep onun delaleti ile hak dini kabul ettiler. Allah onlardan razı olsun.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.