Zübey'de Öğretmenin Başörtüsü Mücadelesi

Zübey'de Öğretmenin Başörtüsü Mücadelesi

Keçiören Belediyesi Fatih Kütüphanesi’nde görevli Zübeyde Aldemir, bir öğretmen. Ancak başörtüsünü açtırmak isteyenler bunu başaramayınca onu çok sevdiği öğretmenlikten uzaklaştırmışlar. Aldemir, öğretmenlik yaptığı dönemdeki başörtüsü mücadelesini gazete



ADEM GÜRSOY - HABERVAKTİM
Öğretmenliğe 1995 yılında başlayan Zübeyde Aldemir, başörtülü olması nedeniyle iki defa öğretmenlikten uzaklaştırılmış. Bu yüzden zaman zaman kendisini engelli gibi hissettiğini söyleyen Aldemir, hiçbir zaman başörtüsünden vazgeçmemiş. En sonunda öğretmenlikten uzaklaştırılan Aldemir, şu anda Allah’ın büyük bir lütfu olarak değerlendirdiği Keçiören Belediyesi Fatih Kütüphanesi’ndeki görevine devam ediyor. Öğretmenliğe olan hasretini kütüphaneye gelen öğrencilerle ilgilenerek gideriyor.
HER GİTTİĞİM OKULDA BASKI GÖRDÜM
Öğretmenliğe 1995 yılında Eskişehir’de Teknoloji Tasarım Öğretmeni olarak başladığını söyleyen Zübeyde Aldemir, başörtülü olduğu için geçirdiği soruşturmalar, gördüğü baskı ve kendisinin bütün bunlarla mücadelesini şu sözlerle açıklıyor: Öğretmenliğe başladığım yıllarda başörtüsü yasağı vardı ve bu konuda çok ciddi bir baskı vardı. Hangi okula gitti isem derslere bu şekilde giremeyeceğimi söylediler. Ben ise başörtüsünden vazgeçemeyeceğimi, hiç değilse görünürde olmayan ücra bir köye tayinimi vermelerini ve orada bu şekilde öğretmenlik yapmak istediğimi söyledim. Eskişehir il Milli Eğitim Müdürü Süleyman Şişman -ismini hiç unutmuyorum- o da benim gibi düşünüyormuş ki beni Eskişehir’in Günyüzü İlçesi’ne bağlı Ayvalı Köyü’ne gönderdiler. Oraya ulaşım çok zordu ama ben yine orada 2 yıl öğretmenlik yaptım. Ancak orada da yine başörtümle ilgili baskılar devam etti. Ben de bu baskı burada da devam edecekse beni ilden buraya neden gönderdiniz diye sorgulamaya başladım. Ama yine de bu baskılara ve geçirdiğim soruşturmalara rağmen 2 yıl orada güzel bir öğretmenlik yaptım. Orada ev ekonomisi derslerine giriyordum. Her hafta sonu Ankara’ya gelir o köye derslerle ilgili malzemeler götürürdüm. Çünkü okulda şartlar yetersizdi ben de kendi imkânlarımla bu eksikliği gücüm yettiğince gidermeye çalışıyordum. O dönemde öğrencilerimle çok güzel şeyler yaptık. Sergi falan açtık. Daha sonra buradan tayinim Çorum’a çıktı. 2 yılda Çorum’da çalıştıktan sonra tayinim Ankara’ya çıktı. Hüseyin Gazi İlçesi’nde Merkez Çocuk Sevenler İlköğretim Okulu’nda göreve başladım. Ama bu tayin ve görev süreçlerim içerisinde sürekli başörtüsüne yönelik bir baskı vardı, sürekli soruşturmalar geçiriyordum, hep bu şekilde derslere giremeyeceğim söyleniyordu. Ama ben işin bu tarafını hiç düşünmediğim için öğrencilerimle çok keyifli ve verimli bir eğitim süreci geçiriyordum. Kendim zorlandım ama bu konuyu kesinlikle öğrencilerime yansıtmadım.
ASLINDA PROBLEM DEĞİL AMA PROSEDÜR GEREĞİ
Ankara’da da 2 yıl öğretmenlik yaptığını söyleyen Aldemir şöyle devam etti: “Bu dönem zor bir süreçti. Sürekli müfettişler geliyor ve başörtüsünü problem yapıyorlardı. Müfettişler bunu prosedür gereği yaptıklarını söylüyorlardı.  Aslında başörtüsünün bir problem teşkil etmediğini onlar da biliyorlardı. Aynı okulda beraber öğretmenlik yaptığımız arkadaşlar arasında da başörtüsü hiçbir şekilde problem oluşturmuyordu.” 
ÖNCE UZAKLAŞTIRDILAR SONRA ATTILAR
Yukarıdan sürekli baskı olduğunu söyleyen Aldemir şunları söyledi: “Caydırmaya yönelik bu baskılar artarak devam etti. Derece kademe cezası, maaş kesintisi derken 1999 yılında okuldan 8 ay uzaklaştırıldım. Bütün bunlardan sonra müdür bey beni odasına çağırdı ve ne yapmayı düşündüğümü sordu. Ben de yanlış bir şey yapmadığımı öğretmenlik yapmak istediğimi söyledim. Bu soruyu asıl size sormak lazım dedim.  Uzaklaştırma cezasından sonra tekrar öğretmenliğe başladım ancak yapılan soruşturmalar neticesinde 2000 yılında öğretmenlikten atıldım. O dönemde sadece ben değil Türkiye genelinde pek çok kişi bu sebepten ötürü memuriyetten atıldı.”
KENDİMİ ENGELLİ GİBİ HİSSEDİYORDUM
Bunun kendisi için nasıl bir duygu olduğunu sorduğumuzda Aldemir şöyle cevapladı: “Kendimi engelli gibi hissediyordum. Başörtüsüyle ilgili direk suçlama yapmıyorlardı. Beni başörtümden vazgeçirmek için uydurma suçlamalarda bulunuyor, iftira atıyorlardı. Ben öğrencilere bu konuda baskı yapıyormuşum, öğrenciler bundan şikayetçi imiş gibi suçlamalar. Ben böyle bir şey olmadığını ve müfettişlerin gelip bunları öğrencilere sorup öğrenebileceklerini söylediğimde ise çok kayda değer bulmuyorlardı. Mesela Atatürkçülük’e aykırı davrandığım yönünde suçlamalar vardı. Bütün bunlar gerçekten paranoyak baskılardı ve çok inciticiydi. Ama ben hep şunu düşündüm. Başörtüsü Allah’ın emri ve öğretmenlikte çok kutsal bir meslek bu yüzden ben ne ondan ne diğerinden vazgeçemezdim. Çünkü ikisinin de diğerine bir engeli yok. Bir engel olduğunu düşünseydim öğrencilere zarar vermekten ben kendimi uzak tutardım zaten. Soruşturma açmalarına bile gerek kalmazdı. İnsanlar arasında böyle bir problem yoktu zaten. Dediğim gibi müfettişler bile aslında başörtüsü problem değil ama prosedür gereği böyle yapmamız gerekiyor diyorlardı.”
GERİ DÖNDÜM AMA BASKILAR AYNI
2006 yılında yapılan yasal düzenlemeler ile biz öğretmenliğe geri döndüğünü söyleyen Aldemir, şöyle devam etti: “Döndük ancak başörtüsü yine yasaktı. Bana artık akıllanmışsındır herhalde şimdi başını açarsın şeklinde yine baskılar devam etti. Bu yüzden öğretmenliğe geri döndüğüme bile sevinemedim. Ama ben başımı açmayacağım konusunda kararlıydım. Hatta Milli Eğitim İl Müdürü’ne bizi neden geri çağırdınız ki şartlar yine aynı devam ediyor diye serzenişte bulundum. O da şartlar aynı ama artık bazı okullarda müdürler idare ediyor, seni öyle bir okula veririz diye beni ikna etti ve ben tekrar öğretmenliğe başladım. Pursaklar Feride Bekçioğlu İlköretim Okulu’na tayinim çıktı. Orada müdür maalesef dedikleri gibi idare etmek yerine baskılara devam etti. O müdür de başörtümü açtığım takdir de derslere girebileceğimi söyledi. Başörtüsüyle derslere almadıkları için ben sürekli rapor almak zorunda bırakıldım. Ancak bu bir yere kadar böyle devam edebilirdi. Daha sonra Diyanet’e geçip başörtümle öğretmenlik yapmak istedim. Diyanet ise bu konuda umut verdi ama maalesef hiçbir şey yapmadı. İmam Hatipli isem Diyanet’te görev alacağımı aksi takdirde görev alamayacağımı söylediler.”
EN ÖNEMLİ MESLEK ALLAH’A KUL OLMAK
Bu süreçte yakınlarından da başörtüsünü açmasına yönelik baskı gördüğünü kaydeden Aldemir, şu ifadeleri kullandı: “6 yıl mesleğinizi yapamamış bir halde olunca bu aileyi de etkiliyor ve onlar da baskı uyguladı. Meslekten atılmaktansa başörtümü çıkarmamı istediler ama ben kesinlikle başörtümden vazgeçemeyeceğimi dile getirdim. Sonuçta en önemli meslek Allah’a kul olmak değil mi? Ailemin bundan ötürü üzülmesi de beni çok üzdü. Mesela şu tür laflar söylediler: ‘Başını çanalar cehenneme gidecekte sen cennete mi gideceksin, Falanca müftünün kızı başını açmış ta sen neden açmıyorsun.’ Maalesef en dindar görünen insanlardan bile böyle yanlış ifadeler duymak gerçekten üzücü…”
ALLAH’IN ÇOK BÜYÜK LÜTFU
Okulda baskılar tüm şiddetiyle devam ettiğini ve istifa etmeyi düşündüğünü söyleyen Aldemir, şunları söyledi: “Ancak ailem çok üzülüyordu ve ben arada kalıyordum. Ben bir müddet bu baskılara rağmen okula devam ettim. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başörtülü olarak derslere girdiğim yönünde şikâyetler gidince onlar da çareyi beni Keçiören Belediyesi’ne memur olarak göndermekte buldular. Bütün bunlardan sonra Keçiören Belediyesi’nde göreve başladım. Çok şükür burada bu yönde bir baskı ile karşılaşmadım. Bu benim için bir mucize idi. İki yıl bilgi işlem biriminde çalıştıktan sonra yine belediye bünyesinde olan kütüphaneye atandım ve hala burada görevime devam ediyorum.  Öğretmenliği ve okumayı seven biri olarak kütüphanede görevlendirilmem benim için çok büyük bir lütuf oldu.
RÜYA GİBİ
Şu anda üniversiteler ve diğer okullarda başörtüsü serbest ne düşünüyorsun dediğimizde Aldemir, şunları ifade etti: “Bu bana göre rüya gibi bir şey… İnanılacak gibi bir şey değilmiş gibi geliyor. Bunu yapanlara sadece yaptıkları bu şey bile yeterli.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.