İslam’da affetmenin önemi
İslam, müminler arasında karşılıklı sevgi ve saygıyı, hoşgörü ve müsamahayı emretmiş, kin nefret ve intikam gibi kötü davranışları yasaklamıştır.
İnsanlar, yaratılışları gereği yüce Allah'a karşı suç işleyebilecekleri gibi, bilerek veya bilmeyerek birbirlerine karşı da suç işleyebilir, birbirlerine zarar verebilirler. Olgun bir mümine yakışan yanlışın farkına varıp, kırıp incittiği kimselerden özür dilemek ve verdiği zararı telafi etmektir. Zarara uğrayan Müslüman ise başkalarının da kendisi gibi hata edebileceklerini kabul etmeleri, yapılan özrü kabul edip din kardeşini affetmelidir. Aksi takdirde günah işlemiş olur.
Kur’an-ı Kerim’de “Hiç şüphesiz ki Allah çok affedendir. Çok bağışlayandır” buyurularak Allah’u Teâla’nın affedici olduğu vurgulanmıştır. Peygamber Efendimiz. İslam’a davet için gittiği Taif’te bazı üzücü olaylarla karşılaştı. Taifliler Peygamberimize inanmamakla kalmadılar. Onu çapulculara taşlattırarak eziyet ettiler. Hz. Peygamber efendimiz, sevgili amcası Hz. Hamza’yı şehit eden vahşiyi ve onu bu işe azmettiren Ebu Sufya’nın hanımı Hind’i de gelip özür dilediklerinde hemen affetmiştir.
Peygamberimiz Mekke’yi fetih ettiğinde kendisine ve Müslümanlara yapmadık kötülük bırakmayan Mekkeli müşriklerden eline fırsat geçtiği halde intikam almayı düşünmeyip, hepsini affetmiştir. Yüksek bir ahlaki meziyet olan affedicilik, Kur’an-ı Kerim’de ve hadisi şeriflerde çeşitli vesilelerle övülmüş ve müminler affedici olmaya teşvik edilmiştir. Kur’an’da affedici olmak takva sahibi olma sebebi sayılmış ve şöyle buyrulmuştur; “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.