Hangi çiçeklere şiir yazılmıştır? İşte çiçekli şiirler
Çiçeklerin özelliği nedir? Çiçekler birbirine benzer mi? Ortak özellikleri nedir? Hangi çiçek türleri üzerine şiirler yazılmıştır? Hangi ünlü şairlerin şiirlerinde hangi çiçekler konu edilmiştir? İşte cevabı:
Doğada renk cümbüşü oluşturan ve baharı sabırsızlıkla bekleyen Laleler, Zambaklar, Kasımpatılar, Karanfiller, Nergisler, Sümbüller, Nilüferler, Menekşeler, Leylaklar, Şebboylar… Bir birinden zarif, albenili, insanın ruhunu okşayan harika çiçekler…
Çiçekler doğanın en nadide, en zarif, en harika eserlerinden birisi… Gönüllerin daraldığı, ruhların sıkıldığı zamanlarda; sarı, kırmızı ve beyaz renklerle bezenmiş, resimlerde fotomontajla dahi elde edilemeyecek harika çiçekler bir nebze de olsa insanı rahatlatıyor. Hem geçmişte hem de günümüzde çiçekler üzerine çok güzel sözler söylenmiş, şiirler yazılmıştır. Tarihte dev şairler, en yüce duygularını; tabiatın bu eşsiz eserleri olan çiçeklerle ifade etmişlerdir. Aşklar, sevgiler, güzellikler, ümitler; yeri geldiğinde hüzün, keder, acı, göz yaşı hep çiçeklerle anlatılmış.
BU ÇİÇEKLER ÜMİT AŞILIYOR
Yüzyıllar boyunca çiçekler; parlak renkleri, kokusu ve güzelliği ile sanatçıların eserlerinde kullandığı en nadide enstrüman oldu hep. Türkülerin, şarkıların sözü, şiirlerin, resimlerin, mimarinin yegane konu malzemesi oldu bu tatlı, nefis, harika yaratıklar…
Peki hangi çiçeklere şiir yazılmıştır? Hangi ünlü şairlerin şiirlerinde hangi çiçekler konu edilmiştir? Çiçekler birbirine benzer mi? Çiçeklerin özelliği nedir?
Çiçek türlerini ve çiçekli şiirler ile ünlü şairlerin çiçek şiirlerini sizler için derledik
LALE: ADINI BİR DEVRE VEREN ÇİÇEK
Lale, zambakgiller familyasından, Tulipa cinsini oluşturan güzel çiçekleri ile süs bitkisi olarak yetiştirilen, soğanlı, çok yıllık otsu bir bitkidir.
Anavatanı Pamir, Hindukuş ve Tanrı Dağları’dır. Türkler, göçleri esnasında bu bitkinin soğanlarını Anadolu’ya getirmiştir.
16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafından Hollanda Kralı’na gönderilen laleler, ilk başta Hollandalıları ve kısa zaman içerisinde tüm Avrupalıları hayranlık içinde bırakmıştır. Lale, özellikle doğu kültür ve mitolojilerinde özel bir yere sahiptir.
Hollanda’da Lalemania, Osmanlı’da da Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile birlikte Lale Devri olarak adlandırılan belirli dönemlere damgasını vurmuştur. Osmanlı sanatlarının gözbebeği sayılan lale, edebi eserlerde sıkça kullanılır.
Nedim’e Dair
Mevsimin tam lâle zamanı,
Geçtim bir akşam Sâdâbat’tan,
Koltuğumda Nedim divanı.
(Cahit Sıtkı Tarancı)
BATILILAR SÜMBÜLÜ TÜRKLERDEN ÖĞRENDİ
Çok güzel kokan sümbül, lale gibi Avrupa’ya Türkiye’den gitmiş, birçok türleri üretilmiştir. Bunlardan, Hollanda sümbülünün soğanı iri, çiçeklerinin renkleri daha canlıdır.
Paris sümbülü daha ufaktır, renkleri de beyaz, mavi, pembe olur. Sümbül bahçelerde olduğu gibi saksılarda da yetiştirilir.
Canım İstanbul
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar…
Gecesi sümbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul…
(Necip Fazıl Kısakürek)
ELDEN ELE, DİLDEN DİLE DOLAŞAN ÇİÇEK: KARANFİL
Pembe, kırmızı, beyaz ve mor gibi renkleri olan karanfil güzel kokusuyla bilinir. Doğada olan türlerinin yanında, evlerde de yetiştirilir, ancak daha çok seralarda yetiştirilmektedir. Ilıman iklimde, çok az güneşli veya yarı gölgeli ortamlarda sağlıklı bir şekilde yetişirler.
Sen o karanfile eğilimsin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
(Edip Cansever)
BAŞLI BAŞINA BİR DÜNYA ZAMBAK
Zambak familyasının, Lilium cinsinden genellikle soğan ile üreyen mevsimlik çiçekli bitkilerin adıdır. Zambakgiller familyasında bu cinse ait 110 civarında bitki türü vardır. Genellikle bahçede, ancak saksıda da yetiştirilir. Bazı türleri güzel kokuludur.
Bahar Şarkısı
Gözlerin kararan yollarda üzgün,
Ve bir zambak kadar beyazdı yüzün;
Süzülüp akasya dallarından gün
Erir damla damla ayaklarında.
(Ahmet Muhip Dıranas)
SONBAHARIN ÇİÇİĞİ KASIMPATI
Kasımpatı yaklaşık 30 tür barındıran, papatyagiller familyasına bağlı otsu, yıllık bir bitki türüdür. Çiçek farklılıklarına göre, papatya benzeri, düğme şekilli, çok iri katmerli, irili ufaklı katmerli türleri bulunur. Kasım ayında birdenbire çıkıveren, bu ani patlamadan ötürü de isminin Kasımpatı kaldığı düşünülen bu güzel çiçek, hem birçok mitolojik hikayeye konu olmuştur, hem de zamanla birtakım mistik kavramların simgesi haline gelmiştir. Kimi zaman cenaze çiçeği (Uzakdoğu’da, Japonya’da cenazelere götürüldüğü için), kimi zaman ölümsüz aşkın, kimi zaman da platonik sevdaların kahramanı olur.
Annesi Çalışan Çocuğun Ağıdı
Sustum. Sevincin sesleri de
Bir iki deneyip susacak
Duvar diplerinde kedisel çığlıklar
Bahçelerde çirkin kasımpatları açmalıdır
(Gülten Akın)
AŞK İLE ACININ BAŞ KONUĞU NERGİS
Beyaz ve sarı renklerinin hakim olduğu nergis çiçeği, soğuklara karşı direnç gösterebilen bir bitkidir. Daha çok Akdeniz iklimlerinde yetişmeye elverişlidir. 43 çeşidi ile doğada doğal olarak bulunabilen ve süs bitkisi olarak da yetiştirilmeye uygun olan nergisin en bilinen çeşitleri arasında, yabani nergis, beyaz nergis, Çin nergisi, güz nergisi, fulya ve zerren yer almaktadır. Nergis ismini mitolojik kahraman Narcissus’tan almıştır. İsmini narsisizme, narkoza, çiçeğe vermiş olan Narsis (ya da Narkissos) ona aşık olan bir kızın aşkına karşılık vermez ve bir gün kendi aksini görerek, kendi yansımasına aşık olup bu aşkla yok olup gider.
Nergis ile Yankı
Büyülenmiş, kendini seyrederken öyle,
Suya damladı gözyaşları,
Bir bulanıklık oldu suyun yüzünde.
Silinip uzaklaşmaya başladı Nergis,
Sağlıcakla kal dedi ta derinden Nergis,
Düştü bitkin başı çiçekli çimenlere.
Nergis’in ölüsü bulunamadı,
Düştüğü suda şimdi safran rengi,
Beyaz bir çiçektir artık adı…
(Melih Cevdet Anday)
DÜNYANIN EN TEMİZ ÇİÇEĞİ NİLÜFER
Çeşitli mitlere ve efsanelere konu olan nilüfer, bir su bitkisidir. Ebatları biraz farklı olsa da kutsal lotus ve Hint lotusu olarak adlandırılır. Zihnin duruluğunu ve ruhun saflığını temsil eden lotus çiçeği, Budizm ve Hinduizm’de mükemmelliğin somut sembolü olarak kabul edilir. Çamurlu noktalarda yetişen nilüfer, aslında dünyanın en temiz çiçeğidir, çünkü kendini temizleme özelliğine sahiptir. Herhangi bir noktasına çamur ve toz geldiğinde bitki kendini sallayarak bir bölgeye atar ve yağmur yağdığında bu tozlardan kurtulur. Beyaz, mavi, mor, kırmızı, pembe renkleri bulunur.
Söyler
Zaman olmuştur ki
Dumanlı havuzlarda soğuk nilüferler
Bulutlara savrulmuş ateş kuşları
Korkulu bir hicrani söyler
(Attila İlhan)
MİS KOKULU MENEKŞE
Baharla birlikte nemli çayırları ve ormanları dolduran menekşeler, albenili renkleri ve mis kokularıyla en çok sevilen kır çiçekleridir. Menekşe, menekşegiller familyasına bağlı, Viola cinsini oluşturan, çoğunlukla saksılarda yetiştirilen bitki türlerinin ortak ismidir. 400 ile 500 arası türü bulunmaktadır. Dünyanın birçok yerinde yetişebilmekle beraber, en çok kuzey yarımkürede yetişir. Bunların bazısı bir yıllık, bazısı da çok yıllık bitkilerdir. En iyi tanınan menekşe türlerinden kokulu menekşenin (Viola odorata) Türkiye, İran ve Suriye’de yüzyıllar öncesinden süs bitkisi olarak yetiştirildiği sanılmaktadır.
Bir Eflatun Menekşe
Sevdalı bir menekşe
tanırdım
eflatun
özgürlükte açan.
başkasının sevinci
onun da sevinciydi
(Behçet Aysan)
LEYLAK’IN ANAVATANI TRAKYA
Çiçeklerinin güzelliği ve hoş kokusu olan leylak, 100 değişik türe sahiptir. 3-4 metre boya ulaşabilen ufak bir ağaççık ya da çalı formunda katmerli bir yapıya sahiptir. Yaban leylağı olarak bilinen leylak ise zeytingiller ailesindendir. Latince karşılığının isminin leylak olarak geçmesi, onun her yerde fazla nazlanmadan ve yer seçmeden yetişebiliyor olmasından gelir. Anavatanı Trakya ve Balkanlar olan bu bitki, bir Uzakdoğu ülkesi olan Çin’e kadar gitmiştir. Dünya üzerinde en çok görünen yabani leylak ağacı ve doğu leylak ağacı olmak üzere başlıca iki çeşidi vardır. Ülkemizde adaptasyon sağlayan türü ise yaban leylağıdır.
Haziran’da Ölmek Zor
havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
(Hasan Hüseyin Korkmazgil)
İNSANI RAHATLATAN ÇİÇEK PAPATYA
Papatya, diğer çiçekler kadar gösterişli değilse de, en özel çiçeklerdendir. Aşıkların sevilip sevilmediklerini sordukları papatyanın güzelliği sadeliğinden gelir. İlk akla gelen türü kır papatyalarıdır. Hemen her yerde yetişebilen bu narin bitkinin güzel bir çiçek olmasının yanında, insan sağlığı için yararlı birçok özelliği de bulunmaktadır.
Saate Bakmak
Varsın her şey sonraya kalsın
Sonraya, en sonraya
Sözgelimi iki bin altı yüz kırk bir mil.
Bir papatya ne kadar uzağı görebilirse
O kadar yakın kalplerimiz birbirine
(Edip Cansever)
GECE KOKUSU ŞEBBOY
Şebboy, turpgiller familyasındandır. İsmini Farsça’da gece kokusu sözcüğünden alan, gerçekten de geceleri, bulutlu, yarı karanlık zamanlarda kokusu daha da artan şebboyun ana vatanı Akdeniz Havzasıdır. Birçok yabani, doğal türü olan şebboyların kırmızı, sarı, pembe, mor, mavi, beyaz renkleri bulunur. Çiçeklerine göre de küçük, iri, katmerli, yalınkat gibi farklı türleri vardır.
Bin Kılıkta
Bir makasla biçer de Zaman’ı, morumsu
Gündüzler, yeşilimsi akşamlar dikinir.
Denizden havaya, sevdadan düşlere dek
Açılmaz, kurcalanmaz ne varsa, içinde.
Surların taşlarında biten ot ve incir,
Rüzgârlı Osmanlı çayırları ve şebboy,
(Oktay Rifat)
EDEBİ ESERLERİN SEMBOLÜ GÜL
İkiçenekliler sınıfının, Rosales takımının, Gülgiller familyasından bir bitkidir. Kuzey yarımkürenin ılıman ve subtropikal bölgelerinde yetişir. Kışın yaprağını döker, ancak bazı türleri ise sürekli yeşildir. Dikenli çalı ya da ağaççık görünümündedir. Gövdesi dik ya da sürüngen olabilir. Bazı türleri ise sarılıcıdır. Çiçekler kırmızı, beyaz, sarı, pembe hatta siyah renkte olabilir. Gülün çiçekler arasında apayrı bir yeri vardır. Mitolojide güzellik tanrıçası Afrodit’in çiçeğidir. Dini bir sembol olarak Osmanlılar’dan bu yana kullanılagelmiş ve süsleme sanatları içerisinde kendine özel bir yer edinmiştir. Türk ve Dünya Edebiyatı’nda şiir ve romanlarda, şarkılarda aşkı sembolize eden bir çiçektir gül.
Vera İçin
İçimde mis kokulu
kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş,
çoğum gitmiş de azım kalmış, umurumda değil.
(Nazım Hikmet)
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.