Araştırmacı Muhammed Murat Arslan Ankara’nın kültürünü değerlendirdi
Ankara’nın tarihsel kimliği ve sosyokültürel geçmişi alanında çalışmalar yapan ve çeşitli belgeseller çeken araştırmacı Muhammed Murat Arslan, yaptığı çalışmalarla başkentin diplomatik, siyasi ve kültürel yönlerini ele alıyor.
Başkente dair yazılan kitaplara yazar olarak da katkılarda bulunan Arslan’ın, Ankara Manzarası ve Şar adında iki tane belgeseli bulunuyor. Gri Şehir adında bir tiyatro eseri var. Ayrıca Arslan, yazdığı tiyatro oyunlarını zaman zaman tiyatro severlerle buluşturuyor. Şu an Ankara'nın diplomasi mirasına odaklanan Arslan, aynı zamanda "Ankara Diplomasi Akademisi" isminde bir girişim çalışması sürdürüyor.
‘’Çalışmalarımı Ankara’nın başkent oluşuyla birlikte diplomatik görünümü üzerindeki değişimlere yoğunlaştırdım’’ diyen Arslan, gazetemize şu açıklamalarda bulundu: ‘’Atatürk’ün Ankara’ya gelmesiyle, Ankara diplomatik bir merkez olma yoluna girdi. Başkent ilan edilmesiyle de bu diplomatik merkez olma durumu resmiyet kazandı. Akabinde birçok diplomatik temsilcilikler Ankara’ya taşındı. İşte bu konular beni kendisine çekiyor. Tüm bunların yanında Ankara’nın kültürel geçmişiyle de ilgileniyorum.’’
DİPLOMATİK MÜCADELE YAŞANDI
Ankara’nın başkent olma yolunda verdiği mücadeleyi 1920’li yılların sonuna kadar sürdürdüğünü söyleyen Arslan, ‘’Eski büyükelçimiz Bilal Şimşir’in de deyimiyle bu mücadele adeta ‘ikinci Ankara Savaşı’ niteliğindeydi. İngiltere, Fransa gibi büyük devletler İstanbul’da bulunan müesses nizamlarını bozmamak adına Ankara’nın başkent oluşunu kabul etmeyip temsilciliklerini bir süre daha İstanbul’da tuttular. Ta ki 20’li yılların sonuna gelene dek. Zamanla Ankara’nın başkent oluşu tüm dünya devletleri tarafından kabul gördü. Daha sonra Ankara’da büyükelçilikler, temsilcilikler açılıyor.’’ ifadelerinde bulundu.
Açıklamalarına devam eden Arslan, ‘’Ankara’nın diplomasi belleğinde İkinci Dünya savaşının çok özel bir yeri vardır. Aktif tarafsızlık politikası sayesinde büyük devletler bizi ya yanlarına çekmeye çalıştı ya da en azından tarafsız kalmamızı sağlamaya gayret etti. Bu diplomatik görüşmelerin çoğunun şahidi Ankara'dır. Bu açıdan düşünüldüğünde Ankara’da diplomatik mücadeleler, propaganda ve istihbarat savaşları yoğun şekilde sürdürüldü’’ şeklinde konuştu.
BAŞKENTLER ÜLKELERİN VİTRİNİDİR
Ankara’nın diplomatik ilişkilerinin yanında kültürüne yönelik çalışmalar da yaptığını dile getiren Arslan, ‘’Çektiğim belgesellerle, içinde bulunduğumuz ortak organizasyonlarla Ankara kültürüne dair elimizden gelenin en iyisini üretmeye çalışıyoruz. Başkentleri ülkelerin vitrinidir, sembolüdür. Temsil makamıdır. Bir sembol ne kadar güçlü olursa o ülkenin değeri o kadar artar. Bu düşüncemi temellendirmek adına Ankara’ya yoğunlaşıyorum. Ayrıca Ankara’nın çok derin tarihi kültürel bir dokusu var. Tarihin akışı içerisinde Hititler ’den Friglere, Romalılardan Bizans’a, Selçukludan Osmanlı’ya nihayetinde de Cumhuriyet’i içine alan kapsayıcı bir kültürden bahsediyoruz. Okudukça, öğrendikçe Ankara’ya yoğunlaşmak kaçınılmaz oluyor’’ diyerek Ankara’ya ilgisinin nedenlerini sıraladı.
ANKARA’NIN MİMARİSİ ÜZERİNE
Başkentlerin mimari yapıları bağlamında, Ankara’nın değişen mimarisine de değinen Arslan, ‘’Cumhuriyet dönemi sonrası mimaride değişimler mevcut. Öncelikle mimari akımlara bakmak gerek. Öncelikle 1. ulusal mimari ardından 2. ulusal mimari geliyor. Daha sonra da yapılarda birçok açıdan değişimler devam ediyor. Özeleştiri yapacak olursak bizde tarihsel süreklilik sıkıntısı var diyebilirim. Kültürel hafızayı korumada sorunlar yaşıyoruz. Sadece Ankara için değil Anadolu’nun birçok yerinde bu sıkıntıları görebiliyoruz. Ankara’nın kendine has mimari dokusundan bahsedebilir miyiz derseniz cevabım evet olacaktır. Cumhuriyet öncesi sivil mimarisi önemli. Geleneksel Ankara evleri kendine has unsurlarıyla Türk evinin niteliklerini taşıyor. Bu kültürel dokuyu neden kaybettik dersek etkenler girer devreye. Bu etkenlerden bahsedecek olursak Ankara’da 1916'da çıkan çok büyük bir yangın hadisesi var. Bu yangın yüzünden sivil mimari ciddi anlamda zarar görüyor. Tabi bunlar kültürü koruma bağlamında bir bahane olamaz. Şu an yapmamız gereken elimizde kalanı en iyi şekilde korumak. Gördüğüm kadarıyla tarihi dokuyu son zamanlarda bir sahiplenme var. Bu bir kültür ve terbiye meselesidir. Toplum geneline yaymak için müfredatta ders olarak dahi okutulabilir’’ şeklinde konuştu.
BİR ADIM GERİDEYSE NEDENLERİ VAR
Ankara’nın geçmişte bir kasaba olarak anıldığı düşüncesinin tam anlamıyla gerçek olmadığını aktaran Arslan, ‘’Çok zengin kültürü olan ve ticari olarak aktif bir şehirden bahsediyoruz. Ankara’nın başına gelen afetler ve felaketler olmasa çok daha farklı olabilirdi. Kıtlıklar, çekirge istilaları, şehrin en önemli gelir kaynaklarında sof üretimindeki tekeli kaybedilmesi ile doğal olarak Ankara göç vererek küçülüyor. Bu da şehrin kültürel dokusunun bugüne taşınmasını zorlaştırdı.’’ ifadelerinde bulundu.
Açıklamalarına devam eden Arslan, ‘’Ankara’nın kültürel mirası koruma bağlamında İstanbul karşısında bir adım geride olduğu düşüncesini ise şu şekilde değerlendirdi: ‘’İki şehrin de kendi dinamikleri var. Taraf seçmek gibi bir durum olamaz. İstanbul’da ciddi bir Osmanlı mirası var. Payitahtlık söz konusu. Şöyle bir gerçeklik de var, dünyanın birçok ülkesinde insanlar başkenti İstanbul sanıyor. İstanbul’un kozmopolit yapısı, uluslararası pozisyonu bu düşünce de etken. İstanbul’la yarışmak değil de İstanbul kadar tanınmak için projeler geliştirebiliriz. Sadece kültürel anlamda da değil. Ulaşımda da eksiklerimiz var. Ankara’dan başka ülkelere doğrudan uçuş sayısı çok az. Ankara’nın nüfusu 6 milyonu aştı. Dünyada birçok ülkeden daha fazla nüfusa sahibiz. Haliyle yapmamız gereken başkente ağırlık vermek, projelerle burayı dünya çapında bir başkente dönüştürmek. Baştan beri anlatmak istediğim de bu. Biz bu tanıtımın bir parçası olmaya çalışıyoruz’’ dedi.
ANKARA DİPLOMASİ AKEDEMİSİ
Ankara Diploması Akademisi adında bir girişim çalışması yaptığını belirten Arslan, ‘’Ankara Diplomasi Akademisi'nin vizyonu, Ankara'yı bir diplomasi ve uluslararası ilişkiler merkezi haline getirmek ve Türkiye'nin küresel arenada daha etkin bir şekilde temsil edilmesini sağlamaktır. Akademi, Ankara'nın diplomasi hafızasından güç alırken aynı zamanda yenilikçi fikirler ve perspektifler sunmaktır. Ankara Diplomasi Akademisi, tarafsız ve bağımsızdır. Bilimsel bir yaklaşım çerçevesinde Türkiye'nin ve Ankara'nın diplomasi hafızasına odaklanan, uluslararası ilişkiler alanında araştırmalar yapan, yayınlar üreten ve etkinlikler düzenleyen bir girişimdir’’ diyerek çalışmaları hakkında bilgi verdi.
‘’Ankara, herkesin aradığını bulabildiği farklı renklerden oluşan bir şehir’’ diyen Arslan, ‘’Özellikle öğrenciler için bir velinimet olabilir. Çeşitli gezi rotaları oluşturarak başkentin önemini daha iyi kavrayabilirler. Gezilmesi, görülmesi, öğrenilmesi gereken gizemli bir şehir. Öğrendikçe beni daha iyi anlayacaklardır’’ diyerek cümlelerine son verdi.
Mikail Karaman/ www.gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.