Osmanlı’da ilk matbaayı kim kurdu? Damat İbrahim Paşa kimdir?

Osmanlı’da ilk matbaayı kim kurdu? Damat İbrahim Paşa kimdir?

Osmanlı’da ilk matbaa hangi sadrazam döneminde kuruldu? Damat İbrahim Paşa kimdir, nereli, hangi dönem yaşadı, hangi eserleri verdi, Osmanlı Sarayı’na nasıl damat oldu, Padişahın güvenini nasıl kazandı, edebi kişiliği var mıydı?

Sanayii tesislerin kurulmasına öncülük eden, matbaayı İstanbul’a ilk kez getiren, döneminde kültür, sanat ve imarın zirve yaptığı Damat İbrahim Paşa’nın hayatını sizler için derledik.

Osmanlı’da ilk matbaayı kim kurdu, ilk matbaa hangi sadrazam döneminde kuruldu? Damat İbrahim Paşa kimdir, nereli, hangi dönem yaşadı, hangi eserleri verdi, Osmanlı Sarayı’na nasıl damat oldu, Padişahın güvenini nasıl kazandı, edebi kişiliği var mıydı? 

İşte cevabı:

İsmi Lale Devri ve Nevşehir ile özdeşleşen Damat İbrahim Paşa, eski adı Muşkara olan Nevşehir'de 1660 yılında doğmuştur. Oğuzların Beydilli boyuna mensup Boynuinceli aşiretindendir. Babası sipahilerden İzdin (Zeytin) voyvodası Ali Ağa'dır. Padişah III. Ahmet döneminde, 9 Nisan 1718 – 1 Ekim 1730 tarihleri arasında sadrazamlık yapmıştır. Enderun‘dan yetişen sadrazamların on üçüncüsü ve Osmanlı sadrazamlarının yüz otuzuncusudur.

HELVACI OCAĞI’NDA VAZİFEYE BAŞLIYOR

1689 yılında Nevşehir’den İstanbul‘a gelen İbrahim Paşa, eski saray masraf katibi Mustafa Efendinin tavsiyesiyle sarayın helvacı ocağına, daha sonra eski saray baltacıları ocağına kaydolmuştur. İbrahim Paşa, hizmetleri ile zamanla yükselip Darüssaade ağasının yazıcı halifesi olarak Padişahın bulunduğu Edirne‘ye gitti. Şehzade Ahmed‘in padişah olmasından sonra 1703‘te Darüssaade ağası yazıcılığına tayin edildi. Bu vazifedeyken padişahın itimat ve teveccühünü kazandı. Ancak Sadrazam olan Çorlulu Ali Paşa onu Edirne’ye gönderdi. 1715‘te Mora Seferine çıkan Veziriazam Silahdar Damat Ali Paşa, İbrahim Paşa’yı mevkufatçılıkla beraberinde götürdü. Buranın alınmasından sonra da katiplik işi ile vazifelendirildi. İbrahim Paşa, 1716 yılında Avusturyalılarla yapılan Petrovaradin Muharebesi‘nde bulundu. Mağlubiyetten ve sadrazam ve serdar-i ekrem olan Silahdar Damat Ali Paşa şehit olduktan sonra vaziyeti Padişaha arz etmek üzere ordu tarafından Edirne‘ye gönderildi.

PADİŞAHIN GÜVENİNİ KAZANIYOR

III. Ahmed çok güvendiği İbrahim Paşa’yı geri göndermeyerek birinci ruznameci yaptı. Birkaç gün sonra da 3 Ekim 1716‘da sadaret kaymakamlığına tayin etti. İbrahim Paşa, III. Ahmed‘in kızı Fatma Sultan’la 1717‘de nikahlanarak saraya damat oldu. İbrahim Paşa’nın teşebbüsleri sayesinde Avusturyalılarla barış yapılmasının kararlaştırılmasından sonra, 1718‘de sadrazamlığa getirilerek Avusturya ile Pasarofça Antlaşması‘nı imzaladı. Aynı yıl Venediklilerle de barış yapıldı.

İLK MATBAA VE SANAYİ TESİSLERİ O’NUN DÖNEMİNDE

İbrahim Paşanın on üç yıl süren sadrazamlığı zamanında İran ile bir kez savaş yapıldı. Ancak oluşturulan genel barış ortamında devlet bir huzur dönemine girdi. Lale, Çırağan, Sadabad ve diğer mesirelerde, helva sohbetleri düzenlenmesi de bu dönemde oldu. En önemlisi de ilk matbaanın kurulması ve sanayi müesseselerinin tesisi Damat İbrahim Paşa’nın gayretleri ile gerçekleşti. İbrahim Paşa, Eylül 1730‘da meydana gelen Patrona Halil İsyanı sırasında Sultan III. Ahmed’in heyetiyle birlikte vardığı karar uyarınca öldürülerek cesedi isyancılara teslim edildi. Cesedi paramparça edildi.

matba.jpg

KİBİR VE GURURA KAPILMADI

İbrahim Paşa, devlet işlerine vakıf, düşünceli, mutedil, kadirşinas, kabiliyetli insanların kadrini bilen bir devlet adamıydı. Padişahın teveccühünü kazanmakla ve bütün devlet idaresini eline almakla kibir ve gurura kapılmamış, kendisine kötülük yapanlara dahi iyilikte bulunmuştur.

Damat İbrahim Paşa, döneminde devlet huzura kavuşmuş, borçlar ödenmiş, hazine gelirle dolmuştur.

Damat İbrahim Paşa, Lokman bilgeliğinde, mülk ve milleti düzende tutan, vakur, mütevazı, tedbirli, mert ve gayretli, iyiliği ikramı seven, yüce himmetli, iyi ahlaklı, yüce soylu, doğruluktan şaşmayan, kanunlara hakim, bilgin ve erdemlilere, şeyhlere, ariflere, hüner sahiplerine, şiir ve nesir yazanlara, söz ve yazı ustalarına, müzisyenlere aşırı meyli ve yakınlığı olan, gece ve gündüzlerde ilim ve marifet sahipleriyle sohbet eden, her birini ödüllendiren, kişileri ayıbından ötürü aşağılamayan, rakiplerine bile makam-mansıplar veren, yaşlı-yoksul herkesi ihyadan geri kalmayan, hayır işlerine düşkün bir şahsiyet olarak nitelendirilirdi. 

ESERLERİ

Damat İbrahim Paşa’nın hayır eserleri oldukça fazladır. Bunların başında, eşi Fatıma Sultanla beraber İstanbul‘da Şehzade Camii yakınında yaptırdıkları dershane (Darülhadis), talebeye mahsus odalar, sebil, kütüphane gelir. İstanbul‘un muhtelif yerlerinde çeşme, sebil ve mesire yerleri yaptırmıştır. Ayrıca doğum yeri olan Nevşehir’e, başka yerlerden ahaliyi getirip, aşiretleri iskan ile burayı kaza yaptı ve kasabayı sur ile genişletti. Muşkara adını kaldırıp Nevşehir diye adlandırdığı bu yerde iki cami, bir medrese ve medrese talebesiyle fakir halk için imaret yaptırdı.
İstanbul‘da kitap satan esnafta bulunan nadide kitapların, ucuz fiyatla satın alınarak Avrupa‘ya gönderildiğini öğrenen İbrahim Paşa, bu eserlerin yurtdışına çıkışını yasaklayıp kütüphaneler tesis etti. Ayrıca İstanbul‘da bir çini fabrikası ve çuha fabrikasının yanında Hatayi ismi verilen kumaş fabrikasının tesisi, İbrahim Paşa’nın gayret ve çalışmalarıyla olmuştur.

İran'da seyahat etmiş olan Lehli misyoner Krusinski'nin İran - Afgan muharebesine dair olan eserini, İbrahim Müteferrika, Tarih-i Seyyah adıyla Damat İbrahim Paşa için Türkçeye çevirmiş olup ilk matbaada bastırmıştır. 
İbrahim Paşa'nın yalısı Beşiktaş'ta Çırağan mevkiinde Mevlevihane'ye bitişik olup III. Ahmet sık sık buraya gelip eğlenirdi. 

Yine İstanbul'da yeni postane arkasındaki Acımusluk sokağına çıkan yokuşun başında Damat İbrahim Paşa'nın 1719 tarihli Darülhadis, mektep ve sebili vardır. Ortaköy Camii'nin önündeki çeşme, Üsküdar'da Şemsi Paşa semtinde Husrevağa Camii önünde bulunan 1730 tarihli çeşme ile yine Üsküdar'da Malatyalı Camii yakınındaki 1128 tarihli çeşme, Çubuklu Camii yakınındaki Mesire Çeşmesi de İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Damat İbrahim Paşa'nın Ürgüp kasabasında da on kadar çeşmesi vardı. İzmir'de deniz kenarında Mısır Çarşısı adı verilen bir çarşı da İbrahim Paşa'ya aitti. 

Damat İbrahim Paşa'nın oğlu Genç Mehmet Paşa, 1723’te III. Ahmet'in kızı Atike Sultan'la evlenmiştir. Mehmet Paşa babasının vakfına mütevelli olmuş ve 1769 vefat ederek babasının yanına defnedilmiştir. III. Ahmet'in damadı olan bu genç Mehmed Paşa'nın da İbrahim adında bir oğlu vardır. Damat İbrahim Paşa sülalesi son zamanlara kadar gelmiştir. Bunlardan Hayri Bey isminde bir zatın Güvahı dil isimli bir divanı ve Farsça kavaide dair Levhatü'l kavaid ve lügate dair öbj Zeban ve âdaba dair de Âdabü's süluk ve Adabü'l üdebâ isimlerinde eserleri vardır. 

Damat İbrahim Paşa güzel yazı yazanlardandı, eski yazılarımızdan olan sülüs ve nesih yazısını evvelâ meşhur hattat Hafız Osman'dan ve onun vefatından sonra da ressam ve hattat Ömer Efendi'den yazmıştır. Ara sıra şiirde söylerdi. III. Ahmet'e minnettarlığını gösteren aşağıdaki kıta Damat İbrahim Paşa'nındır: 

Nigâhı iltifatın mâyedarı izzü şan oldu 
Hitabı müstetâbın ruh bahşı cismü can oldu 
Aceb mi kılsan ihya makdemi lûtfunla hünkârım 
Kulun bir zerreyim zatın bana mihr-i cihan oldu

Damat İbrahim Paşa’nın, yazılarında da kalemi güzel, ifadesi güçlüydü. Bağdat valisi meşhur Hasan Paşazade Ahmed Paşa'ya gönderdiği tahrirat bizzat kendi kaleminden çıkmış olup bundaki mütalaası bir hükümet başkanına yakışacak üsluptaydı.


Gazeteilksayfa.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.