Medeniyet İçi Çatışma Tehdidi

Medeniyet İçi Çatışma Tehdidi

Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, Türkiye’nin medeniyet içi çatışma tuzağına düşürülmeye çalışıldığını belirterek “Türkiye tuzağa düşmeden kendi içindeki birliğini kuvvetlendirmeli ve İslam âleminde öncü bir rol oynamalıdır” dedi.

UĞUR ÖĞÜT / HABERVAKTİM

 

Türkiye’nin medeniyet içi çatışma tuzağına çekilmeye çalışıldığını ifade eden Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, “Türkiye tuzağa düşmeden kendi içindeki birliğini kuvvetlendirmeli ve İslam âleminde öncü bir rol oynamalıdır” açıklamasını yaptı. Prof. Dr. Mehmet Öz, “Bu rolün ilk ve en önemli ön şartı, Türkiye, Türk milleti ve İslam âlemi olarak sağlıklı ve etraflı bir nefis muhasebesi yapmaktır” dedi.

BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRME ZAMANI

“Artık hatalar üzerinde tartışma değil, içinde bulunduğumuz açmazdan çıkış için birliğimizi güçlendirme zamanıdır” diyen Prof. Dr. Mehmet Öz “İçerideki kutuplaşma ve ötekileştirme siyasetinin zararları dış siyasete de yansımaktadır. Bu, son derecede hatalıdır. Ancak burada ülkeyi 13-14 yıldır yönetenlere de önemli bir sorumluluk düşmektedir. ‘90 yıllık parantez’, ‘Yeni Türkiye’ vb. sloganların cazibesiyle bu toprakların geçmişini bir ayrıştırma unsuru hâline getirmek tehlikeli bir yoldur. Türkiye elbette yenileşmeye, değişmeye devam edecek ama bunu, bir Cihan Harbi’nin yıkıntılarından millî bir devlet inşa edenlerin hatırasına saygısızlık yaparak değil… Onlar da ‘Yeni Türkiye’ diyorlardı. Süreç içinde yaşanan olumsuzlukları, yapılan bir takım aşırı uygulamaları bir ‘kan davası’ hâline getirmek yanlıştır. Çok iyi bilmediğiniz, taraflı yayınlardan bir kanaat sahibi olduğunuz ‘Dersim Olayı’nı dilinize dolarsanız birileri de Sur, Cizre ve Nusaybin’de yaşananları kullanarak Türk Devleti’ni uluslararası kuruluşlar nezdinde suçlamak cesaretini bulur” ifadelerini kullandı.

KENDİ POLİTİKAMIZI BELİRLEMELİYİZ

CIA’in eski Türkiye uzmanı Henry Barkey’nin Financial Times’ta (25 Şubat 2016) yayımlanan makalesi hakkında yorum yapan Mehmet Öz, “Ümit ediyoruz ki, son yıllarda yaşananlar sonucunda Türkiye’yi yönetenler artık karşı karşıya kaldığımız beka probleminin ciddiyetini çok iyi anlamışlardır. Bundan sonra, bize dayatılmak istenenlere karşı, yeni Ortadoğu haritası projesini hatırımızdan asla çıkarmadan kendi politikamızı belirlemeliyiz. Zira bize hayırhah gösterilen ‘müzakere’ masalarının hangi alçak ve hain saldırılarla sonuçlandığını, ‘çözüm süreci’ denemesi açıkça göstermiştir. Geçtiğimiz günlerde CIA’in eski Türkiye uzmanı Henry Barkey’nin Financial Times’ta (25 Şubat 2016) yayımlanan makalesindeki görüşleri, Türkiye’nin yeniden içine çekilmek istendiği tuzağı açıkça ortaya koyuyor:  "Mevcut durum istikrarsız... Özellikle Erdoğan'ın ABD'den PYD ve Türkiye arasında tarafını seçmesini istemesiyle durum kontrolden çıkabilir. Ama ABD'nin aracı olabileceği bir kazan-kazan ihtimali var: Türkiye'deki PKK militanlarının Kuzey Irak ve Suriye'ye çekilmesi karşılığında Türkiye'den Suriye'deki Kürt bölgelerine müdahale etmeme sözü alınabilir. Bu anlaşmanın avantajı, Türkiye'nin bazı Kürt bölgelerinde, Suriye'deki gibi bir yıkıma sebep olan çatışmayı durdurmak, aynı zamanda PYD ve ABD'nin IŞİD'le savaşa odaklanmasını sağlamak olabilir" diye konuştu.

‘PYD KÜRT KORİDORU’ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

IŞİD’le mücadele bahanesiyle Suriye’deki muhaliflerin ve Türkmen coğrafyasının ABD ve Rusya tarafından silindiğini belirten Öz, “Suriye Savaşı’nın başından itibaren IŞİD, hem ABD hem de Rusya açısından bölgedeki planlarının tahakkukunu sağlamada çok gerekli ve elverişli bir araç olageldi. IŞİD’le mücadele bahanesiyle Suriye’deki muhalifler eziliyor, Türkmen coğrafyası siliniyor. Nüfusunun çoğunluğu Arap ve Türkmenlerden oluşan PYD kantonları arasındaki bölgelerde etnik temizlik uygulanıyor ve adım adım Suriye’nin kuzeyinde bir ‘PYD Kürt koridoru/kuşağı’ gerçekleştiriliyor. Bir yandan Irak gibi Suriye de en az üçe bölünerek İsrail’in güvenliği açısından çok önemli bir adım atılırken öte yandan İran’ın Irak ve Suriye’deki nüfuzunun artmasına izin verilerek Şii-Sünni düşmanlığının derinleşmesi sağlanıyor” dedi.

İSLAM ÂLEMİNDE ÖNCÜ BİR ROL

Türkiye’nin İslam âleminde öncü bir rol oynaması gerektiğini aktaran Öz, “Türkiye, medeniyetler çatışması ve medeniyet içi çatışma tuzağına düşmeden kendi içindeki birliğini kuvvetlendirmeli ve İslam âleminde öncü bir rol oynamalıdır. Bu rolün ilk ve en önemli ön şartı, Türkiye, Türk milleti ve İslam âlemi olarak sağlıklı ve etraflı bir nefis muhasebesi yapmaktır. Türkiye’de durum muhasebesi yapması gereken kesimlerin başında, Türk milliyetçileri geliyor. Siyasetçisinden kültür ve sanat erbabına kadar milliyetçilik iddiasında bulunan kişi, kesim, grup ve yapıların, bir zamanlar ‘Türk asrı olacak’ denilen 21. yüzyılda Türklüğün durumu, Türk dünyasının birliği yolunda kat edilen (veya edilemeyen) mesafe; Türk milletine, İslamlığa ve insanlığa sunacakları medeniyet teklifi konularında kendilerini sorgulamaları gerekir” açıklamasını yaptı.

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.