Türkiye’de en çok satılan kitaplar hangileri? Aşk kitaplardan öğrenilir mi?
Okuma oranı hayli düşük olan ülkemizde en çok satılan kitaplar hangileri? Gençler neden en çok aşk kitabına rağbet gösteriyor? Aşk kitaplardan öğrenilir mi? Gerçek aşk ile tensel aşk arasında ne fark var?
Türkiye’de maalesef kitap okuma oranı 1940’lı yılların bile iki kat gerisinde. Hem de okur yazarlık oranının, okullaşma oranının on kat arttığı; iletişim ve tanıtım olanaklarının bu denli yükseldiği bir dönemde…
Okumanın bu denli dip yapmasının tek nedeni elbette televizyon ve internet değil. Öyle olsaydı bu durum diğer ülkeleri de etkilerdi.
Örneğin en fazla kitap okuyan ülkelerin başında yüzde 21 oranıyla bilim ve teknolojinin geliştiği İngiltere ile Fransa geliyor. Bu ülkeleri Japonya yüzde 14, Amerika yüzde 12 ve İspanya yüzde 9 ile izliyor. Türkiye, yüzde 0,1; yani binde bir okuma oranıyla son sıralarda yer alıyor.
AŞK İLK SIRADA
UNESCO’nun 2018 yılındaki istatistiki verilerine göre Türkiye kitap okuma oranında dünyada 86. sırada yer alıyor. İstatistiklere göre, ülkemizde her gün televizyon izlemeye 6 saat, internete 3 saat zaman ayırıyoruz. Buna karşın kitap okumaya ayırdığımız süre ise kişi başına günde sadece bir dakika düşüyor. Bilindiği üzere Türkiye’de zaten kitap okunmuyor, okuyanların ise yüzde 65’i aşk, yüzde 24’ü siyasi, yüzde 13’ü düşünce, yüzde 7’si kişisel gelişim kitapları okuyor.
Peki Türkiye’de en çok satılan kitaplar hangileri? Neden gençler arasında aşk kitapları bir hayli yaygınlaştı?
İşte cevabı:
Bu konuda araştırma yapan sosyologlar ve eğitimciler; gençler arasında aşk kitabının bu denli yaygınlaşmasının birinci nedeni olarak, eğitim sistemindeki yanlışlıklar, yaygınlaşan sosyal medya ile öz kültürümüzden kopuk televizyon dizilerini gösteriyor.
GENÇLER GERÇEK AŞKLA TENSEL AŞKI KARIŞTIRIYOR
Gençlerin gerçek aşkı bilmediğini ifade eden sosyologlar, “gerçek aşk kitaptan öğrenilmez” tezini ileri sürüyor. Efsaneleşmiş Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı aşklarını örnek gösteren sosyologlar ne Mecnun’un, ne Ferhat’ın, ne de Kerem’in aşkında kitabın hiçbir rolünün olmadığına dikkat çekiyor.
Şem-i Tebrizi’nin “Aşkı kitaplardan öğrenemezsin, satırlara sığmayacak kadar bal kahrıdır o, gel anlatayım sana aşkı. Önce yak kitapları. Aşkı âşıklarda arama. Aşk, âşığın aynası değildir, bu nedenle körler çarşısında ayna satılmaz. Aşk kelime değil ki deftere kaydedesin, aşk paragrafları talan eder. Aşkın kitaba sığınmayışı bundandır. Kitap yorum işidir, aşk yorumlarda yormaz yolunu. Aşkın kendisi başlı başına ucu bucağı gözükmeyen yoldur. Yola girenin geri dönüş hakkı yoktur. Yolun çukurundan, çamurundan, şikayet etme. Aşk çamuru nurlaştırandır. Unutma! Sen ruh denen nurun ile çamur denen bedenle buluşmasından doğdun…” sözlerine vurgu yapan araştırmacılar, günümüz gençlerinin aşkının gerçek aşktan ziyade “tensel aşk!” olarak tanımlanabileceğine vurgu yapıyor.
Gençlerin tensel aşkla gerçek aşkı, birbirine karıştırdığını kaydeden sosyologlar; gerçek aşkın ancak kalpte kalıcı biçimde yaşanacağını, tensel aşkın ise geçici, anlık hülyalardan başka bir şey olmadığını dile getiriyor.
Adı Mihriban’la efsaneleşmiş rahmetli Abdürrahim Karakoç’un “Yâr deyince, kalem elden düşüyor/Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor/Lâmbamda titreyen alev üşüyor/Aşk, kağıda yazılmıyor Mihriban.” şiirini hatırlatan araştırmacılar, aşkın kitaptan öğrenilemeyeceğini, kağıda yazılamayacağını, gerçek aşkın ancak yaşanacağını ifade eden araştırmacılar, bunun da öz kültürümüze uygun eğitim ve öğretim sistemiyle mümkün olacağını kaydediyor.
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.