Eşrefoğlu Rumi Hacı Bektaş-ı Veli’nin neyi oluyor?
Eşrefoğlu Rumi kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem yaşadı, kimlerden ders aldı, Hacı Bayram-ı Veli ile yolları nasıl kesişti, hangi eserleri yazdı? Eşrefoğlu Rumi Hacı Bektaş-ı Veli’nin neyi oluyor?
Ünlü şair, mutasavvıf, Tasavvuf Edebiyatının önemli temsilcilerinden Eşrefoğlu Rumi’nin hayatını sizler için derledik…
Eşrefoğlu Rumi Hacı Bektaş-ı Veli’nin neyi oluyor? Eşrefoğlu Rumi kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem yaşadı, kimlerden ders aldı, Hacı Bayram-ı Veli ile yolları nasıl kesişti, hangi eserleri yazdı?
Eşrefoğlu Rumi Anadolu’da yetişen evliyanın büyüklerindendir. Asıl adı, Abdullah bin Eşref bin Muhammed Mısrî olup, babasının adı ile şöhret bulmuştur. Babası Eşref Efendi, Mısır’dan İznik’e göç etti. 1351 yılında İznik’te doğdu. 1484 tarihinde İznik’te vefat etti.
HACI BAYRAM-I VELİ’NİN RAHLE-İ TEDRİSİNE GİRDİ
Eşrefoğlu Rumi, babasının terbiyesi altında büyüdü. Önce İznik medreselerinde çeşitli alimlerden ders alarak, zamanın din ve fen ilimlerinde yetişti. Sonra, Bursa’ya giderek Çelebi Mehmed’in medresesine girdi. Burada tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerini tahsil ederek söz sahibi alimler derecesine yükseldi. Medreseyi bitirince, hocası büyük alim Alâeddin Ali hazretlerinin yardımcısı oldu. Çelebi Mehmed Han Medresesi'nde bir müddet ders verdi. Tasavvuf yoluna meyletti ve Bursa’daki Emir Sultan’ın huzuruna gitti. Talebesi olup, hizmetiyle şereflenmek istediğini bildirdi. Emir Sultan, onun tasavvufa tutkunluğunu görünce, onu evliyanın büyüğü Hacı Bayram-ı Veli’ye gönderdi. Ankara’ya gidip, yeni hocasına teslim oldu.
HACI BAYRAM-I VELİ’YE DAMAT OLUYOR
Hacı Bayram-ı Veli hazretleri, ona nefsini terbiye edecek vazifeler verdi. Yaşı kırkın üzerinde ve büyük bir alim olduğu halde hocasının emirlerine; sıkı sıkıya sarılırdı. Eşrefoğlu, 11 sene hocasının hizmetinde bulundu. Sabrı, hocasına olan muhabbeti ve hürmeti üzerine, Hacı Bayram-ı Veli, kızı Hayrünnisa’yı onunla evlendirdi. Bir ara İznik’e gittiyse de sonra tekrar Ankara’ya döndü. Hocası onu insanlara İslam dininin emir ve yasaklarını anlatmakla vazifelendirerek, tekrar İznik’e gönderdi ve bir müddet sonra Ankara’ya dönmesini istedi. Eşrefoğlu, İznik’e gidip, geldikten sonra hocasının emriyle Abdülkadir-i Geylani hazretlerinin torunlarından Şeyh Hüseyin Hamevi’den Kadiriye yolunu öğrenmek üzere Hama’ya gitti.
GEYLANİ HAZRETLERİNİN TORUNUNDAN İCAZETNAME
Hüseyin Hamevi, önce nefsini terbiye etmek üzere bu yeni talebesini kırk gün halvet için bir hücreye koydu. Eşrefoğlu, Hama’da da sıkı bir riyazet ve mücahedeye tabi tutuldu. 40 gün içinde Hüseyin Hamevi, ona teveccühlerde bulundu. Bu 40 günlük imtihanı başarıyla verdi. Tasavvufta çok yüksek mertebelere çıktı ve icazetname aldı.
(Hacı Bektaş-ı Veli)
HOCASINDAN ÖVGÜLER
Hüseyin Hamevi’nin halifesi olarak Anadolu’ya, Kadiri yolunu yaymak üzere vazifelendirildi. Hüseyin Hamevi, onu Anadolu’ya uğurladıktan bir müddet sonra arkasından baktı ve; “Eşrefoğlu Abdullah-ı Rumi koca bir deniz imiş, bizde bulunan her şeyi çekip sinesine aldı” buyurdu. Çocukları ile birlikte Ankara’ya gitti. Kayınpederi hacı Bayram-ı Veli’nin yanında bir müddet daha kaldıktan sonra İznik’e yerleşti. Bir dergah kurarak, talebelerine ders vermeye, Kadiri yolunu yaymaya, insanları gurur, kibir, kendini beğenme gibi hastalıklarından kurtarmaya büyük gayret gösterdi. Bu şekilde gayretli çalışmaları çevreden işitilmeye başladı. Bursa’dan, İstanbul’dan ve diğer vilayetlerden akın akın gelip talebesi olmakla şereflenmek isteyenler çoğaldı. Sadrazam Mahmud Paşa da talebelerinden oldu. Abdurrahman-ı Tırsî en üstün talebesi idi. Vefatında onu yerine vekil bıraktı ve kızı Züleyha ile evlendirdi. 1484 senesinde İznik’te vefat etti. Türbesi İznik’tedir.
TASAVVUF EDEBİYATINDA ÇIĞIR AÇTI
Eşrefoğlu, en güzel Türkçeyle eserler yazmış ve Türk kültürüne büyük hizmetleri dokunmuş bir şahsiyettir. Türkçeyi, bulunduğu zamana göre en saf bir şekilde ifade eden Eşrefoğlu, tamamen Türk kültürünü benimsemiş, Türk cemiyetine tesir etmiş ve Türk Tasavvuf Edebiyatı’nın en kuvvetli temsilcileri arasına girerek daha sonraki mutasavvıf şairlere büyük bir çığır açarak onlara tesir etmiştir.
ESERLERİ
Eşrefoğlu Rumi, Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul’u fethinden önce, Müzekkinnüfûs isimli eserini yazdı. Bundan başka Tarekütnüme, Delâil-ün-Nübüvve, Fütüvvetnâme, İbretnüme, Müzeretnüme, Elestnüme, Nasihatname, Hayretname, Münacatname, Cinân-ül-Cenân, Tacname, Eşref-üt-Tâlibîn gibi eserleri vardır. Divan’ı meşhur olup, Yunus Emre tipinde tekke edebiyatı şiirleri söylemiştir. Şiirlerinde Rumi mahlasını kullanmıştır. Eşrefzade-i Rumi’nin “Tövbeye Gel” şiiri meşhurdur.
İşte Eşrefoğlu Rumi’nin şiirlerinden seçmeler…
Tövbeye Gel
Ey hevâsına tapan
Tövbeye gel tövbeye
Hakk’a tap haktan utan
Tövbeye gel tövbeye
Nice nefse uyasın
Nice dünyâ kovasın
Vakt ola usanasın
Tövbeye gel tövbeye
Nice beslersin teni
Yılan çıyan yer anı
Ko teni besle cânı
Tövbeye gel tövbeye
Sen dünyâ-perest oldun
Nefsün ile dost oldun
Sanma dirisin, öldün
Tövbeye gel tövbeye
Sen teni, sandın seni
Bilmedin senden teni
Odlara yaktın cânı
Tövbeye gel tövbeye
Gör bu müvekkilleri
Yazarlar hayr u şerri
Günahtan gel sen berü
Tövbeye gel tövbeye
Ey miskin Âdemoğlı
Usan tutma âlemi
Esmeden ölüm yeli
Tövbeye gel tövbeye
Göçer bu dünyâ kalmaz
Ömür pâyidâr olmaz
Son pişman assı kılmaz
Tövbeye gel tövbeye
Tövbe suyıyla arın
Dime gel bugün yarın
Göresin hak dîdârın
Tövbeye gel tövbeye
Eşrefoğlu Rûmî sen
Tövbe kıl erken uyan
Olma yolunda yayan
Tövbeye gel tövbeye
CANIMI URYAN EDÜP
Canımı uryan edüp saldım bu aşk deryasına
Nagehan aşkın sataştım dürr-i bi hemtasına
Can u baş u din ü dünya verdim aldım derd-i yar
Merhem ol derd oldu ancak yüreğim yarasına
İlm ü akl ü zühd ü takva çün h,cab oldu bana
Külli sevdadan geçüp düştünm anın sevdasına
Masivadan göz yumup gördüm anın didarını
Kendüzümden el yudum girdim fena sahrasına
Ol fenadan bir fenaya bir fenadan key fena
Key fenadan sonra eriştim anın bekasına
Bir bekadır ol beka hergiz fena irmez ana
Aklını ko gel eresin bu sırrın manasına
Akl ile aşka girilmez aşk aklı mahv eder
Akl aşkın ol sebebden gelemez yurasına
Akil ister cennet ü hur ü kusur gılman ola
Aşıkın hiç meyli yoktur cennet ü ni'masına
Aşık ol kim göresin Dost yüzünü bunda bugün
Mağrur olma zahidin ol va'de-i ferdasına
Va'de-i ferdaya göymez aşık-ı şurideler
Göz karar derd ü şer erer zülfünün karasına
Eşrefoğlu Rumi aşkdan hoş haber verdi yine
Müddeinin hiç kulak urmaz kuru da'vasına
Müddeinin her sözünde vardurur niçe garaz
Talib isen girme zinhar müddei arasına
AŞK BENİ
Aşk beni yağma kıluptur sen beni sorma bana
Ben beni bulımazım nite haber verem sana
Nuş ideliden ol harabat-ı muganın camını
Aklım esrük canım esrük ne sorarsan sır ana
Ol şarabı kim ben içtim farig-i peymaneyem
Sakisi ol baki nurdur cehd edüp eriş ana
Bu vücudum katresin bahre irürdüm mest olup
Bu kamu mevc-i deryadur direm önden sona
Suretim aşık veli içim dolu maşuk benim
Aşık u maşuk birdir hemen kalma tana
Gel bu birlik şerbetinden bir kadeh nuş eylegil
Bir bakıp bir göresin dağılmayasın dört yana
Ben bu birlik dediğim yokluktur anlarsan sözüm
İkilik bu varlığın komaz varasın aslına
Sen bu yokluktan kaçarsın bir işit yokluk nedir
Bir mücella ayinedir Dost yüzün görmekliğe
Eşrefoğlu Rumi ikilik defterin yaktı oda
Bir olup birlik bulup birle birliğe
EY ALLAHIM
Ey Allahım beni senden ayırma
Beni senin didarından ayırma
Seni sevmek benim dinim imanım
İlahi dini imandan ayırma
Sararıben solup döndüm hazana
İlahi hazanımı daldan ayırma
Şeyhim güldür ben anın yaprağıyam
İlahi yaprağım gülden ayırma
Ben ol Dost bahçesinin bülbülüyem
İlahi bülbülüm gülden ayırma
Balığın canını suda dediler
İlahi balığım gölden ayırma
Eşrefoğlu senin kemter kulundur
İlahi kulu sultandan ayırma
ELVEDA
Elveda ey mah-i taban elveda
Elveda ey mihr-i Yezdan elveda
Elveda ey afitab-ı şer'i din
elveda ey mah-i taban elveda
Gündüzün bayram idi saimlere
Her geçen bir kadr idi kaimlere
Nurdan bir tac idin alemlere
Elveda ey mah-i taban elveda
Leylet ül kadr ü berat idin bize
Hem dahi savm ü salat idin bize
Nar-ı duzehten necat idin bize
Elveda ey mah-i taban elveda
Yılda bir gez şehri seyran eyledin
Kendüzin bu halka mihman eyledir
sonra tavus gibi cevlan eyledin
Elveda ey mah-i taban elveda
Hazrete bizden şikayet eyleme
Aybımız çoktur hakaret eyleme
Eşrefoğlu'na melamet eyleme
Elveda ey mah-i taban elveda
BU GÖNÜL
Bu gönül deriçesinde yine bir nur oldu peyda
Aklımı başımdan aldı beni kıldı delü şeyda
Temamet gönül cihanın o nurun şu'lesi tutdu
Yer ü gök tecelli doldu dağ u taş u ku u sahra
Ne ki var cemi eşya nikabın götürdü yüzden
Kamusunu gördüm ol Dost ma'şuk oldu her ca
Nereye kim bakar isem gözüm anı görür ancak
Görünen oldur hem gören kanı gelsün imdi bina
Ne vücud var,ne adem,ne zaman var,ne mekan
Ne piş ü pes,ne fevk u taht,ne yesar hod yümma
Kamu vahdet oldu kesret,götürüldü nur u zulmet
Dolu arş u ferş tamamet oldu anı görmez ama
Meğer Eşrefoğlu Rumi gene kendüden varuptur
Halka bir edna kalıptır pes anındur işbu gavga
BENİM İŞBU
Benim işbı garib canım aceb düşdü bu sahraya
yolunu Dost'a varmağa bunu edindi sermaye
Meğer bu can bu sevdayı ezelden tuta geldiydi
Yine ol Dost'a varmağa bunu edindi sermaye
Bu sevda bir aceb sevda götürür başına gavga
Nicenin tac ü tahtını bu sevda verdi yağmaya
Bu sevda dediğin aşktır bu sahra dediğim dünya
Bu sahrada bı esfelden bu aşkdur ilten alaya
Niceler işbu sahrada yolun yabana bırakmış
Vatanından cüda düşmüş dolaşmış,dolaşmış bu harabaya
Veli her sevda aşk olmaz aşıklar diridir ölmez
Ölen Şol kimselerdir kim gönül verdi şu dünyaya
Bu aşkı Hak bu canlara delil olmağa gönderdi
Bulan aşk odun aşk ile hakikat erdi Mevlaya
Gel imdi bul aşkı ki bunda göresin Dost'u
Görenler muntazır olmaz bugün ol Dost'u ferdaya
Sen ey gönlü kara münkir gider inkarı içinden
Didarım gtörmeyiser der Hak ol münkir-i amaya
Eğer dersen ki aşıkım bu aşk yolunda sadıkım
Budur bu da'viye mana koyasın canı ortaya
Eşrefoğlu Rumi sen bu aşkdan her giz ayrılma
Bu aşk cuşiyledir katre taşup varduğu deryaya
Bu aşk bir derd ahıdır gidenin Hakk'a rahıdır
Bu aşka berk yapış zinhar kayıkma dünya ve ukbaya
ERİLMEZ YARE
Erilmez yare biyar olmayınca
Cihanın halkı ağyar olmayınca
Hakikat alemine yol varılmaz
Bu mülkten külli bizar olmayınca
O vahdet bahrine kimse ulaşmaz
Akup göz yaşı pınar olmayınca
Müyesser olmaz ol yarin visali
Yolunda varı isar olmayınca
Bu dünya cifesin nefs iti komaz
Gönülde azm-i didar olmayınca
Gönül cem' oluben Dost'a yönelmez
Bu dünya karı tarmar olmayınca
Gönül Dost'a özenmez derdlü olmaz
Bir ehl-i derde uyar olmayınca
Gönüle dolmaz ol yarin hayali
Hayal-i gayri yuyar olmayınca
Gönül ayinesi pasdan silinmez
Dilinde Dost tekrar olmayınca
Gönül bu aşka her giz mahrem olmaz
Tamam derde giriftar olmayınca
Cihanda kimse aşkdan haz etmez
Koyup namusu biar olmayınca
Kişi bu aşk içinde gerçek olmaz
Vefa koyup cefakar olmayınca
Cefasız kimse ermedi vefaya
Gül olmaz bellidir har olmayınca
Visal-i şerbetine kimse kanmaz
Yürek derd ile yanar olmayınca
Kime kim zerre derdi yaver oldu
Komaz aşkdan haberdar olmayınca
Ko gitsin dertsizi hayvandır ol kim
Yedilmez ana yular olmayınca
Var evvel derdli ol andan em iste
Timar yok sana bimar olmayınca
Sözünü ehl-i derdin etme inkar
Yolu bulmazsın ikrar olmayınca
Var Eşrefoğlu Rumi gibi sen de
Dolanma vasl-ı dildar olmayınca
AŞK İLE VİRAN
Aşk ile viran olan imaret ta ebed
Hardır ol her dü cihan oldu selamet ta ebed
Aşk ile aşka uyanlar göre ma'şuk yüzünü
Nef ile nefse uyan oldu melamet ta ebed
Aşık isen teni terk et canı ko canana git
Tene cana kalanın işi hacalet ta ebed
Sen vücudun safhasından yu gider benlik adın
İki cihan devletinden ol feragat ta ebed
Var riyaset bütin uşat yire sal namusunu
Halk içinde nefsi hor et bul saadet ta ebed
Çek mezellet darına kibr ü kine verme aman
Şöhreti ko külli şöhret oldu afet ta ebed
Kim ki şöhret bendine bunda giriftar olduysa
Akıbet toprak olup kıldı nedamet ta ebed
Yürü var dünya ile fahr eyleme Firavn gibi
Bitmez illa ol tefahürden şakavet ta ebed
Fakr ile fakreyle çün "Elfakrı fahri"der Resul
Mala mülke mağrur olma dime heyhat ta ebed
Cifedir dünya anın talibi itler der Nebi
Cife kovan kişinin işi hasret ta ebed
Cid eliyle can gözüne çek mücahit milini
Nefs ile hiç dostluk etme kıl adavet ta ebed
Meskenet ayinesinde bak cemal-i Dost'u gör
Hep hevalardan beri ol Hakk'a yüz tut ta ebed
Kes enaniyet peşini meskenet sikkiniyle
Kaz çıkar benlik kökünü ardına at ta ebed
İşbu yolda günde bin kez ger seni öldüreler
Teslim ol yüzün çevirme vir iradet ta ebed
Aşıka bu yolda can virmek gerek elbette kim
Şöyledir bu aşk içinde örf ü adet ta ebed
Kim ki can virmedi bunda sa'yi oldu hep heba
Gitmedi nefsinden anın hiç habaset ta ebed
Eşrefoğlu Rumi her kim pendini tutar ise
Görmeye iki cihanda ol melamet ta ebed
YİNE CANIM
Yine canım didağına erişti ol lezzet-i Dost
İki cihan gerekmez çün ele girmez fırsat-ı Dost
Bana işbu müddeiler nice ta'n ederse etsin
Hele şimdi hasıl oldu bana bunda vuslat-ı Dost
Ne yerekim bakar isem gözüme görünen oldur
Gelsin ol diyen ki yoktur bugün bunda rüyet-i Dost
Basiret gözünü açsın hakikat nazarla baksın
Görsün ol ki nice dolmuş cihana delalet-i Dost
Eşrefoğlu Rumi sana inayet erişti Hak'dan
Yedi iklimine doldu temamet muhabbet-i Dost
EY HEVASINA TAPAN
Ey hevasına tapan
Tevbeye gel tevbeye
Hakk'a tap Hak'tan utan
Tevbeya gel tevbeye
Nice nefse uyasın
Nice dünya koğasın
Vakt ola usanasın
Tevbeye gel tevbeye
Nice beslersin teni
Yılan çiyan yer anı
Ko teni besle canı
Tevbeye gel tevbeye
Sen teni sandın seni
Bilmedin senden teni
Odlara yaktın canı
Tevbeye gel tevbeye
Sen dünya-perest oldun
Nefsin ile dost oldun
Sanma dirisin öldün
Tevbeye gel tevbeye
Gör bu müekkilleri
Yazarlar hayr u şerri
Günahdan olgıl beri
Tevbeye gel tevbeye
Ey miskin ademoğlu
Usan tutma alemi
Esmeden ölüm yeli
Tevbeye gel tevbeye
Ölüm gelicek naçar
Dilin tanını şaşar
Erken işini başar
Tevbeye gel tevbeye
Göçer bu dünya kalmaz
Ömür payidar olmaz
Son pişmaz assı kılmaz
Tevbeye gel tevbeye
Tevbe suyuyla arın
Dimegil bugün yarın
Göresin Hak didarın
Tevbeye gel tevbeye
Eşrefoğlu Rumi sen
Tevbe kıl erken uyan
Olma yolunda yalan
Tevbeye gel tevbeye
HEP FESAD
Hep fesad işlerime
Estağfirullah tevbe
Yaman teşvişlerime
Estağfirullah tevbe
Gözümün baktığına
Gönlümün aktığına
Kulağım çaktığına
Estağfirullah tevbe
Dilimin gıybetine
Nefsimin lezzetine
Hep azam lezzetine
Estağfirullah tevbe
Bildim suçumu bildim
Döndüm Çalabım tuttum
Geldim kapına geldim
Estağfirullah tevbe
Benden suçumu sorma
Ayıbım yüzüme urma
Mahrum beni döndürme
Estağfirullah tevbe
Settarül'uyub sensin
Gaffar üz zünub sensin
Fettah ül kulub sensin
Estağfirullah tevbe
Gerçi kim günahım çok
Rahmetin dahi artuk
Asine kapun açık
Estağfirullah tevbe
Nefs bendine tutuldum
Şeytana esir oldum
Her hata kim ben kıldım
Estağfirullah tevbe
Eşrefoğlu Rumi'nin
Şol çok günahlarının
Kefaretidir anın
Estağfirullah tevbe
Tevbeyi tacil edin
Gelin cennete gidin
Ey müminler siz edin
Estağfirullah tevbe
Arzu yılanlarının
Canları soktuğunun
Tiryaki ol ağunun
Estağfirullah tevbe
NE OLAYIM
Ne olayım derviş olsam
Hoş yürüsem dervişane
Terk eylesem kibr ü kini
Yüz sürüsem irişene
Kande baksam Dost'u görsem
Daim Dost'tan haber versem
Dost Dost deyu Dost'a ersem
Gelip Dost'u soruşane
Döksem gözlerin yaşını
Artırsam bağrım başını
Bıraksam dünya işini
Azm etsem ol binişane
Kosam nefsin çirkin huyun
Hiç vermesem nefse boyun
Aşk içinde erkan ayın
Budur Dost'a gidişene
Şeyh elinden giysem kisvet
Nefs elinden kılsam feryat
Aşk elinden versem şerbet
Yanubanı tutuşane
Eşrefoğlu Rumi söyler
İle şara haber eyler
Kim ki dost'u görmek diler
Varsın Dost'a bilişene
YİNE DOST'UN
Yine Dost'un kokusu geldi cane
Yine can mest olup oldu revane
Erüp aşk leşkeri taraş edüben
Yıkıp gönlüm evin kıldı virane
Beni benden giderdi kendi geldi
Kamu mülkümü aşk tuttu şehane
Verip bu akl ü canı aşkı aldını
Gözün assı erer mi bu ziyane
Din ü dünya kamusun Dost yoluna
Virem aldanmayam küfre imane
Diseler aşkı ko al ne dilersen
Diyem aşksız cihan değmez samane
Bu aşk ağır bahalı gevher olur
Ele girmedi aşk iki cihane
Bu aşkın kıymeti yokluk olur bil
Beha yetürmediler yok olane
Çü aşkın misli yok sen dahi yok ol
Ki sana aşk ola genc-i nihane
Gözüm açtı bu aşk gösterdi yolum
Bana aşk oldu mürşid-i yegane
Nikabın götürdüm gördüm cemalin
Vücud imiş nikab olan hemane
Çü aşk oduna varlık yandı külli
Dahi kalmadı ayruk hiç bahane
Deme bu razı Eşrefoğlu Rumi
Bu sırra mahrem bigane
Bulunmaz bu cihanda doğru bir yar
Aceb olmuşdürur şimdi zemane
ZAHİDA
Zahida gel aşka uy ar eyleme
Tevhidini aşkın inkar eyleme
Zerk ü hubbün evlerin eyle viran
Gönlünü ol mülke mimar eyleme
Masiva rengin gönülden sil gider
Bir gönülde hubbü tekrar eyleme
Aşk değişdür tesbih ü seccadeyi
Bundan özge dahi bazar eyleme
Derd-i yar ile yüreğin yara kıl
Derdi artur derde timar eyleme
Sırr-ı aşkı bilmez illa aşk girü
Sana aşk besdir dahi yar eyleme
Eşrefoğlu Rumi aşka yar isen
Dilde aşktan özge ezkar eyleme
BENİM ŞEYHİM
Benim şeyhim seni Hakk'a yetürür
Nice müşkülleri onda bitirür
Muhammed'in sancağına götürür
Abdülkadir Sultan derler şeyhime
Giderler gazaya çalarlar satır
Daima yaparlar hoş gönül hatır
Bağdat'ta türbesi nur olmuş yatır
Abdülkadir Sultan derler şeyhime
Aşığın yüreği yanar tutuşur
Çiğlerin var ise var onda pişir
Her kanda çağırsan gelip yetişir
Abdülkadir Sultan derler şeyhime
Daim Allah ile şeyhimin işi
Dost deyince akar gözünün yaşı
Eşrefoğlu Rumi anın dervişi
Abdülkadir Rumi derler şeyhime
ESKİ YAREM
Eski yarem var idi yürekte açıldı yine
Yer yüzüne kanlı yaşım yine saçıldı yine
Yüreğimin şerha şerha yareleri bitmedi
Noldu yine noldu yine yare açıldı yine
Yine ayın yenisidir deliliğim depreşir
Akl u fikrim konağından yine içildi yine
Tevbe vermiş idi zahid aşk şarabın içmeyem
Sındı tevbem dolu dolu yine içildi yine
Dediler idi bana kim aşk kitabın okuma
Fala bakayım dedim ol sayfa açıldı yine
Terziye ısmarladım Rumi'ye zahid donu biç
Tutmadı sözümü aşık donu biçildi yine
DEVŞİR AKLIN
Devşir aklın alli ala eyleme
Sil gözün yaşın gavga eyleme
Demedim mi sana benden özgeye
Gözün açuban temaşa eyleme
Daima görmek diler isen beni
Eşiğimden özge me'va eyleme
Gahi vasl ü gahi mahcub oluben
Gah nevha vü gah telala eyleme
Özge yarin var imiş var imdi var
Dahi vaslımı temenna eyleme
Aşık isen sen de aşıklar gibi
Rumi'ye gönlünü herca eyleme
DÜŞELİ AŞKIN
Düşeli aşkın bu canım iline
Beni bıraktı bu halkın diline
Gözlerimden yaş ile kan akıtır
İlle yaşım dilemezem siline
Zira aktıkça gözümden kanlı yaş
Hoş tesellir gelir ben kuluna
Hoş yaraşır aşıka gözü yaşı
Kim ki aşıksa gözünden biline
Ben bu aşktan bir nefes ayrılmazam
Ger yüreğim şerha şerha diline
0Aşk ile ben bir demimi vermezem
Aşksızın olan ömrün bin yılına
İsmi resmi Eşrefoğlu Rumi'nin
Kül olup savruldu aşkın yeline
Kalmadı nam u nişanı zerrece
Garka varup gitti aşkın seline
HAKTAN UTAN
Haktan utan olma asi
Gel ikrar eylegil ere
Er dediğim Tanrı hası
Gel ikrar eylegil ere
Zinhar erden olma ırak
Sekiz uçmak ere durak
Etmeyesin yarın firak
Gel ikrar eylegil ere
Er gönlü dolu Hak nuru
Ere müştak uçmak huri
Ko ol münkir-i tekbiri
Gel ikrar eylegil ere
Erdir ol Hazret'e varan
Didarını şeksiz gören
Yüklülere meded iren
Gel ikrar eylegil ere
Erenleri kim sevmeye
Tamu dibinde kaynaya
Kimse şefaat kılmaya
Gel ikrar eylegil ere
Er ilter seni cennete
Hem ulaştırır rahmete
Uğramayasın mihnete
Gel ikrar eylegil ere
Aldınsa erenler elin
Doğru vardın ise yolun
Gir uçmak içine salın
Gel ikrar eylegil ere
Eşrefoğlu Rumi nola
Erenler yolunda ola
Kan bahası didar ola
Gel ikrar eylegil ere
Gerçeklere budur nişan
Gerçek anmaz can ü cihan
Hak'tan ister isen iman
Gel ikrar eylegil ere
NEFSİ ZİNDAN EYLEGİL
Nefsi zindan eylegil daim riyazethanede
Kim halas olup gidesin sen dahi ol hanade
Tak riyazet zencirin boynuna nefsin aşk ile
Ta ki nefsin devlerin getiresin imane de
Bend edip nefsi bırak açlık susuzluk çahına
Zikr kılıcın ele al gir yola merdane de
Evliya vü enbiya Hak yola böyle girdiler
Nefslerin kahrettiler kıydılar hem cane de
Çünkü cane kıydılar külli hevesden geçtiler
La mekandan da ileri gittiler seyrane de
Bend edip salmaz isen nefsi raiyazet çahına
Sen anın bendindesin hiç düşmegil gümane de
Kim ki nefsi bağlayıp kılmadı kendüye muti
Nefse firkatte giriftar oldu ol şeytane de
Nefs-i emmare diler emrinde daim olasın
Hiç itaat etmeyesin ol yüce Sultan'e de
Eşrefoğlu Rumi kim nefsi müselman ettiyse
Mürşid-i hadi olur cinne hem insane de
ŞEYHSİZ
Şeyhsiz varamazsın yolu
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Şeyhin himmetidir ali
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Bir şeyh edim yola rehber
İşbu yola şeyh ile var
Budur sana doğru haber
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Gör ol şeyhsiz gidenleri
Kimi mülhid kimi dehri
Olma sen cebri ya kaderi
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Hak habibi iken Resul
Şeyhsiz Hakk'a varmadı yol
Kim şeyhi yok şeytandır ol
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
Talibiysen Hak yolunun
Var elin tut bir ulunun
Tut pendin Eşrefoğlu'nun
Zinhar şeyhe eriş şeyhe
KOYUP AĞYARI
Koyup ağyarı sen gel yarı gözle
Gönül verme fenaya varı gözle
Cihanda lokma için gussa çekme
Yedirme nefsine murdarı gözle
Kanaat zenciriyle nefsin itin
Ki bağla yırtmasın deyyarı gözle
Gurab-ı nefse uyup cife koma
Bulup can bülbülün gülzarı gözle
Bu taşra halk ile pazarı terk et
Gönül şehrine gir esrarı gözle
Sakın Bağdad'ını uğrulamasın
Heva ile bu nefs ayyarı gözle
Ezelden Hak ile vade edüp sen
Hakk'a tap gayrı ko ikrarı gözle
Derip devşirme koyup gideceksin
Ne aldı gitti gidenleri gözle
Be derbendi geç Eşrefoğlu Rumi
Eriş kafileye saları gözle
Durugel karüban göçtü uyuma
Yabanda kaldı usanları gözle
ANIN DERDİ İLE
Anın derdi ile daim yine bu yüreğim yane
Kodu canımda aşk odun ezelden ta ebed yane
Beşarettir bana yanmak yolunda baş u can vermek
Bu bezirganlık özgedir erişmez sud u husrane
Bu aşk oldu beni yaksın tütünüm göklere çıksın
Eğer bu yüz bin canım varsa feda olsun o canane
Bu aşkın adeti yakmak ölür aşıkları daim
Şu kim aşk oduna yanmaz yazıldı adı hayvane
Anın aşkı bana yardır dilimde adı tekrardır
Gönül kevnine vermezler nazar kıl ehl-i irfane
Anın aşkı kime düştü dağıldı tadbiri şaştı
Mekanı lamekan oldu kılur kendini virane
Sefer kılur vücudunda bu aşkın taciri daim
Erer pazarına aşkın verir bin canı bir cane
Hayatın ruh ile sanman bu uşşakın eya gafil
Tecellisine ma'şukun bular can verdi şükrane
Gerkse zahid ü abid ol Eşrefoğlu Rumi sen
Çü vasıl olmadın Hakk'a yazılmaz adın insane
Ey aşıklar ey sadıklar ey esrükler ey ayıklar
Kayurmaz can u başından girenler işbu meydane
EYA GAFİL
Eya gafil aç gözünü bir bak bu dünya haline
Hiç kimse geldi mi bunda düşmedi ecel eline
Niceleri Sultan edip tahta çıkardı bir zaman
Ahır yere vurdu anı irgürmedi visaline
Bu dünyayı benim sanup zinhar buna verme gönül
Nice senin gibilerin gülüp geçti sakalına
Bu fenaya aldanmagıl ol bekanın kaydı görgil
İşbu geçer dünya için girme halkın vebaline
Gör gör bunu fenasını çekme zinhar belasını
Tiz tiz nice noksan erer bir bak bunun kemaline
An şol günü yer devrile gökler çatlayıp yarıla
Mahluk bir yere derile İsrafil suru çalına
Atan anan kardaşların yad olup senden ayrıla
Şol ettiğin zulumlerin hep dadı senden alına
Şol dünyaya benim diyen atlar binip harir giyen
Kara toprak olup yatır kimse bilmez ki hali ne
Arif olan baktı gördü bunun mekr ü hilelerin
Bir parmağın da banmadı bunun ağulu balına
Buna gönül verenlerin ahır mağbunluktur işi
Akil olan aldanmadı bunun yalnış hayaline
Eşrefoğlu Rumi sen de ahir toprak olısarsın
Toprak olmadan toprak ol aldanma anın aline
Seni yavuz sananlara sen hayır dualar eyle
Kim kime ne sanır ise ahır geliser yoluna
GÖZÜN AÇ
Gözün aç imdi uyan
Tevbeye gel tevbeye
Gaflet uykusuna kan
Tevbeye gel tevbeye
Nice bir nefs arzusu
Nice dünya kaygusu
ya nice nice isyan
Tevbeye gel tevbeye
Ey dünyayı cem'eden
Sonra koyuban giden
Olmadın sen peşiman
Tevbeye gel tevbeye
Verme dünyaya gönül
Nefsi ko Hakk'a ol kul
Tab ziyanı assı sen
Tevbeye gel tevbeye
Ne yatarsın tururu
Korku çoktur ilerü
Nagah göçer karüban
Tevbeye gel tevbeye
Gelenler kamu gitti
Sevdiğini terk itti
Girdiler kabre uryan
Tevbeye gel tevbeye
Dervişliğin yoluna
Aşk ile geldin ise
Geç bitmez endişeden
Tevbeye gel tevbeye
Eşrefoğlu Rumi sen
Nefsine ver tevbeyi
Nefsin eyle müslüman
Tevbeye gel tevbeye
HER KİM
Her kim der ise daim
La ilahe illallah
Gönlünde dura kaim
La ilahe illallah
Endişesi Hak ola
Gönlü nur ile dola
Mahşeredek dey'gele
La ilahe illallah
Şu dem ki göçe canı
La havfı ola şanı
Çürütmeye hiç teni
La ilahe illallah
Aldatamaya şeytan
Munisi ola Rahman
Hem kurterıser iman
La ilahe illallah
Ol gün ki kare yüzler
Hem söylemeye sözler
Hoş hüccet olup söyler
La ilahe illallah
Var Eşrefoğlu Rumi
Terk etme bu kelamı
Değil aleddevamı
La ilahe illallah
Cehd eyle masivayı
Tarih edergör gönülden
Tevhide can u dilden
La ilahe illallah
BANA DERDİN
Bana derdin gerek derdin
Niderem mal ü ni'mayı
Bana aşkın gerek aşkın
Gerekmez özge gavgayı
Yeter bu başta bu sevda
Gerekmez bir dahi gavga
Muhammed Mustafa'dandır
Süre geldim bu sevdayı
Zehi gözler ki görürler
Cemali gülşenin Dost'un
Zehi tuti ve bülbüller
Ederler hoş temaşayı
Melamet yolunu tuttum
Selamet mülküne yetdim
Bu aşıklar makamıdır
Komazlar buna ra'nayı
Beni kodum ana gittim
Anın ile ana yetdim
Bu Rumi kuludur anın
Kim bile bu muammayı
ZEHİ BAHTLU
Zehi bahtlu şu canlar kim
Bulur anın visalini
Zehi devketlu gözler kim
Görür anın cemalini
zehi baht u saadetler
Zehi lutf u inayetler
Zehi şad u beşaretler
Ki işitir kelamını
Zehi tuti vü kumriler
Ki vasl-ı sükkerin yirler
Didara karşu dururlar
İçip kevser şarabını
Zehi bülbüller öterler
anın didarına karşu
Zehi aşıklar okurlar
anın hüsn-i kitabını
İlahi sen müyesser kıl
Bu Eşrefoğlu Rumi'ye
Ki ol meclis-i alide
Dura kavşura elini
SAFA İSTER
Safa ister isen terk et safayı
Vefa ister isen ko bi vefayı
Mahabbet şerbetin bir zerre içir
Ki hasta gönlüne bula şifayı
Bugün bu nefs muradın terk edersen
Yarın görmeyesin hergiz cefayı
Kuru ekmeğe doyurmadı nefsin
İşittin Hak habibi Mustafa'yı
Doyurma nefsini türlü taamla
Muhammed yer idi yavan gücayı
Tenini bezeme türlü don ile
Resul giydi müdam eski abayı
Sen ümmetsin uyuma gaflet ile
Ol ihya eder idi her geceyi
Sözün sanadır Eşrefoğlu Rumi
Sakın dünyaya uydurma hevayı
İde gör nefsine zecri kayurma
Ölümden öndin ölüp bul bekayı
ANIN AŞKI
Anın aşkı gerek bana
Gerekmez dünya ukbayı
Ki aşktır maksudum ancak
Kodum cümle temennayı
Mahabbet tadın evvelde
Kodu canım dimağında
Kamudan el çekip bu can
Anıp ister bu Mevlayı
Muhib mahbub mahabbet bil
Hakikatte bular birdir
Anınçün anı sevenler
Kodular külli sevdayı
Anın derdini bilmeyen
Cihanda nesne bilmedi
Gerekse varsın ol yüz yıl
Okusun ağ u karayı
Anın aşkı kitabından
Şular kim okudu bir harf
Hep ismi resmi mahvoldu
Unuttu hep masivayı
Ben ol şahbaz-ı kudsiyem
Kolundan uçtum ol şahın
Şikarım sürüp götürdüm
Kim avladım bu sahrayı
Avın aldım yine döndüm
Varıp şah koluna kondum
Cemaline bakıp her dem
Ederim hoş temaşayı
Ben ol serbaz-ı ünsiyem
Yolunda can u baş verdim
Bu gün gördüm ayan anı
Kodum va'de-i ferdayı
şerab-ı layezaliden
İçip hayran u mest geldim
Sözüm mestane anınçün
ider nükte-i garrayı
Niderim şol dili ben kim
Anın söylemeye razın
Niderim şol gözü ben kim
Ki görmeye dilarayı
Var Eşrefoğlu Rumi sen
Bu razı arife söyle
Ki her bir bihaber ami
Ne bilür bu muammayı
ARİF OL
Arif ol kim bilesin esrarını
Bu gözünle göresin envarını
Heşt Bihişt'den fariğ ol can terkin ur
Bunda bul yari bugün ko yarını
Kim ki bunda bulmak ister yarini
Varsın ol hep yare versin varını
Yarini yarına koyan kimseler
Bellidir terk idemez ağyarını
Her kim ağyara uyup yari kodu
Ta ebed görmeye ol dildarını
Yare yar olmak gerek yar isteyen
Yar içün komak gerektir arını
Bunda bugün yare sen yar ol dahi
Fariğ ol var kim bulur yar yarını
Gayrıyı terk et ki ayne eresin
Yuyasın ayniyle gayrın barını
Yardan ayrı bir nefes olmayasın
Çün veresin yara gönül şarını
Kande baksan yarı göresin heman
Görmeyesin bir dahi deyyarını
Arif anladı vü gafil tanladı
Eşrefoğlu Rumi'nin sözlerini
BİR BEN
Bir ben seni seven değil
Cümle alemdir sevici
Yüz bin ola her köşede
Yoluna canlar verici
Ben kim olam seni sevem
Ya yoluna canım verem
Sevenleri göriceğiz
Ben de bir boynun eğici
Varın sorun mürşitlere
Varmıdır bu derde çare
Hiç olur mu Dost'a ere
Düşman ile dost olucu
Düşman dediğim nefsindir
Şol tama' ile hırsındır
keser tama' tamarını
Dost'a aşıkım deyici
Aşık nefsine uymadı
Canını verdi doymadı
Kim ki canına kıymadı
Oldur ol yalan da'vici
Aşık kendüden el yudu
Dünya vü ahreti kodu
Hiç anmaz bilişi yadı
Kendüzün yoğa sayıcı
Durmaz akar gözü yaşı
Hiç onulmaz bağrı başı
Ah ile zar olur işi
Kimse yok halin sorucu
Eşrefoğlu Rumi gibi
Şöyle mücrim eksikli kul
Arasalar bulunmaya
Nefsi hevasın koyucu
Yani ol da aşıkım der
Doyunca yer yatar uyur
Nefsine dileğin verir
Zi utanmaz laf urucu
AŞK İLE
Aşk ile ol aşıkı
Sıdk ile ol sıdıkı
Mahbubudur Halıkı
Sultan Abdülkadiri
Aşık olan ülfete
Irak demez Bağdat'a
Kadrin bilir ziyade
Sultan Abdülkadiri
Devlet dilersen devlet
İzzet dilersen izzet
Eşiğinde kıl hizmet
Sultan Abdülkadiri
Eşrefoğlu Rumi
Dervişlerin mahremi
Evliyalar hemdemi
Sultan Abdülkadiri
EY ACEB
Ey aceb bilsem nedir Yarab bu derdin çaresi
Gün gün artar hiç onulmaz yüreğinin yaresi
Yüreğimin yaresine hiç tabib kılmaz ilaç
Ey aceb var mı dahi benim gibi biçaresi
Çaresi biçareliktir yine bu derdin heman
Çün bela burcundadır aşıkların seyyaresi
Gözü yaşlı bağrı başlı yüreği delik delik
Olmuşam alem içinde aşkının avaresi
Her kim inler bu beladan varsın ol aşık değil
Görsün ana neyleyiser nefsinin mekkaresi
Dünyayı mekkareye her kim dolaştı ta ebed
Gitmedi gitmeyiser anın yüzünün karası
Her kimin gönlünde zerre denli dünya hubbü var
Anı mahrum etti bilsin nefsinin emmaresi
Dost yolunda aşıkı ger kılsalar yüz bin pare
Dönmeye Dost Dost deyü çağıra her bir paresi
Eşrefoğlu Rumi bu derde giriftar olalı
Düştü bu deryaya kim yoktur anın kenaresi
BENCİLEYİN
Bencileyin yüzü kara
Gelmemiştir hiç bir dahi
Ben ettiğim yazukları
İtmemiştir hiç bir dahi
Daim işim nefs arzusu
Silinmedi gönlüm pası
Bencileyin Hakk'a asi
Olmamıştır hiç bir dahi
Geydim dervişler donunu
İlla varmadım yolunu
Yolu ben azduğumlayın
Azmamıştır hiç bir dahi
Ömrüm erişti ahire
Dürüşmedim hiç bir hayra
Bencileyin gönlü kara
Gelmemiştir hiç bir dahi
Her amelim dolu riya
Layık işim yok Tanrı'ya
Bu ben düştüğüm korkuya
Düşmemiştir hiç bir dahi
Adem donun donanmışam
hayvanleyin dirilimişem
Öyle kim nefse uymuşam
Uymamıştır hiç bir dahi
Bezirganlığa gelmişem
Geçmez metai almışam
Öyle kim ben aldanmışam
Aldanmadı hiç bir dahi
Eşrefoğlu Rumi nide
İşbu derdi ile gide
Öyle kim ah u zar ide
İtmemiştir hiç bir dahi
YİNE AŞK
Yine aşk elçisi geldi erişti
Yine aşk kadehin can dolu içti
Yine cuş eyledi canımda aşkın
Yine mevc urdu dürler taşra saçtı
Yine Mansur'layın hayran u mestiz
"Enel Hak" sırrını bu halka açtı
Yine ismim tılısımın bozdu aşkın
Yine canım kuşu pervaze uçtu
Yine canım hüması şahin var
Şikarın lamekana sürdü geçti
Mekansız lamekanda seyrederken
Nişansız binişan saydına düştü
Yine bu Eşrefoğlu Rumi yine
Buluştu dost'a canın saç u saçtı
ARİFE SORGIL
Arife sorgıl eğer sorar isen bu haberi
Sana arif verir ol senden içeru haberi
Haberi ister isen kim vereler can ile sor
Ki tene zahir olup gele belire eseri
Eseri can ile gönle erişip eyledi mest
Ol esreden yitirür Hallac-ı Mansur bu seri
Seyr ile bitmeye işin bu yola bakma güzaf
Mürg-ı ruhun döküser bunda nice bal u peri
Per-i akl ile uruc eyleyüp irmeye beşer
Kim anın nuruna doymaz ne melek ne beşeri
Beşeri sıfatı yak aşk oduna zerre koma
Gerü kendi gözün ile yüzüne kıl nazarı
Nazaro olalı ol binazarın Rumi sana
Gözetir oldu gözün daima Şam u seheri
Seheri gözler isen Eşrefoğlu ile bile
Ten ü candan geçüben Dost'a idesin seferi
SENİ SEN
Seni sen yavı kıl kulli
Dilersen bulasın anı
Muhal olur anı bulmak
Tetirmeyince sen seni
Bikülli varını terk et
Gedersen ana sensiz gir
Bu yolun pasbanı çok
Geçirmez sen ben olanı
Ana ermeğe can vermek
Gerek iki cihan olmaz
Ezelden böyle kalmıştır
Bu yolun ayin erkanı
Anı bulmak dilersen var
Öligör ölmeden zinhar
Ecelsiz ölmeyince bil
Kimesne bulmaz ol hanı
Harab et yık makamını
Değiş adını sanını
Sana bir göz açıla kim
Göresin şah u sultanı
Eğerçi senden ol ali
Anın senden gider yolu
Seni bil sen seni bil ta
Bilesin ol yüce canı
Seni sen ten ü can sanma
Ya akl u nefs gönül sanma
Ya ademdir deme değme
Beşer surette hayvanı
Var Eşrefoğlu Rumi sen
Seni ko Dost'a git Dost'a
Bu varlıktan fena olgıl
Dilersen bulasın anı
HAKK'I SEV
Hakk'ı sev Hak sevenlerden tolundurmaz cemalini
Veli sevmeyene hergiz tadırmaz vasl-ı balını
Budur bil adet-i Mevla sevmez sevmeyeni asla
Kovar kurb-imcivarından eder buğ'd u azabını
Tamu odundan artuktur anın ayrılığı odu
Yanmasın kimesne oda bu ayrılık firakını
Bana ansız gerekmez cen bana ansız ne din iman
Cemal-i kabesin buldum iden hoş bir tavafını
Bana iman ü din oldur sevem hem ben anı kamil
Ki kıble edinem daim anın zülf-i siyahını
Bu akl u bu gönül bu can bu mal u mülk bu hanüman
Kamusunu verdim aldım anın aşkı belasını
Bana ne ilm ü ne fetva bana ne zühd ü ne takva
Beni şüride vü şeyda içirdi aşkı camını
İçip camını mest oldum "Enelhak" demini urdum
Ne beni ne anı bildim veremezem nişanını
Ki ondan yine bir camı dolu sundu ve içirdi
Beni bir sahva çıkardı ki aldan seçtim alını
Şarab-ı safi içildi alından alı seçildi
Yüzünden burka açıldı ayan eyledi razını
Bu razı ol bilir kim aşk anı mahv u fena kıldı
Fenasız ömre erişti bulup Dost'un bekasını
Bu Eşrefoğlu Rumi'nin sözün arif bilür arif
Ne bilsün değme bir nadan bu uşşakın kelamını
AŞKIN GAMIN
Aşkın gamın bile çekmeğe bana bir yar bulunmadı
Avare olup yürürüm uş bir karar bulunmadı
Düşdüm gamın denizine mevcileri aştı başımdan
Heyhat ümidim gemisine bir kenar bulunmadı
Sırrımı can u gönül ki dilerdi taşra bıraka
İlla ki mahrem olmağa razıma deyyar bulunmadı
Vaslın şikar idem deyu düşdüm aşkın hevasına
Aşkın içinden beladan özge şikar bulunmadı
Ol gün ki bu aşkın ile doldu canım hasta mecruh
Günden güne artar dahi derdine timar bulunmadı
Derd ü firak u firkat içinde kaldım ey dirig
Ey vay intizarım gicelerine bir seher bulunmadı
Doymadı bu can hicrine diler kim bir sefer kıla
Çünki ikamet içinde vaslına zafer bulunmadı
YİNE BU
Yine bu dertli gönül
Kaynadı taşa geldi
Aşk denizinin mevci
Başımdan aşa geldi
Sabrım kararım gitti
Aşk sırrımı faş etti
Ben dahi diyem şunu
Kim garib başa geldi
Ol benim gönlüm alan
Canıma canan olan
Hem beni deli kılan
Önüme düşe geldi
Ansızın olımazam
Buldum ayrılamazam
Ansız bu aklım bilmem
Tedbirim şaşa geldi
Siz şöyle sanmanuz kim
Ben şimdi aşık oldum
Canım ezel gününde
Aşka ulaşa geldi
"Kalü bela" denmeden
"Elest"den ileriden
Türlü mihnete aşık
Anda dolaşa geldi
Şol ben aşıkım diyen
Ol yalan dava kılan
Nefse dileğin veren
Bana temaşa geldi
Aşık hu nefse yagı
Nefsin kovarın sağı
Nefs ile aşık canı
Bunda savaşa geldi
Derd ü bela gözgüsün
Gözlerken dünün günün
Dost yüzüne can gözü
Ansızın tuşa geldi
Gerçi kim nihan geldi
Can gözü iyan gördü
Münkir münafık sandı
Ta'birli düşe geldi
Eşrefoğlu Rumi'nin
Varlığı hepsi senin
Her ne kim senden geldi
Canıma hoşa geldi
CİHANI HİÇE
Cihanı hiçe satmaktır adı aşk
Döküp varlığı gitmektir adı aşk
Elinde sükkeri ayruğa sunup
Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk
Bela yağmur gibi gökten yağarsa
Başını ona tutmaktır adı aşk
Bu alem sanki oddan bir denizdir
Ana kendini atmaktır adı aşk
Var eşrefoğlu Rumi bil hakikat
Vücudu fani etmektir adı aşk
YÜREĞİME ŞERHA
Yüreğime şerha şerha yareler urdu bu aşk
Garet etti gönlüm ilin yağmaya urdu bu aşk
Şimdi hakim gönlümün iklimine aşktır benim
Akla nefse tene cana hükmünü sürdü bu aşk
Her sıfat kim nefsin ü aklın ruhun var idi
Tartdı Seyfullah yürüdü kamusun kırdı bu aşk
Bu gönül hücrelerini tahliye kıldı kamu
Ademiyyet noktasından sildi süpürdü bu aşk
Kendi varlığıyla külli varlığım mahv eyledi
Dost gözüyle baktı ol Dost yüzünü gördü bu aşk
Çün fena darında menlik Mansur'u berdar eyledi
Dost eşiğinde "Enelhak" nevbetin urdu bu aşk
Dün gün Eşrefoğlu Rumi derdin artar pes neden
Zahmine hod Dost elinden merhem irgördü bu aşk
CEFA VÜ
Cefa vü renc ü ihnettir adı aşk
Firak'ı derd-i firkattır adı aşk
Verüp rahatları mihnetle alıp
Dün ü gün ah u hasrettir adı aşk
Bir oddur kim cana düşmüş yanadur
Yürek oldu hararettir adı aşk
Kararı yok bu aşkın bi karardır
Ki dürlü dürlü halettir adı aşk
Münezzehtir gehi iki cihandan
Dükaliden ferağattir adı aşk
Gönülde derd-i yar ancak hemindir
Bu halktan kamu uzlettir adı aşk
Bu aşkı kimse vasfetmez dil ile
Gam u gussa vü hayrettir adı aşk
Sıfattır ma'şuka bu aşk-ı aşık
Ki aşk u maşuk bir zattır adı aşk
Bu aşkı ol bilirkim aşık oldu
Nice tevhid-i vahdettir adı aşk
Sorarsan aşkı Eşrefoğlu Rumi
Tamam Dost ile vuslattır adı aşk
HER KİME
Her kime kim şule bıraktı bu aşk
Aleme düpdüz anı çaktı aşk
Atlası çıkardı giydirdi palas
Tahtlarından şahları yıktı bu aşk
İki alemde gönül bağlamadı
Her kimin kim gönlüne aktı bu aşk
Yazılarda Mecnun'u hayran kodu
Leyli'ye çün bir nazar kıldı bu aşk
Hem de oldu bir nefes Mansur ile
Boynuna urganını taktı bu aşk
Harut'u Marut'u indirdi yere
Zühreyi aldı göğe çıktı bu aşk
Nicelere bağladı zünnarını
Zühd harmanını oda yaktı bu aşk
Eşrefoğlu Rumi aşka pek yapış
Çün sana da geldi yolaktı bu aşk
OL ZAMAN
Ol zaman kim ben ol Dost'tan ayrı düştüm oldum ırak
Hasret ü derd ü ah ile çok ağladım tuttum firak
İstedim yedi iklimi ne Rum'u kodum ne Şam'ı
Gezdim yürüdüm temamı başım açık yalın ayak
Yer mi kodum istemedik adem mi kodum sormaduk
Aç ve susuz halvetlede zari kılur idim yavlak
Kimse halim bilmez idi derde derman kılmaz idi
Derdim kime söyler isem der idi bana ahmak
Derdim benim ol yar idi alem bana ağyar idi
Gözüm yaşı revan olup akardı sanki bir ırmak
Derdim bulam mı ben anı komuştum ortaya canı
Her kim görür ise beni delidür der idi mutlak
Ne uslu ne delü idim ne diri ne ölü idim
Dost fikriyle dolu idim endişem Dost idi ancak
Dost Dost deyu gider idim Dost kandedir sorar idim
Dost haberin verenlere iderdim yüzümü toprak
İsteyürek buldum eri gerçek ere sordum yari
Didi yeter ettin zari Dost sendedir sen sana bak
Yürü halvet eyle seni senden zerre koma seni
Senden gidericek seni Dost sende edüben durak
Tutdum ol erin sözünü çevirdim benden yüzümü
İzledim kendi özümü benden bana göründü Hak
Gördüm alem Dost'tan dolu geldi bana der ol ulu
Var imdü sen şimden gerü sen ben defterin oda yak
Yaktım oda defterleri terk ettim ol tertipleri
Gördüm ki key hicap imiş aşıklara bu kara ak
Geçtim bu akdan karadan ikiliği sürdüm aradan
Birliğe yetdüm Dost ile birlikte okudum sebak
Eşrefoğlu Rumi gibi bu yola gerçek isen
Ta aşıklar arasında sana da dirler sadak
Bilesin bu muammayı yermeyesin yoksul bayı
Bir bakasın hass'a amma'a tutmayasın kimseye tak
DOST YOLUNA
Dost yoluna gidenlere eyidem nice gitmek gerek
Kimin ile yoldsş olup kimleri terk etmek gerek
Evvel mürşid elin tuta kalmaya dünya ahrete
Hiç demeye halim nite bildiğin unutmak gerek
Çeke bu yolun zahmetin rahat bile her mihnetin
İki cihan saadetin cümle hiçe satmak gerek
Nefsine zecr ide kati hiç anmaya akıbeti
Dost'a bulmağa vuslatı dünü güne katmak gerek
Meşgul ola riyazete bel bağlaya ibadete
Müştak olan hazrete ne uzanıp yatmak gerek
Şol kim geçe kendisinden ne canın ana ne hod ten
Cansız gider Dost'a giden dahi diyem nitmek gerek
Canlular varamaz yola canum diyen yolda kala
Can terk edip Dost'u bula candan sefer etmek gerek
Eşrefoğlu Rumi yarfı sevenlerin budur karı
Ol dost için ağuları sükker gibi yutmak gerek
BEN DOST
Ben Dost hevasına düştüm
Özge heva neme gerek
Başımda Dost sevdası var
Dahi sevda neme gerek
Ey zahid-i dünya perest
Var zühdünü arz eyleme
Ben aşık-ı şurideyem
Zerk u riya neme gerek
Ben Dost yolunda nakdümü
Hep oynayıp öldürmüşem
Çün gitti külli varlığım
Havf u reca neme gerek
Ben laubali giderim
İki cihanı niderim
Meylim yok sekiz uçmağ'a
Pes masiva neme gerek
Ben uykumu fikretmezem
Düş görüp tabir etmezem
Ben gelmezem ben gitmezem
Beka fena neme gerek
Ben mest-i ezel gelmişem
Ben ta ebed mest giderim
Hiç ayılmaz esrüklüğüm
Zühd ü takva neme gerek
Ben Dost ile peymanımı
Elest'den ön berkitmişem
Ben Dost'u ıyan görmüşem
Hayal u rüya neme gerek
Gerçi suretde insanım
Ben sultan-ı ins ü canım
Ben fariğ-i dü cihanım
İşbu gavga neme gerek
Ben Eşrefoğlu Rumi'yem
Ben bakiyem ben kadimem
Ben ol mür-i lahutiyem
Arz u sema neme gerek
BU DÜNYAYA
Bu dünyaya verme gönül
Dünya sana kalır değil
Dünya seven dost katına
Yüz akıyla varur değil
Bu dünyanın mahabbeti
Şol ağulu bal gibidir
Ağusun bilen ol bala
Parmağını banar değil
Bu dünyanın zehri katı
Cana erer mazarratı
Zehrini bilmeyen bunun
Kenduyü sakınur değil
Bu dünyayı derip yığma
Ahır koyup gitsen gerek
Koyup gideceğin sanan
Dünyayı devşürür değil
Aşıkların gönlü kuşu
Düşmez dünya tuzağına
Gerçek eren bu dünyayı
Hiç muhale alur değil
Ol Hak habibi Mustafa
Bu dünyaya cife dedi
Ol kim ussu olan kişi
Cifeye aldanur değil
Pes yine mahrem olmağa
Şaha bir şahbaz gerek
Yoksa değme kuş avlayan
Ulu şaha varur değil
Eşrefoğlu Rumi sen de
Eğer şaha mahrem isen
Himmetin gözüne kevneyn
Zerre denlu gelür değil
CANLAR CANIN
Canlar canın ister isen bu cism u candan fariğ ol
Gerçek Hakk'a aşık isen iki cihandan fariğ ol
Bu meydana girdin ise nefsin boynun urdun ise
Kibr u kini sürdün ise dost u düşmandan fariğ ol
Aşk şerbetin içtin ise can gözünü açtın ise
Dost ile buluştun ise assı ziyandan fariğ ol
Gafletten ayıldın ise kendözüne geldin ise
Fesad işetn döndün ise tertip düzenden fariğ ol
Ölmezden evvel öldün ise ger sen sni bildin ise
Yola boyun verdin ise bu ad u sandan fariğ ol
Mürşid elin tuttun ise dünyayı terk ettin ise
Hak sözün işittin ise veren elinden fariğ ol
Eşrefoğlu rumi sen de eğer gerçeklerden isen
Fariğ ol bu cümlesinden kevn ü mekandan fariğ ol
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.