İlk Müslümanların gizli davet dönemi ve Kureyşlilerin baskıları

İlk Müslümanların gizli davet dönemi ve Kureyşlilerin baskıları

İslamiyet’in ilk yıllarında, Kureyş kabilesinin sert tepkileri nedeniyle Müslümanlar inançlarını üç yıl boyunca gizli tutmak zorunda kaldı. Ancak vahiy ile birlikte açık davet süreci başladı.

İslamiyet’in doğuşuyla birlikte, Hz. Muhammed’e inanan ilk Müslümanlar, Kureyş kabilesinin baskılarından kaçınmak için dinlerini gizli yaşamak zorunda kaldı. Bu süreç üç yıl boyunca devam etti. Ancak ilahi emir doğrultusunda İslamiyet artık açıkça anlatılmaya başlandı. Kureyş’in önde gelenleri, Hz. Muhammed’in İslam’ı yaymasına büyük tepki gösterdi. Özellikle Ebu Leheb ve eşi Ümmü Cemil, Peygamber’e en fazla düşmanlık edenler arasındaydı. Mekke’nin ileri gelenleri, Hz. Muhammed’i durdurması için amcası Ebu Talib’e baskı yaptı. Ancak Ebu Talib, yeğenini korumaktan vazgeçmedi ve müşriklerin tehditlerine boyun eğmedi.

İSLAMİYETE AÇIKTAN DAVET

İlk Müslümanlar Kureyşlilerin İslamiyet’e karşı düşmanlıklarını bildirdikleri için, dinlerini gizli tuttular. Bu durum üç yıl devam etti. Artık açıktan İslama açıktan davet etmeye sıra gelmişti. Şu mealdeki ayeti kerimeler vahyoldu: “Yakın akrabalarını uyar, müminlerden sana tabi olanlara rahmet ve himaye kanatlarını indir. Şayet sana sana asi olup karşı dururlarsa, onlara: Ben sizin işlediklerinizden tamamıyla uzağım, de” (Şuara 214-216 ayet)

Hz Peygamber vahye uyarak: Abdulmuttalib ailesini, amcasını Ebu Talib, Abbas, Hamza, Ebu Leheb de dahil olmak üzere evine ziyafete devet etti.Yemekten sonra sohbet başladı. Sırası gelince Hz Peygamber Allah’tan aldığı emri akrabalarını tebliğ ederek onları hak dine İslamiyet’e davet etti.

Hırçın bir adam olan amcası Ebu Leheb hemen ortaya atıldı ve onun sözünü keserek cemaati dağıttı. Böylece ilk davetinde amcası karşısına dikildi ve bu davetin zor yanları her zaman böyle devam etti. Peygamber efendimize her zaman zulüm ve baskıyla İslam davetini zora koydular. Ancak Allah resulü bu davetinden hiçbir zaman vazgeçmedi.

MÜŞRİKLERİN ELEBAŞLARI

Müşrikler Hz. Osman gibi Müslümanların ileri gelenlerine bile elden gelen ezayı yapmaktan çekinmiyorlardı. Hatta ellerini ve dillerini İslam’ın büyük Peygamberlerine uzatmak cüreti göstermişlerdi. Hz Peygambere en çok düşmanlık edenler şunlardır:

“Ebu Leheb, Hz peygamberin öz amcasıdır. İslam’ın en büyük düşmanıdır. Karısı Ümmü Cemil ki, Ebu Süfyan’ın kız kardeşidir. Kocası gibi oda eliyle ve diliyle Peygambere eza verenlerdendir. Bu ikisi hakkında Tebbet Süresi inmiştir. Bedir zaferi yüreğine indi ve öldü. Ebu Cehil: Bu da Müslümanların en büyük düşmanıdır. Müslümanlar onun elinden dilinden neler çektiler. Velid ibni Muğire. Ebu Süfyan. Ümeyye İbni Halef, As ibni Vail İslam’a düşmanlıkta ileri gelenlerdir. Peygamber efendimizin oğlu vefat ettiği zaman Muhammedin soyu kesildi diye alay etmiştir.

FAZİLET YARIŞINA DAVET

Hz Muhammed, güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş bir peygamberdir. Kuranı kerimde Onun en yüksek ahlakı üzere olduğu haber verilir. Willam Muir (Muhammedin hayatı) adlı eserinde şöyle der. Hz Muhammed hakkındaki bütün dediklerimiz bir nokta üzerinde toplanır. O da Onun seciyesinin yüksekliği, ahlakının temizliğidir. Bunlar öyle faziletlerdir ki, o zamanın Mekkelileri arasındaki pek nadirdi. Gerçekten Kureyşliler o çağda birçok günahlara dalmıştı. Ahlaksızlık bataklarında yuvarlanıp gidiyordu. İçki, kumar, zina, riba, kan davaları almış yürümüştü. İçtimai hastalıklar Arapların bünyesini kemiriyordu. Kutsal saydıkları Kebenin etrafında Haremde bile zevk ve sefa âlemi yapıyorlar, içki ve kumar âlemleri tertip ediyorlardı. Kureyşin ileri gelenleri yüz kızartıcı davranışlar dan dan sakınmıyordu. Haşimilerin başından sayılan Ebu Leheb Kabede eskiden beri muhafaza olunan altından yapma bir geyik heykelini çalmış ve satıp yemişti. Hz Peygamber bunlara karşı tutum ve davranışların da hep mücadele sergiledi hiçbir zaman yılmayıp bu İslam uğruda her daim savaştı. Bu zafer bütün İslam âlemine yayıldı.

KUREYŞİN EBU TALİBE ŞİKÂYETLERİ

Kureyş’in ileri gelenleri bu halden şikâyet için Ebu Talibe giderek kardeşimin oğlu putlarımızı kötülüyor. Babalarınızda, dedelerinizde delalette idi, diyor. Ya onu bu işten vazgeçirirsin yahut onu himayenden vazgeç dediler. Ebu Talib onları başından savdı. Aradan bir müddet geçince yine geldiler. Biz artık daha fazlasına sabredemeyiz, ne olacaksa olsun sen O nu himayeden vazgeçmezsen biz senden vazgeçeriz, dediler. Ebu Talib, işin bu kadar zor bir hal aldığını görünce, Hz. Muhammed e Kavmin şöyle şöyle diyor, diyerek onları anlatmiş, açıktan açığa artık seni himayeden vazgeçiyorum demedi ise de söylediği sözden öyle anlaşılıyordu. Bu sözler Peygamber efendimizin yüreğine ağır geldi. Çünkü Ebu Talibi babası gibi sevip sayıyordu amcası vefat edinceye kadar her zaman Peygamber efendimizi koruyup kollamiştır. Peygamber efendimiz amcasının bu sözleri üzerine ben Allah tarafrından hak dini tebliğe memurum, ben Allahın elçisiyim kendiliğimden bir şey yapmıyorum, dedi. Bir elime güneşi bir elime ayı verseler, bu vazifemden asla ayrılmam cevabını verirken, gözleri dolu dolu oldu. Amcası Ebu Talibsen işine bak oğlum, ben sağ oldukça onlar sana dokunamazlar, diye teminat verdi.

 Yazar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.