Ankara’da tek: Ney'in berrak sesinin süzüldüğü o mekan
Neyhane Kültür ve Sanat Evi, Ney'in o berrak sesinin süzüldüğü, Tarihi Hamamönü Evleri'nde küçük huzur dolu bir mekan. Neyzen Ömer Faruk Keskin, mekanda ögrenmek isteyenlere ney dersi veriyor, dinlemek isteyenlere ise doyumsuz bir musiki ziyafeti sunuyor.
Neyhane Kültür ve Sanat Evi, Ney'in o berrak sesinin süzüldüğü, Tarihi Hamamönü Evleri'nde küçük huzur dolu bir mekan. Neyzen Ömer Faruk Keskin, mekanda ögrenmek isteyenlere ney dersi veriyor, dinlemek isteyenlere ise doyumsuz bir musiki ziyafeti sunuyor.
Neyzen ve aynı zamanda işletme yöneticisi Ömer Faruk Keskin, “Neyin hayali ile oldu bütün bunlar. Bu kadim enstrüman bir şekilde tanınmalı, bilinmeli, daha çok kişiye ulaşmalıydı. Bunun için de en uygun zeminin Hamamönü olduğunu düşünerek buraya niyet ettik. En büyük hedefimiz, bu musikinin her bir insanın kalbine dokunması ve insanları iyileştirmesi” dedi.
HUZUR DOLU BİR MEKAN
2011 yılında Altındağ Belediyesi'nin katkılarıyla Neyzen Ömer Faruk Keskin tarafından kurulan Neyhane Kültür ve Sanat Evi, Ney'in o berrak sesinin süzüldüğü Tarihi Hamamönü Evleri'nde küçük huzur dolu bir mekan. O muhteşem sese kulak verip takip eden herkes bu mekana adeta davet ediliyor. Kapıdan giren de öyle kolay kolay Neyhane’den çıkamıyor. Neyzen Ömer Faruk Keskin, bu mekanda isteyene ney dersleri veriyor, dinlemek isteyenlere ise doyumsuz bir musiki ziyafeti sunuyor. Mekan yalnız, ney severlerle dolup taşmıyor. Ney dersleri yanı sıra, Ud, Kanun, Bendir, Bağlama, Tambur, Kudüm, Klasik Kemençe, Rebab ve Keman dersleri de veriliyor. Bunların dışında mekanda imza günleri, kitap sohbetleri ve her hafta farklı bir konu ele alınarak yapılan meşkler de misafirlere sunulan güzellikler arasında yerini alıyor.
“DAHA ÇOK KİŞİYE ULAŞMALIYDI”
Neyhane Kültür ve Sanat Evi’nin açılma hikâyesini anlatan neyzen ve aynı zamanda işletme yöneticisi Ömer Faruk Keskin, “14 yıldır adına Neyhane dediğimiz sanat evinin yöneticiliğini sürdürmekteyim. Neyin hayali ile oldu bütün bunlar. Bu kadim enstrüman bir şekilde tanınmalı, bilinmeli, daha çok kişiye ulaşmalıydı. Bunun için de en uygun zeminin Hamamönü olduğunu düşünerek buraya niyet ettik. Burada bu kültürün tanıtılması, insanlara gösterilmesi, toplumla paylaşılması adına böyle ciddi bir sorumluluğu üstlenmiş bulunmaktayım. Bu ilimle, sanat ile uğraşan kesimi tanımlarken 7’den 70’e demek istiyorum. Çünkü yaşımız farklılık gösterebiliyor. 7 yaşında bir öğrencimiz de var. 70 yaşında bir öğrencimiz de var. Hepsi de bu enstrümanı öğrenmek için buraya geliyor” sözlerini kullandı.
ÇEŞİTLİ ETKİNLİKLER VE KURSLAR BULUNUYOR
Neyhane’de haftanın belli günlerinde belli etkinlikler ve kurlar olduğunu dile getiren Keskin, “Burada ney dersleri, kanun dersi, kambur dersi, klasik kemençe dersi, ut dersi, revab dersi, Kudüm ve enstrümanın dersleri olmak üzere Türk müziği ses eğitimi, nazariyet ve Türk bizi usulleri eğitimi gibi birtakım eğitimler vermekteyiz. Her pazartesi tekke ilahileri meşkimiz oluyor. Her salı ve cumartesi günleri sanat müziği oluyor. Çarşamba ve perşembe gününde de Türk halk müziği oluyor. Cuma günü santur gitar dinletimiz var. Pazar günleri de Anadolu Erenlerinden güfteler. Böyle çok nitelikli edebiyat ve musiki merkezli etkinlikler yapıyoruz. Dini musiki ve la dini musiki dediğimiz türler yer alıyor” ifadelerine yer verdi.
“HER YERDE BİR NEYHANE OLMALI”
Bütün illerde neyhane olması gerektiğini ifade eden Keskin, “Allah'a hamdolsun hedef çok büyük. Hedefe doğru gidiyoruz. Her yerde bir neyhane olması gerektiğini düşünüyorum. En büyük hedefimiz, bu musikinin her bir insanın kalbine dokunması ve insanları iyileştirmesi. Çünkü toplumun şu anda buna ihtiyacı var. İnsanların sevgiye, barışa ve muhabbete ihtiyacı var. Dolayısıyla bunu sanatla yapacağız. Bizim niyetimiz bu yönde. Her yerde insanlar sanatla tanışmalı, buluşmalı ki biz asıl hedefe o zaman varacağımızı düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
“KALBİ DE RUHU DA DOYURUYOR”
“Böyle meclisleri çoğaltarak insanları daha çok ney ve musiki ile tanıştırarak, gerçek müziği insanlara doğru sunarak bunu gerçekleştireceğiz” diyen Keskin, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“İnsanımız modern müzik dinlemeye dönük. Çünkü tüketim de maalesef ki modern tüketime döndü. Modern yaşamın bir parçası da bugün tıpkı fast food ile beslenmeye döndü. Musiki de bir anlamda bundan nasipleniyor. Musiki de insanlar fast food türü besleniyorlar. Dolayısıyla bu anlayıştan insanları böyle nitelikli ve doyuruculuğu olan müzikle tanıştırmamız lazım. Dediğim gibi öbürü palyatif, öbürü çabuk tüketiliyor. Ama klasik Türk müziğine bakıldı mı asırlardan beri okunan eserler. Dolayısıyla biri gerçek anlamda karnı doyuruyor. Gönlü de kalbi de ruhu da doyuruyor. O böyle gelip geçici bir kültür gibi. Yani bir sene bir eser patlıyor. Gelecek sene hatırlamıyorsunuz. Dolayısıyla bu nitelikli müziği yukarı çıkarmak lazım.”
Kaynak:Rüveyda Aslıipek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.