Testle azaldı
Doç. Dr. Burak Uz, genetik bir kan hastalığı olan Akdeniz Anemisinin Türkiye’de görülme oranının son yıllarda azaldığını, bunun en büyük sebebinin ise Sağlık Bakanlığı’nın evlenecek çiftlere zorunlu olarak getirdiği “Talesemi testi” olduğunu söyledi.
Hematoloji Bölümü Uzmanı Doçent Doktor Burak Uz, Akdeniz Anemisi(Talesemi) hastalığını gazetemize değerlendirdi. Doktor Burak Uz, “Önceden Türkiye’de daha bilinçsiz aileler vardı. Sağlık Bakanlığı’nın evlenecek çiftlere getirmiş olduğu zorunlu Talesemi testi sayesinde ülkemizde bu hastalığın görülme oranı azaldı. Aileler daha da bilinçlendi” dedi.
GENETİK BİR KAN HASTALIĞI
Akdeniz anemisi (Talasemi) başta Akdeniz ülkeleri olmak üzere Afrika ve Güneydoğu Asya ülkelerinde sık görülen genetik bir kan hastalığıdır. Akdeniz ülkelerinde daha sık görüldüğü için de Akdeniz anemisi ismini almıştır. Konu hakkında gazetemize konuşan Doç. Dr. Burak Uz, talesemi hastalığının genetik bir hastalık olduğunu belirterek, “Kan yoluyla geçer. Bulaşıcı değildir. Anne, baba veya akrabalar içerisinde bu hastalığa sahip biri olması lazım” ifadelerini kullandı.
HASTALIK BOYUTUNA GÖRE TEDAVİ DEĞİŞİYOR
Doktor Burak Uz, Talesemi hastalığının Talesemi Minör, Talesemi Intermedia ve Talesemi Majör olarak üçe ayrıldığına dikkat çekti. Uz, “İlk iki hastalıkta hastalara tedavi vermiyoruz. Onların kanı normalden biraz düşük oluyor. Normal hayatlarına devam ediyorlar. Asıl sorun Talesemi Majör hastalarında başlıyor. Onların mutlaka tedavi olması lazım. Tedavi hastalığın ismine ve kan değerlerine göre değişiyor” dedi.
KİŞİ TEDAVİ OLMAZSA YAŞAM SÜRESİ AZALIYOR
Uz, “Talesemi Majör hastaları doğumdan üç ila altı hafta sonra kan alması gerekiyor. Almadığı yani tedavi olmadığı takdirde kan değerleri daha çok düşer. Bu durumda kan düşerse kişinin yaşam süresi de kısalıyor. Mutlaka kan takviyesi alması lazım ki hayatına devam edebilsin” şeklinde konuştu.
KÖK HÜCRE NAKLİ
Talesemi Majör hastalarına kök hücre nakli yapılabildiğini ifade eden Uz, bu naklin belli merkezlerde yapıldığını fakat çok sık yapılan bir yöntem olmadığını söyledi. Aynı zamanda belli bir yaşa kadar yapılması gereken bir tedavi olduğunun altını çizen Uz, nakil yapılan hastaların kemik iliği tuttuğu takdirde sonraki dönemde kan almadan yaşayabileceklerini kaydetti.
“İŞİNİ YAPAMAZ HALE GELİR”
Uz, “Talesemi Majör hastalarının belirtileri anlamaması mümkün değil. Hastada aşırı halsizlik, yorgunluk, ciltte solgunluk, saç dökülmesi, tırnak kırılmaları gibi birçok belirti görülebilir. Hasta bir yerden bir yere giderken mesafe kısa dahi olsa nefes nefese kalabilir. Kısacası iş yapamaz hale gelir. Bu durumda bir uzamana mutlaka görülmesi lazım” ifadelerini kullandı
VÜCUTTA BİRİKİYOR
Sürekli kan tedavisi alan hastalarda oluşan olumsuz durumları da dile getiren Uz, “Verilen kanın içerisinde demir bulunuyor. Dışardan kan yoluyla alınan demir vücuttan atılamıyor. Demirin doğal atılım yolu yok. Bu demir vücutta birikiyor. Özellikle kalpte, karaciğerde, beyinde ve vücudumuzun çeşitli yerlerinde birikiyor. Bu durumda demiri vücuttan atmak için demir bağlayıcıları kullanılıyor. Hasta bu durumda ayda bir kere kalp, karaciğer ve vücutta oluşan demir oranına baktırmalı. Kontroller çok önemli” dedi.
BİLİNÇSİZ HASTA
Talesemi Majör hastalarının tedaviyi aksatmaları durumunda birçok hastalığın kapısını aralayacağını ve organlara zarar vereceğini kaydeden Uz, “Vücutta biriken demir atılmadıkça, hasta ihmal ettikçe uzun vadede kalpte biriken demir kalp yetmezliğine, karaciğerde biriken demir karaciğer yetmezliğine sebep olacaktır. Bilinçli bir hasta olmak ve tedaviyi aksatmamak lazım” diye konuştu.
ULUSAL TARAMA PROGRAMI
Türkiye’de çok yaygın görülen bir hastalık olsa da geliştirilen program sayesinde Talesemi hastalığında gerileme olduğunun altını çizen Uz, “Sağlık Bakanlığı’nın geliştirmiş olduğu Ulusal Tarama Programı sayesinde yeni evlenecek çiftlerde test yaptırma zorunluluğu geldi. Bu sayede evlenecek olan çiftler hasta olup olmadıklarını kolaylıkla öğrenebiliyor. Sağlık ocaklarında yapılan testler sonrasında doktorların gördükleri herhangi bir anormallikte doktor hastayı ilgili birimlere yönlendiriyor. Bu durum erken teşhis açısından önemli” dedi.
ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANI AZALDI
Uz, “Evlenmeden önce Nüfus Müdürlüğü’nün zorunlu olarak istemiş olduğu testler sonrasında ailelere genetik danışmanlık hizmeti veriliyor. Bu hizmet sayesinde ebeveynlerde oluşan olumsuzluklar değerlendiriliyor. Danışmanlar Talesemi riski taşıyan çocuk dünyaya gelecekse bilgilendirmesini yapıyor. Bu sayede hasta doğam ihtimali olan çocuk sahibi oranı azaldı. Önceden bilinçsiz aileler varken şu an yapılan uygulamalardan sonra daha bilinçli aileler var” şeklinde konuştu.
AİLE DESTEĞİ ŞART
Uz, kronik rahatsızlığı olan hastalarda yaşanan temel sorunu, “Hasta hayatı boyunca sürekli doktorlara gitmek zorunda kalıyor ve sıkılıyor. Motivasyon düşüklüğü yaşıyor. Bu durumda da ailelere büyük görevler düşüyor. Hastaya verilen tedavinin aksamaması için motivasyonunun yüksek tutulması lazım. Aile desteği şart. Eğer hasta aile desteğinden yoksunsa hastanın sağlığı olumsuz etkileneceği için yaşam standartları da düşer” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Buket Beslen/İlksayfa
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.