Çerkes Ethem kimdir? Çapanoğulları İsyanını nasıl bastırdı?
Çerkes Ethem kimdir, hangi dönemde yaşadı, Kurtuluş Savaşı’nda hangi görevleri aldı, hangi başarılara imza attı, Çapanoğulları İsyanını nasıl bastırdı, İstiklal Savaşı komutanlarıyla arası neden açıldı? Çerkes Etem hain mi kahraman mı, nerede öldü?
İstiklal Savaşı’nın üç önemli komutanlarından birisi olarak gösterilen Kuvayı Seyyare Komutanı Çerkes Ethem’in ilginç hayat hikayesini sizler için derledik.
Çerkes Ethem kimdir, hangi dönemde yaşadı, Kurtuluş Savaşı’nda hangi görevleri aldı, hangi başarılara imza attı, Çapanoğulları İsyanını nasıl bastırdı, İstiklal Savaşı komutanlarıyla arası neden açıldı? Çerkes Etem hain mi kahraman mı, nerede öldü?
İşte cevabı:
Çerkes Ethem 1886 yılında Balıkesir'in Bandırma ilçesinin Emre Köyü'nde doğdu. Ali Bey'in oğludur. Rüşdiyeyi ve Küçük Zabit Mektebi'ni bitirdi. Balkan Savaşları'na katılarak yaralandı. Birinci Dünya Savaşı'nda Sencer Eşref Bey'in yönetimindeki Teşkilat-ı Mahsusa'da çalıştı. Dr. Reşit Bey'in (Diyarbakır Valisi) ve Rauf (Orbay) Bey'in emrinde Irak ve İran'da görev yaptı. Bu arada yaralanarak Bandırma'ya döndü. Mütareke devresinin başlangıcında İzmir yöresinde bazı olaylara adı karıştı. Yunanlıların İzmir ve çevresini işgali üzerine Anadolu'ya geçen Rauf Bey'in ve Bekir Sami Bey'in uyarılarıyla Yunanlılara karşı eyleme geçti.
YUNANLILARA KARŞI BÜYÜK MÜCADELE
Ağabeyleri Reşit ve Yüzbaşı Tevfik Beylerle birlikte Bursa ve Balıkesir yöresindeki Kafkas göçmenleri arasından topladığı gönüllülerle önce Ayvalık, sonra da Akhisar ve Salihli yörelerinde Yunanlılara karşı savaştı. Örgütçü yeteneğiyle Yunanlılara karşı sağlam bir cephe oluşturdu. Yunan ilerlemesinin 'Milen Hattı' üzerinde durdurulmasında en büyük rolü aldı. Emrindeki atlı güçlere 14. Kolordu Komutanı İzzet Yusuf Paşa tarafından 'Kuvayı Seyyare' adı verildi. 1920 yılı boyunca birlikleri, hem Yunan cephesinde hem de isyanların bastırılmasında vurucu güç olarak kullanıldı.
MİLLİ KAHRAMAN UNVANINI ALDI
Bu suretle TBMM'nin toplanarak ülkenin yönetimini eline almasında önemli bir rol oynadı. TBMM hükümetinin dayanağı en güçlü Kuvayı Milliye Komutanı haline geldi. Kendisine resmen 'Milli Kahraman' unvanı verildi. TBMM'de ayakta karşılandı. Ayaklanma bölgelerinde verdiği yersiz idam kararları ve köyleri yaktırması kendisine karşı antipati uyandırmaya başladı.
ÇAPANOĞLULLARI İSYANINI BASTIRDI
Çapanoğulları'nın yönlendirdiği isyanı bastırmak için Yozgat yöresine gitti. Yunanlıların Bursa, Balıkesir ve Uşak yörelerini işgal etmeleri üzerine tekrar bu cepheye çağrıldı. Düşman saldırısının durdurulmasında büyük başarısı görüldü. Demirci yöresindeki savaşlarda üstün Yunan güçlerine karşı büyük bir başarı kazandı.
HÜKÜMETLE ARASINDA ANLAŞMAZLIK ÇIKTI
Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, Moskova Büyükelçiliği'ne atandı. Yerine İsmet Bey getirildi. Bundan sonra Ethem Bey ve kardeşleri ile hükümet arasında anlaşmazlıklar başladı.
Durumu değerlendiremeyen Ethem Bey ve kardeşleri çeşitli olaylar karşısında yaptıkları hissi çıkışlarla siyasi hasımlarının eline yeni kozlar verdiler. Yusuf İzzet Paşa, Hakkı Behiç Bey gibi aydın ve iyi niyetli hemşerileri tarafından kendilerine yapılan bazı uyarıları da değerlendiremediler.
Böylece 1920 yılı sonunda, Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi birliklerini Kuvayı Seyyare üzerine sevketti. Yunan ordusu ile Türk ordusu arasında sıkışan Ethem Bey, Yunanlılarla mütareke yaptı. İnfiale kapılarak TBMM'ne çektiği hakaretamiz telgraf, TBMM'nde bütünüyle aleyhine dönmesine neden oldu.
150'LİK LİSTESİNE DAHİL EDİLDİ
Lozan Anlaşması'ndan sonra devlet düşmanları için hazırlanan 150'lik listesine dahil edildi. Bunun üzerine önce Mısır'a sonra da Ürdün'e gitti. Buradaki Kafkas göçmenleri arasında sessizce yaşadı. Kardeşlerinin aksine, 150'liklerin affından sonra Türkiye'ye dönmedi. 1948 yılında Ürdün'ün başkenti Amman'da öldü.
ESERİ:
Anılarım, Berfin Yayınları / Anı Dizisi
ÇERKES ETHEM’İN SIR MEKTUBU
TBMM Dilekçe Komisyonu kendi arşiv araştırmalarında ise ilginç bir mektuba ulaştı. Çerkes Ethem, Yunanistan’dan geçtiği ve ömrünün sonuna dek vatan hasretiyle yaşadığı Ürdün’den dönemin idaresine gönderdiği mektubunda, ülkesine dönmeyi, yargılanıp gerçeklerin tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmasını istiyor. Ethem’in pek bilinmeyen bu mektubunu da araştırma kapsamına alan Dilekçe Komisyonu, çıkarılan kanunla affedilen ve Atatürk’ün ülkesine dönmesi için pasaport ile para gönderdiği Çerkes Ethem’in yargılanıp aklanma isteği üzerinde duruyor.
Ünlü Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı Çerkes Ethem’i şöyle anlatıyor:
İstiklal Savaşı tarihi içinde önemli bir bölüm Çerkes Ethem’e aittir. Çerkes Ethem halen önemli bir askeri otorite olarak kutsanan General Ermeloev tarafından tertiplenen operasyonlarla Kafkasya’nın boşaltıldığı dönemde imparatorluğumuza sığınan yüz binlerin içindeki bir ailenin çocuğudur. Şapsığ Çerkes boyu Osmanlı iskan politikasına uygun olarak muhtelif yörelere yerleştirilmiştir. Bandırma civarındaki Emreköy’e de yerleşen bu boydan Ali Bey’in beş oğlunun en küçüğüdür. Ananeleri, folklorları ve savaşçılıklarıyla sığındıkları yerde özlerini muhafaza etmeye çalışan binlerce aileden biridir.
AĞABEYLERİ BALKAN HARBİNDE ŞEHİT DÜŞTÜ
İki büyük abisinin Balkanlar’daki çete savaşlarında şehit düştükleri biliniyor. Öbür iki abisi Reşit ve Tevfik beyler ise Osmanlı Harbiye’sini bitirerek subay çıkmışlardı. Küçük çocuğun köyünde çift ve çubuğunun başında kalması gerekirken o da asker olmak için evinden kaçıp Bakırköy Süvari Küçük Zabit Mektebi yani süvari astsubay okuluna girmiş. 1885 doğumlu bu genç astsubayın Balkan Savaşı’nda yararlılık gösterdiği Bulgar cephesinde yaralandığı ve bu nedenle terfi edip madalya aldığı biliniyor.
YUNAN BİRLİKLERİNE KARŞI GERİLLA SAVAŞI VERDİ
Abileri gibi İttihatçıların safındaydı. I. Dünya Savaşı’nda Kuşçubaşı Eşref’in yönettiği Teşkilatı Mahsusa’da yer aldı. İran, Afganistan ve Irak’ta cesurane faaliyet gösterdi. Savaş sonunda cephelerden kalan yaralarıyla köyüne çekildi.
Beş-altı yıl evvel Bandırma civarındaki Emreköy’e arkadaşlarla gittik. Reşit ve Tevfik beylerin mezarını sorduk. Köy sakinleri âdetleri hilafına bu sorulara cevap verip kabristanı gösterseler de alışılmış Çerkes misafirperverliğini göstermediklerini hissettim. Ancak âdet olduğu üzere bu ziyareti Fatiha ile tamamladığımızda sıcak bir davranışla karşılaştık. Çerkes Ethem ve ağabeylerinin serencamı nedeniyle köyün uzun zaman gözetim ve denetimde olduğu anlaşılıyordu.
KURTULUŞ SAVAŞININ ÜÇ ÖNEMLİ KOMUTANINDAN BİRİYDİ
Yakın tarihin farklı yaklaşımlar dolayısıyla gerilimli bir sorununu köyde hissettim. Bugün Ürdün’ün Amman’ındaki Habşjuka mezarlığında yatan ve mezarının Türkiye’ye getirilmesi istenen bu tarihi kişilik geçen zamanın soğukkanlılığı ile yargılanmalıdır. Ethem bütün I. Cihan Harbi nesli gibiydi. Evlerinde ve köylerinde oturamadılar. Balkan Savaşı’nı da içeren uzun bir dünya savaşından sonra 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali üzerine Kuvvay-ı Seyyare’yi kurdu ve İstiklal Savaşı’nın üç önemli komutanından biri olan Ali Fuat Paşa’nın direktif ve müşavirliğiyle Yunan birliklerinin ilerlemesine karşı gerilla faaliyetlerinde bulundu. Başarılı operasyonları nedeniyle de İstiklal Savaşı komutanlarının dikkatini ve takdirini kazandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin düzenli ordusu kurulana kadar Ethem’in klasik muhafazakar Çerkeslerden farklı olarak İttihatçı ve Ankaracı kanadı takip ettiği açıktır. Bu nedenle Türkiye tarihçiliğinde akademik araştırmalardan önce Erol Toy, “Parti Pehlivan” adlı tiyatro oyununda adeta TBMM’de ikinci grup sosyalizminin etrafında Çerkes Ethem ve kardeşlerinin rolünü ele alır. Orhan Asena ise “Candan Can Koparmak” adlı oyununda Ethem’in rehabilitasyonunu önermektedir.
O, VATAN SAVUNMASININ BİR PARÇASIDIR
Ethem kendi ırktaşlarının Anzavur komutasındaki ayaklanmasını acımasızca bastırdı. Gebze ve Yozgat isyanlarında ise bazen yargılamaya bile lüzum görmeksizin isyancıların birlikler önünde idamını emretti. Muhtemelen Ethem’in kendisi o kadar üstünde durmasa da kardeşleri Reşit ve Tevfik beyler Batı Cephesi komutanlarının (İsmet Bey ve Refet Bey) tasarruflarına karşı Ethem’i öne sürdüler. Geleneksel aile ilişkileri, gerilla birliklerinin savaş teknikleri aslında eski bir devlet geleneğine ve onun düzenlediği orduya itaat etmemek durumunda kalmıştır.
ÜRDÜN TOPRAKLARINDA VEFAT ETTİ
1920 yılı sonunda çok iyi ilişkileri olan Ali Fuat Paşa ile birlikte Gediz’i geri alması ve Yunanları bu bölgeden dışarı çıkarmasının üzerinden çok geçmeden yılın sonunda ve 1921 yılının ocak ayındaki çatışmalarla İsmet Bey ve Refet Bey öncülüğündeki düzenli birlikler karşısında Çerkes Ethem dağıldı. Ethem Bey kardeşleri ve küçük bir yandaş grubuyla birlikte Kurtuluş Savaşı’nın sonunda Yunanistan’a sığındı. O günden sonra Türkiye’ye dönmesi mümkün değildi. Gurbette kendisini en rahat hissettiği bölge, ırktaşlarının kalabalık bir şekilde bulunduğu ve nüfuz sahibi oldukları Ürdün topraklarıydı. Orada ömrünü tamamladı (1948).
Bizim kuşağın hayatı boyunca Çerkes Ethem için lehte ve aleyhte çok konuşmalar oldu fakat az yazı yazıldı. Resmi tarih denen okul metinlerinde Çerkes Ethem’in Yunanlara, Anzavur’a ve çeşitli bölgelerdeki mahalli isyanlara karşı başarıları kasidevi bir üsluba sapmadan zikredildi. Hıyanet kelimesi üzerinde çok durulmadı. Devrimler kendi evlatlarını da yer. Onların da bu gelişmede payı vardır.
VATANSEVER VE DÜRÜSTTÜ
Çerkes Ethem dürüsttü. Memleketini severdi. İnandıkları için hayatını ortaya koyanlardandı ama İstiklal Harbi komutanlarının aralarındaki gerilimleri hatırlayalım. Çerkes Ethem’in çelişkileri, bizim insanlarımızın imparatorluğun dağılmasından cumhuriyetin kuruluşuna ve ötesine kadar içerdiği çatışmaların bir yansımasıdır. Türkiye’de insanlar Çerkes Ethem’i ve etrafındakileri cesurca savaşan, düşmanlarını gereğinde acımasızca bertaraf eden, devlet ve millet fikrine bağlı, dini, sosyalizmi, milleti ve ümmeti bir arada, ayırmadan düşünmeye çalışan adamlar olarak değerlendirmelidir. Yakın tarihçilik yakın tarihin çatışmalı atmosferiyle yapılamaz. Zaman içinde daha adil olmak gerekir; zaman en iyi hekim ve en bilge yargıçtır.
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.