Toplumsal Travma Tehlikesi
Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sedat Işıklı, “Toplumsal Travmalar” başlıklı konferansında, son aylarda ülkemizde yaşanan terör saldırılarına değinerek, sosyal medyada yayınlanan olay anı görüntülerinin izlenmemesi uyarısınd
UĞUR ÖĞÜT / HABERVAKTİM
Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sedat Işıklı, Hacettepe’de “Toplumsal Travmalar” konulu bir konferans verdi. Türkiye ve dünyanın gündeminde yer alan son terör olaylarının yol açtığı toplumsal travmaların etkilerinden kurtulabilme yollarını anlatarak, yapılması gerekenlere dikkat çekti.
TRAVMA, BİREYİN MESELESİDİR
Travmanın çağdaş dünyada sıklıkla yaşanan olağandışı yaşantılar olduğunu belirten Doç. Işıklı, “Travma, bireyin meselesidir. Ancak toplumu temsil eden bir noktaya geldiğinde toplumsal travmadan söz ederiz. Travmatik yaşantı benliğe yabancıdır. Örneğin, bombanın, saldırının entelektüel bilgisine sahibiz ancak deneyimine sahip değiliz. Travmatik yaşam olayı, tehlikeli, başedilemez ve beklenmedik zamanda ortaya çıkar. Bunun sonucunda bireyin benlik öyküsünün bütünlüğü ve sürekliliği bozulur, olağan başetme sistemi felce uğrar. Birey kendisi, diğerleri ve dünyaya ilişkin kurgu ve tasarımlarını tekrar gözden geçirmek zorunda kalır. Travma yaşantısı reoryantasyon (yeniden uyum) gerektirir” diyerek, sosyal medyada yer alan görüntülerin izlenmesinin travma sonrası ortaya çıkan korku, çaresizlik ve güvensizlik duygularını beslediğini ifade etti.
ÖLÜMÜN İZLENMESİ MÜSTEHCENDİR
Sosyal medyadaki görsel malzemeden kesinlikle uzak durulması gerektiğinin altını çizen Doç. Işıklı, “Çağımızın iklimi sosyal medya. Sosyal medyadaki travma anına ilişkin görsel malzemeden kesinlikle uzak durulmalıdır. Ben pornografinin bu olduğunu düşünüyorum. İnsanların ölüm anı, yaralanma anı mahremdir. Özellikle bu korku iklimi içinde o üretilmiş korkuyu besleyen ve yeniden üreten malzemelerin başında sosyal medyadaki patlama anı ve sonrasına ilişkin görüntüler geliyor” şeklinde konuştu. Doç. Işıklı, sosyal medyada paylaşılan görsellerin izlenmesinin travmatik etkiyi besleyeceğini belirterek, “Hiçbirimiz sevdiğimiz kişinin ölüm anını görmek istemeyiz. Kendimiz için düşündüğümüzde utandıran bir tarafı da vardır. Hepimiz sessizce ölmek isteriz, başkasının tanıklığında değil. Ölüm ve yaralanma anı mahremdir o yüzden bunun izlenmesi de müstehcendir. Bu görüntüleri izlerken kendimizi daha güvende ve daha iyi hissetmeyeceğiz. Daha olumlu da düşünmeyeceğiz. O halde uzak durulması gerekli, bunun yasaklanması gerekmiyor. Nihayetinde iradi bir meseledir. ‘Kendimi izlerken buldum, kendimi okurken buldum’ yorumları sorumluluğu dışarıya atmakla ilişkilidir ama her birimiz bu iradeyi gösterebiliriz” dedi.
BU GÖRÜNTÜLERDEN UZAK DURUN
Doç. Işıklı, “Sosyal medyadaki görüntülerden kendimizi daha iyi hissedeceğimiz, daha güvenli tutacağımız bir alana ilişkin bir bilgi gelmez. Burda üretilmiş korkunun ve çaresizlik duygusunun pekişmesi var. Tedirginlik ve belirsizlik duygularının pekişmesi var. Bu dönemde bu görüntülerden kesinlikle uzak durulması gerekliliği var” açıklamasında bulundu.
Doç. Işıklı, toplumsal travmanın olumsuz etkilerinden kurtulabilmek için aşağıdaki tavsiyelerde bulundu:
Temel fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması
Olabildiğince eski rutine dönmeye çalışmak veya yeni bir rutin oluşturmak
Sosyal destekten yararlanma
Duygusal paylaşım
Fiziksel etkinliğin arttırılması
Gerektiğinde profesyonel destek alma
BU DURUMLARDA BİR UZMANA BAŞVURUN
Doç. Işıklı, iş, okul, aile ilgili görevleri yerine getirmekte çok zorlanma, olay öncesine ait ruhsal ya da bedensel sorunlarda alevlenme, kendine veya çevreye zarar verme, buna ait istek ve düşüncelerin olması ve aşırı hissizlik, olan biteni algılamada zorluk çekme, olay sonrası şikayetlerde azalma olmaması veya olumluya doğru değişiklik olmaması halinde bir uzmana başvurulması gerektiği uyarısında bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.