Çekiç Sesleri Yerini Sessizliğe Bıraktı

Ulus Samanpazarı Salman Sokak’ta yer alan Kibele Eski Bakır ve Gümüş İşletmecisi Cemal Yunus Türkmen, 35 yılı doldurduğu mesleğinde ailenin son kuşak temsilcisi. Eski bakırları işleyerek geri hayata kazandıran Türkmen, bakırcılığın kaybolmaya yüz tutmaması için Salman Sokağın eski haline geri döndürülmesini istedi. Türkmen, “Bu sokağa girdiğiniz de çekiç seslerinden duramazdınız. Şimdi o sesler kesildi. İmkan verilsin çekiç seslerimiz yine hayat bulsun, sokaktaki tüm dükkânlar yine bakırcı olsun” dedi.

6 YAŞINDAN İTİBAREN BU MESLEKTE

Türkmen, 6 yaşından itibaren babasının yanında öğrendiği mesleğinde 35 yılı doldurduğunu söyleyerek, yarım asra yaklaşan tecrübesi ile mesleğin genç kuşaktaki son temsilcileri arasında yer alıyor. 

ESKİLERİ ALIP GERİ KAZANDIRIYOR

Bakır ve gümüş ürünlerinde müşteri portföyünün çok değişken olduğunu kaydeden Türkmen, “Kazan alıp; imbik yapan, yemek yapan, odunluk yapan ya da aksesuar olarak kullananlar var. Herkes ürünleri farklı bir amaç için kullanıyor. Bunun sınırı yok. Biz eskileri alıp değerlendirip, ekonomiye tekrar kazandırıyoruz.”

DÖVÜYOR, ÇEKİÇLİYOR, İŞLİYOR

“Yeniliyoruz, dövüyoruz, çekiçliyoruz, işliyoruz. Mesela güğümün altı özürlüdür, keser işler kahvelik yaparız. Kırık semaverden tava, tencere yaparız. Bu kap kacakları hazır alıp satmak çok kolay ama bizim işimiz zor. Çekiçle, zımbayla, örsle çalışmak ayrı bir olay. Biz kalay işinden anlamayız bizim işimiz kalay değil. Biz bakırı işleriz, şekil veririz.”

DAHA SAĞLIKLI VE UZUN ÖMÜRLÜ

“Bizler kendi evimizde dahi bakır kullanıyoruz. Son dönemlerde temizlenmesi, zor olduğu için bayanlar bakır kapları pek sevmiyor ama elde yıkandığı takdirde bakır daha sağlıklı ve daha uzun ömürlüdür. Bakır ısıyı tabandan başlayıp kenarlara doğru yaydığı için yemek daha lezzetli olur. Çelik tencere ve tavalarda sadece taban ısındığı için yemek o kadar lezzetli olmaz.”

“HAMURA ŞEKİL VERMEKTEN DAHA ZOR”

“Meşakkatli bir iştir. Hamura şekil vermekten daha zordur. Sanat sabır işidir. Sabrın yoksa hiçbir sanatı icra edemezsin. Kendinin beğenmediği işi müşteri beğenmez. İşin sırrı sabırdır. Şimdiki gençlerde sabır olmadığı için bu tür mesleklerde yetiştirecek eleman bulamıyoruz. Ben ailede bu işi yapan ikinci kuşağım. Muhtemelen de son kuşak olacağım. Şimdiki nesil bir an önce her şeyim olsun istiyor, hem de kolay bir şekilde.”

İŞİN SIRRI SABIR

“El becerisi ile para kazanmak zor. Önceden aileler çocuklarını getirir buralara çırak olarak bırakırdı, şimdi gelen giden yok. Çocuklarımızın mesleği ne olursa olsun bu tarz bir zanaatı bilmesi ve öğrenmesi lazım. Kişisel gelişimi için bir zanaatkârın yanında bir şeyler görmesi lazım. Düzgün bir tornavida tutamıyorsan, kalemle düz çizgi çizemiyorsan hiçbir şey yapamazsınız” diye konuştu.

KAYBOLMAYA YÜZ TUTMASIN

Türkmen sözlerini şöyle sürdürdü, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan isteriz ki bu zanaatlar, meslek liselerinde okutulsun. Kaybolmaya yüz tutmasın, unutulmasın. Bu bir sanattır ve tamamen el işçiliğidir. Bunun önemini kavramamız lazım. 35 yıldır bu meslekteyim daha piştim diyemiyorum. Öğrenmenin sonu yok.” 

ESKİ HALİNE DÖNSÜN

“Türkiye’de sanata önem verilmediği kanaatindeyim. Turistlerin ilk geldiği bölge buralar. Biz o kadar değer vermiyoruz. Biz bu mesleğin son temsilcileriyiz. Gönül ister ki Salman Sokak eski haline geri dönsün. Tüm dükkânlar bakırcı olsun. Bu sokağa girdiğiniz de çekiç seslerinden duramazdınız. Şimdi o sesler kesildi. Bize imkân versinler biz akşam geç saatlere kadar çekçimizi sallarız, burayı eski haline getiririz. Bunun için herkesin elini taşın altına koyması gerekli.”

Emrah Özcan/İLKSAYFA