Bilge Kral’ı Gençler Andı

Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç, vefatının 13. yılında Türkiye Yazarlar Birliğinde Genç TYB’nin ilk faaliyetinde anıldı.

UĞUR ÖĞÜT / HABERVAKTİM

Türkiye Yazarlar Birliği Genel Merkezinde Genç TYB tarafından düzenlenen “Gençler Üstadları Anıyor-Aliya İzzetbegoviç” programında Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Orçan ve İzzetbegoviç 3 kitabını Türkçeye çeviren Doç. Dr. Rahman Ademi konuştu.

İSLAMİ ESERLERE DAHA ÇOK YÖNELDİ

Prof. Dr. Orçan, “Bosna-Hersek eski Cumhurbaşkanı Aliya, bir siyasi lider olmasıyla birlikte, bir dava adamı, aile babası, askeri komutan ve düşünce adamı gibi kişisel niteliklere sahipti” dedi. Aliya İzzetbegoviç'in batı felsefesini çok iyi tanıdığını belirten Orçan, “Aliya, 15-16 yaşlarında batının çağdaş filozofları Hegel ve Kant gibi isimleri okudu. Sosyalizm, Komünizm ve Marksizm sistemlerini çok iyi biliyor. Öğretim yıllarında, Yugoslavya yönetimi komünist bir sisteme sahip olduğu için ciddi bir etkilenme yaşıyor. Aliya, 18 yaşına geldiğinde, köken olarak Müslüman bir kişiliğe sahip olduğu için, o dönemde İslami eserlere daha çok yönelmeye başlıyor” ifadesini kullandı.

BİR DAVA ADAMI OLARAK GÖRÜYORUZ

İzzetbegoviç'in üniversite yıllarında bir dava adamı olarak mücadele vermeye başladığını belirten Orçan, “Genç Müslümanlar Teşkilatının üyesi olan Aliya, 1946'da tutuklandı ve 5 yıl hapis yattı. Aliya'yı, hayatının bu kısmında bir dava adamı olarak görüyoruz. Hapishanede yatarken bir endişeye kapılmıyor, sürekli kitap okuyor ve en önemlisi de hapishaneden çıktığında çok güçlü, dinamik biri olarak çıkıyor” diye konuştu. Orçan, Bosna'da savaş yaşanırken, zor şartlarda dahi İzzetbegoviç'in liderliğini ispat ettiğini de sözlerine ekledi.

‘MEHDİ BİZİM TEMBELLİĞİMİZİN ADIDIR’

Aliya İzzetbegoviç’in mücadeleyi hiçbir zaman bırakmadığını söyleyen Doç. Dr. Rahman Ademi, “Müslümanlar kendine düşen görevi yerine getirmek için dışarıda eylem göstermeli diyerek Aliya İzzetbegoviç, Demokratik Eylem Partisini kurmuştur. Aliya “Mehdi bizim tembelliğimizin adıdır” diyor hakikaten öyle. Rahmetlinin merkezinde Allah vardı, hakikaten sağlam bir imanı vardı ki “beynim okuduklarından ve gördüklerinden etkilenir ama kalbim asla zerre kadar bir sapma göstermedi” derdi ve şöyle devam ederdi; “Eğer Allah yoksa insanda yoktur, insan yoksa sorumlulukta yoktur, sorumluluk yoksa soykırım gibi en kötü suçlarda yoktur”