Z kuşağının jargonu dilde parazite yol açıyor
Doç. Dr. Buğra Genç, Z kuşağının konuşurken çok ciddi anlamda jargon kullandığını ve bunların orta ve ileri yaşlardaki insanlar için anlaşılmaz olabildiğini söyledi. Doç. Genç, bunun bir parazit olduğunu ve iletişim sorunlarına yol açtığını vurguladı.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kadın Girişimcilik Topluluğu ev sahipliğinde düzenlenen seminerler dizisinin son konuğu Doç. Dr. Buğra Genç oldu. Genç, ‘Modern Yaşamda Etkili İletişim’ adlı konuşmasıyla gençlere hitap etti. Sunum esnasında katılımcılardan aktif olmasını isteyen Buğra Genç gelen soruları detaylıca cevapladı. Seminerde Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde iletişimin rolünden farklı kuşakların jargon kullanımına kadar pek çok konu ele alındı.
İLETİŞİM DOĞUMDAN ÖLÜME KADAR SÜRÜYOR
İnsanın doğumundan ölümüne kadar iletişim ile iç içe olduğunu vurgulayan Genç, hayatımızın her alanında iletişim kanallarına başvurduğumuzu şöyle anlattı:
“İletişim nedir bunu açmak istiyorum, bir tanım yapalım. Bugün aslında her şekilde iletişimin içerisindeyiz. Konuşuyoruz, farklı şekillerde iletişim kanallarını kullanıyoruz. Ancak ne kadar farkındayız? Bunu ne kadar düşünüyoruz? Bu birazcık düşündürücü tarafı. İletişim birçok şekilde tanımlanabiliyor ama en uygun tanımın şu olduğunu görüyoruz: Bir kaynak ve alıcı arasında bilgi, duygu, düşünce ve davranışların anlaşılarak aktarımının süreci. Yani bir döngü var, bu döngüyü tam olarak anlamak, kavramak ve bunu gerçekleştirmek bu noktada çok önemli. İletişimin ne zaman başladığı ve ne zaman bittiğini düşündüğümüzde aslında doğumdan ölüme kadar kullandığımız bir araç olduğunu görüyoruz. İletişime neden ihtiyaç duyuyoruz? Hayatımızın hangi noktalarında kullanıyoruz? Her alanda kullanıyoruz aslında. Bilgi aktarmak için, paylaşım için, yönetim için, ikna etmek için ve eğlence için. Hangi alanı kullanırsanız kullanın toplum içinde var olduğunuz sürece iletişime mutlaka ihtiyaç duyuyorsunuz.”
Z KUŞAĞINDA JARGON KULLANIMI
Genç yaştaki insanların konuşma dilinde kendi jargonunu oluşturduğunu söyleyen Genç, orta ve ileri yaştaki insanların bu jargona ayak uyduramadığını şu ifadelerle aktardı:
“İletişim sistemi dönerken parazit dediğimiz olgulara çarpabilir. Bunlar iletişimi engelleyecek olan veya yanlış anlaşılmalara neden olabilecek sıkıntıları doğurabilecek şeyler. Jargon kullanmak mesela. Günümüzde Z kuşağı çok ciddi anlamda jargon kullanarak iletişim kuruyor. Küçük bir örnek vermek istiyorum. Bakınız iletişimi ne kadar bloke edebilecek bir şey. Bir tiyatro çalışmasında oyuncumdan karakterini tahlil etmesini istedim, dedim ki sen nesin, ne yapıyorsun bir analiz eder misin bunu. Tamam hocam dedi, başladı konuşmaya. Benim karakterim biraz gider yapıyor dedi, ‘efendim?’ dedim. Gider yapıyor hocam dedi. Düşündüm, oyun ıslak bir zeminde geçmiyor, banyo yok. Gider ne alaka, ne ilgisi var diye düşünüyorum. Oradan diğer genç bir oyuncu gülerek ayağa kalktı. Hocam atar yapıyormuş, onu demek istiyor dedi. Atar, atar ne? Geçmişte yaşanan bir olay bu, ben gider ne demek bilmiyorum, atar ne demek bilmiyorum. Ciddi anlamda jargon kullanmaya bağlı olarak bir iletişim sorunu yaşayabiliyorsunuz. Günümüzde jargon kullanımı yüksek düzeylerde. Diğer bir parazit iletiyi filtreleme ve değiştirmedir. Bugünün daha kısa söylemiyle sansür. Gerek beyaz yalanlar, pembe yalanlar veya işte karşı taraf üzülmesin diye yaptığınız her türlü değişiklik dahi bu konudaki filtremelere dahil edilebilir. Bir verinin üzerinde yapılacak olan en küçük bir değişiklik bile aslında parazit olarak değerlendirilebiliyor. Bunlara dikkat etmek gerekiyor.”
TOPLUM İÇİNDE İLETİŞİM BİR İHTİYAÇTIR
Toplum içinde yaşayan insanların kendini gerçekleştirebilmek için mutlak surette iletişime ihtiyaç duyduğunu söyleyen Genç, “Bilirsiniz Maslow’un bir ihtiyaçlar piramidi vardır ve bütün bireyler için geçerlidir. Özellikle toplum ile iç içe yaşıyorsanız bunun tepesine doğru çıkmak için gereken bütün eforu sarf edersiniz. Tom Hanks’in bir filmi var. Hatırlarsanız bir uçak düşüyor ve bir karakter adaya çıkıyor. Orada tek başına yaşama dahil oluyor. Adada tek başına kaldığında karakterin yaşadığı zorlukları görüyorsunuz. Orada çok güzel bir metafor var. Bir voleybol topu buluyor orada, uçaktan düşen parçalar içinde. Bu voleybol topunu insanlaştırıyor Tom Hanks. Elindeki kan iziyle üzerine yüz yapıyor, kaş göz çiziyor. Orada yaşadığı süreç içinde onunla konuşmaya çalışıyor, iletişim kurmaya çalışıyor. Dikkat ederseniz o noktada iletişimin ne kadar büyük bir önem taşıdığını görebilirsiniz. İşte Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde insan önce fizyolojik ihtiyaçlarını karşılıyor. Güvenlik, sevgi, aitlik hissi, saygı ve statü gibi temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra diğer ihtiyaçlarına geçiyor. Kendini gerçekleştirme konusunda üst sıralara doğru gitmeye çalışıyor. Bu konuda biraz edinimleri de ele almak lazım. Biz neleri aldık? Kendimize neleri yükledik? Nasıl kendimizi oluşturduk? Tüm özelliklerimizi bir noktada hemhal ederek kendimizi bir noktaya doğru çıkarabilmekten bahsediyorum. Kendini gerçekleştirebilmiş insan aslında bugün modern yaşamda bizim görmek istediğimiz insandır. Düşünebilen, empati yapabilen, bilgiyle donanmış ve dogmalardan yola çıkmayan insanlar çoğunlukla kendini gerçekleştirmiş insanlardır. Eğer toplum içindeysek bunları yapabilmek için mutlak suretle iletişime ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliriz.” diye konuştu.
İLETİŞİMİN ÇALIŞMA PRENSİBİ
İletişim sistemleri farklılık gösterse bile çalışma prensibinin hep aynı kaldığını vurgulayan Genç, “İletişimin ögelerinden bahsedelim, bunlara bir bakalım. Bir kaynak gerekiyor, bu kaynaktan bir veri çıkacak. Bu verinin bir alıcı tarafından alınması lazım. Bir iletinin oluşması da gerekir. Bunu bir kanalda bir bağlam ile göndermeniz gerekiyor. Son olarak da bir dönütün olması gerekiyor. Yani bir sistem var, bir süreç var bu işin içinde. İşlerin yolunda gitmediği zamanlar da olabilir ve sorunlar oluşur. Bu konuda özellikle bizim kırsal kesimimizdeki insanlar sorunu çözmüşler. Biraz espri ile karışık anlatayım. Hangi dilde konuşan bir turist görürlerse görsün bizim köylülerimiz, çok rahat anlaşırlar. Nasıl anlaşırlar Türkçe konuştukları halde? Bağırarak anlaşırlar (gülüyor). Beden dilinde de aynı şekilde çalışıyor sistem. Görünebildiğiniz sürece karşı tarafa bir mesaj vermiş oluyorsunuz. Karşı taraf aynı kültüre dahil bir insansa bunu yorumlayabiliyor. Siz gerekirse bu sistemi dumanla anlaşmak için bile kullanabilirsiniz, çalışma prensibi aynı.“ diyerek sözlerini noktaladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.