“Zamanın Ötesinde Bir Sanatçı: Söbütay Özer” paneli düzenlendi

Bir Ustanın Hikayesi: Söbütay Özer sergisi kapsamında Emin Antik Sanat Merkezi’nde Zamanın Ötesinde Bir Sanatçı: Söbütay Özer paneli düzenlendi. Panele merhum Ressam Söbütay Özer’in eşi Perihan Özer, kızı Gözde Özer’in yanı sıra Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Söbütay Özer’in birçok resim sanatçısı arkadaşı, öğrencileri ile sanatseverler katıldı. Panelin açış konuşmasını gerçekleştiren İbrahim Terzioğlu, panelde Söbütay Özer’in yaşayan sanatçı dostlarının dilinden kişiliği ve sanatının anlatılacağını söyledi. Panelde konuşmacılar arasında Prof. Dr. Hasan Pekmezci, Prof. Dr. Adnan Tepecik ve Şefik Kahramankaptan yer aldı.

“SANATIN ÖZÜNDE PAYLAŞMAK VAR”

Prof. Dr. Hasan Pekmezci konuşmasında bu tür panellerin önemine değinerek Ressam Söbütay Özer’in kişiliğini ve sanatını anlattı. Pekmezci, Söbütay Özer’in kimsenin aleyhine söz söylemeyen bir kişiliğe sahip olduğunu ve Söbütay Özer için resim yapan herkesin bir değer olduğunu ve öğrencilerinin bu yüzden onu sevdiğini belirtti. Söbütay Özer’in eline hiç fırça almayan kişilere ve öğrencilerine sergi açtırdığını ve ödüller aldırdığını ifade eden Pekmezci, “ Şimdi kaç resim satarım hesabı var. Bizler resim satmak için resim yapmadık. Şimdi birinci öncelik resim satmak, 10 tane sattım, 20 tane sattım övünmesine girmek. Sanat bu kadar için abes bir şey yok. Sanatın özünde bildiğini ve gördüğünü paylaşım var. Bu yüzden ben Söbütay Özer’i başka bir boyutta görüyorum ve değerlendiriyorum” dedi. Hasan Pekmezci Söbütay Özer’in Gazi Eğitim Enstitüsü’nün yetiştirdiği başarılı isimlerden biri olduğunu ifade ederek, “Başarısının altında büyük oranda bu okuldan kazandığı birikim olduğuna inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.

“BAŞKA BİR MESLEK SEÇMEYİ HİÇBİR ZAMAN DÜŞÜNMEMİŞ”

Şefik Kahramankaptan ise Söbütay Özer ile Çağdaş Sanatlar Vakfı’nın kuruluşundaki çalışmalarını ve onun vakıftaki desteğini anlatarak sözüne başladı. Kahramankaptan, vakıf çalışmaları ile Söbütay Özer’in ölümü sonrası adına sergi açtıklarını ve resim yarışmaları düzenlediklerini dile getirdi. Kahramankaptan, Söbütay Özer’in sanatını ve kişiliğini ise şu şekilde anlattı: “ Söbütay Özer’in resim ilgisi ilkokuldan itibaren başlıyor. Devam ediyor ve mutlaka resim konusunda eğitim almaya karar veriyor. Ama ailenin maddi durumu bozulmuş. Liseyi de Edirne’de bitiriyor. Ankara’da Gazi’ye geliyor. Sohbetim esnasında Gazi’nin binası için ‘onu gördüğüm zaman aşık oldum adeta’ demişti. Karar veriyor Gazi’ye girmeye. Başka bir meslek seçmeyi de hiçbir zaman düşünmemiş. Bir hafta boyunca Ankara’da sınavlara tek başına girmiş ve kazanmış. Mezuniyetinin ardından bir süre Kastamonu’da öğretmen okulunda bulunuyor. Ve daha sonra tekrar Gazi’ye geliyor. Vefatına kadar Gazi’de atölyesi olan bir arkadaşımızdı. Edirne’de resimlerinde görüldüğü üzere bahçeli eski evlerde yaşamışlar. Bizim nostaljik gördüğümüz nesneler onun hep hafızasında Edirne’den itibaren yer edinmiş. Koskoca bir Çınar ağacı ve bir araba ile doğayı nasıl iç içe geçirmiş. Kendisi bana ‘resmi kurarken soyut başladığını, sonra denge kompozisyon ve armoni üzerinde dururken yavaş yavaş konuyu çağrıştıran bir takım biçimler ortaya çıkmaya başlıyor ve resmim o tarafa kayıyor’ diye anlatmıştı. Yani ‘spontane gelişen bir resim anlayışım var’ diyordu kendisi” şeklinde konuştu.

NESNELER ÜZERİNDEN SPONTANE ANLATIM

Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Adnan Tepecik ise ‘Söbütay Özer’in Resimlerinde Özgünlük ve Özgürlük’ adlı sunum gerçekleştirdi. Tepecik, gerçekleştirdiği sunumda Ressam Söbütay Özer’in resimlerinde görülen ve günlük hayatta kullanılan birçok nesneden (sandalye, bisiklet su tulumbası, el arabası gibi) örnek verdi. Bu nesnelerin Söbütay Özer’in resimlerinde kullanış tarzı üzerinden Özer’in sanatına dair anlatım gerçekleştirdi. Panel, Söbütay Özer’in kızı Gözde Özer’in ve Söbütay Özer’in arkadaşlarının anma ve selamlama konuşmalarının ardından sona erdi.