Ahşapta hayat buldu

Ahşapta hayat buldu

Ulucanlar Sanat Sokağı’nda Yontu Atölyesi bulunan Nevzat Özbay, geçirdiği rahatsızlıklar sonucu ellerini kullanamaz hale geldi. Yontuya başlayan Özbay, “Ahşabı işleyerek tamamen iyileştim. Burası benim moral ve güç kaynağım” dedi.

Altındağ Ulucanlar Cezaevi Müzesi Sanat Sokağı’nda Ahşap Kaplama ve Heykel Sanatçısı Nevzat Özbay, iç ve dış dünyasını eleştirel bakış açısıyla eserlerine yansıtıyor. Özbay, “Doktorlar iyileşemeyeceğimi düşündü. Ellerimi yeniden kazanmak için yontu atölyesi açtım. Ahşabı işleyerek eski sağlığıma kavuştum. Burası bana moral ve güç veriyor, zihnimi yormuyor” dedi. 

processed-df8d273e-f34b-4081-a07a-afe09753d9d3_ftf5ukbm.jpeg

“MESLEK BİLGİM ÇOCUKLUKTAN GELİYOR”

Aileden gelen bir el becerisi olduğunu ifade eden Özbay, “Çocuk yaşta aletlerle tanıştım. Babam köy enstitülerinde eğitim vermiş hem iyi bir eğitimci hem de iyi bir ustaydı. Bende babamdan görerek büyüdüm. Ellerine vura vura bir şeyler yapmayı öğrendim. Yaşadığım coğrafya kapalı ekonomiye dayanıyordu. Kırsal kesimde de az çok herkes ustaydı. O doğal yapı beni bugünkü bana doğru sürükledi. Meslek bilgim çocukluktan geliyor. Daha okuma yazma bilmezken aletlerin isimlerini bilip kullanıyordum” sözlerini kullandı.

1658126273950.jpeg

ÇALIŞARAK BÜYÜDÜM

Özbay, “Daha lise çağlarımda aile desteğini istemedim. Kendi başıma başarmak istedim. O dönemlerde marangozhanelerde, düdüklü tencere fabrikalarında çalıştım. Hemen hemen her dalla uğraştım. Üniversitede de yine çalışarak okudum. Okurken eğitimimi daha da ileri taşımak adına farklı dallarda kitapları okudum. İyi bir kütüphane bilgisine sahibim. Bunun yanında İşçilikten hiç vazgeçmedim. İnşaat mühendisliği okudum bitirdim. Ahşaba hayat vermeyi seviyorum” ifadelerini kullandı.

İYİLEŞEMEZ DEDİLER

Geçirdiğim rahatsızlıklar nedeniyle birçok ameliyat olan Özbay, “12 Mart ve 12 Eylül olaylarını yaşadım. Hayatımın o dönemleri çok zorlu geçti. Sakat kaldım. Yatağa düştüm. Doktorlar tekerlekli sandalyeye kendimi alıştırmam gerektiğini hastalığımın iyileşemeyeceğini söylediler. 4 saat süren yüz üstü bir ameliyat oldum. Bünyem çok sağlam çıktı. Ameliyattan sonra beşinci gün ayağa kalktım ve ben hastaneden yürüyerek ayrıldım” şeklinde konuştu.
Özbay sözlerine şu şekilde devam etti; “Hastaneden ayrıldıktan kısa bir süre sonra Romatoid Artri adı verilen bir eklem hastalığına yakalandım. Bu hastalık eklemlerin içerisinde biriken sıvıya deniyor. Kanser ilaçları almaya başladım. 3 senemde bu şekilde geçti. Az da olsa 100-200 metre yürümeye başlamıştım.”

1658126290392.jpeg

ELLERİMİ GERİ KAZANMAK İÇİN…

Özbay, “Hastaneden ayrıldıktan sonra eski deneyimlerimden hareketle bu düştüğüm yerden çıkmalıyım dedim kendime. Kaldığım gecekondunun bir kısmını atölyeye çevirdim. Ellerimi yeniden kazanmak zorundaydım. Yoğun çalışmalar sonucunda az az ellerimi kullandım. Yani ellerimi kullanmak için bu işe başladım. Hiçbir ilaç almadım. Çok acı çektim. Fakat acı çektiğime değdi ve tamamen iyileştim” dedi.

“SLOGANA DÖNÜŞTÜRDÜM”

Yaşadığı zorlu süreci “Hareket yaşamdır, hareketsizlik ölümdür” diyerek slogana dönüştüren Özbay, bu işe bu bilinçle yaklaştığını vurguladı. 

DOĞAL SÜREÇ SANATA DÖNÜŞTÜ

Özbay, “Lisedeyken iyi resim yapardım. Herkes bunu bilirdi. Mezun olduğum lisede yaptığım çizimler 40 yıl asılı durdu. Bütün bu ağaç bilgimi, resim bilgimi, metal bilgimi birleştirdim. Bu görmüş olduğunuz sanat çıktı ortaya. Bu sayede hem beynimi, hem ellerimi hem vücudumu onarmış oluyorum” ifadelerini kullandı.

“ZİHNİMİ YORMUYOR”

10 yıldır Sanat Sokağı içerisinde ahşaba hayat veren Özbay, “Burası daha doğru düşünmemi sağlıyor. Zihnimi yoran çok fazla şey yok. Buradaki insanların hemen hemen hepsi de farklı sanatlarla uğraştığı için o bilince ve ruha sahip olan insanlar. Sessiz, sakin bir yer. Zihnimi toparlamama yardımcı oluyor” dedi. 

processed-2e538d4c-4178-4696-9b80-cac54451e5f2_agimxy4m.jpeg

FELSEFİ VE ELEŞTİREL BAKIŞ AÇISIYLA OLUŞTURULDU

Özbay, Sanat Sokağı’nın kendisi için moral ve güç kaynağı olduğunu söyleyerek, “Düşündüklerimi sanata dönüştürebilmek beni en iyi hissettiren şey. Sanatımı genellikle ağaç üzerinde inşa ediyorum. Ağaç ayrımı da yapmıyorum. Hepsi üzerinde farklı çalışmalar yapabilirim. Bu benim gözümde eleştirel bir sanattır. Toplumun olumsuzluğunun sesidir. Kendimi eleştirerek, öz eleştiri yaparak toplumun içindeki olumsuzluklara iniyorum. Bunlar da eserlerime yansıyor. Yani yaptığım eserler tamamen felsefi ve eleştireldir” şeklinde konuştu.

USTALIK ESERİ: GUERNİCA

Pablo Picasso’nun dünyaca ünlü eseri Guernica’yı 19 ay boyunca ustalıkla ahşaba işleyen Özbay, bu eserini ‘Ustalık eseri’ olarak adlandırıyor. Özbay, “Dünyaca ünlü eserde her parçayı ayrı ve farklı zamanlarda işledim. Bir parça bittikten sonra diğeri için istek ve konsantrasyonun oluşması gerekiyor. Böylelikle daha profesyonel eserler ortaya çıkacaktır. Unesco bu eserimi savaş karşıtı, barış simgesi ilan etti bu tablomu. Bu eserime talip olan birçok müşterim olsa da yerine daha değerli bir şey koyamayacağım için şu an satmayı düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

YÜZLEŞME AYNASI

Toplumun eleştirel sesi olmayı hayat felsefesi kabul eden Özbay, bir diğer eserinin konusuna değinerek konuşmasını sonlandırdı; “Kadın cinayetlerini eleştirmek adına yüzleşme aynası oluşturdum. Bir diğer ismi ise Çığlık. Erkekler kendilerini kadınların çığlıklarında görebilseydi eğer toplumda bu kadar kadın cinayetleri olmazdı. Toplumu sanatla eleştirirsek belki farklı bilinç oluşur.

Buket Beslen/İlksayfa 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.