Sigara alacaktı vazgeçti dükkan aldı

Ankara soğuklarıyla olduğu kadar sahaflarıyla da ünlü bir şehirdir. Öyle ki akademisyenler Ankara’da Sahaf kültürüyle ilgili araştırmalar yapıp tezler hazırlamışlardır. Aksoy Çarşısı’nda bulunan Yüce Erek Sahaf’ın sahibi Zaim Gök ile kitaplara dair konuştuk. 

KENDİNİZİ NASIL TANITIRSINIZ?

İsmim Zaim Gök aslen Kayseriliyim, 9 yıldır Sahaflık mesleğini yapıyorum. Sahaf olmak için gayret ediyorum çünkü sahaflık uçsuz bucaksız bir deryadır dolayısıyla her yeni bir şey öğrendiğinde bilmediğin başka bir şeyin farkına varırsın. 

NASIL SAHAFLIK YAPMAYA KARAR VERDİNİZ?

Ben daha önceden gazetecilik, dergicilik yapıyordum. Sahaflığa, yayınevine uzak bir insan olmadım hiç. Kitaplarla barışık ve iç içe yaşadım. Benim bu işe başlangıcım çok ilginçtir, koltuğumun altına 4 tane kitap alıp dışarı çıktım, satabilseydim eğer bir paket sigara alacaktım. Şu an benim olan bu dükkâna geldim dükkân sahibi de ortalığı derlemiş toparlamış kardeş ben dükkânı boşaltıyorum istersen sen tut dedi. Ben o sıralar maddi olarak çok zor durumdayım, evim dahi yok ve Prof. Dr. Mehmet Akif Tural’ın evinde misafir olarak kalıyorum. Bir baktım ki dükkânı tutmuşum ben, işte hayat insanın karşısına böyle ilginç olaylar çıkartıverir. 
Ticaret yapayım diye Sahaflık yapılmaz. Sahaflık; bilgi, kültür, özveri, samimiyet ve sevdadır. Bunların hepsi bir arada yoksa bir adamda o gitsin başka bir işle uğraşsın. Sahaf dediğin dil, tarih, kültür gibi konularda az da olsa bilgi sahibi olmalıdır. Bu işi yapacak insan iki ya da üç dile vakıf olması gerekmektedir. 

ANKARA’DAKİ SAHAF KÜLTÜRÜNÜ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Ankara, üniversiteler ve memurlar şehirdir. Ankara’da yayıncılığın yaygın olması kadar doğal bir şey yok. Sahaf işinin üstadı olan birkaç kişiden birisi olan aynı zamanda abim dediğim Ethem Coşkun’u geçenlerde kaybettik. Ben Türk Dünyası ve Türkoloji üzerine çalışırım elimdeki kitapların birçoğunu da bu alanlar oluşturur. 

KİTAPLARINIZI NASIL TEDARİK EDİYORSUNUZ?

Benim için kitap tedariki çok keyiflidir. Bazen öğrenciler getirirler. Sokak kitapçılarını gördüğüm zaman hemen kurcalarım. Bilhassa vefat edenlerin çocukları, kendilerine kalan kitapları bana satarlar. Bazı değerli dostlarım ise ihtiyaç fazlası kitapları verirler. 
Bana sorulan ama bende olmayan bir kitabın peşine düşerim, onu bulmak için her şeyi yaparım. Kitabı en sonunda bulduğumda önce kendim okur daha sonra arayana veririm. Nutuk’un mebuslara basılan özel baskısı vardır. O çok nadir çıkar ve kıymetlidir. İstanbul Ansiklopedisi, Ziya Gökalp’in Osmanlıca basılmış kitapları, Nihal Atsız’ın ilk basım eserleri. Bunlar ender sorulan ama çok değerli olan kitaplardır.

ÇOK NADİR BİR KİTAP; 300 YILLIK TEVRAT

Sizi çok özel bir kitapla tanıştırmak istiyorum diyen Sahaf Gök, “İbrahim Müteferrika’dan daha önce gayrimüslim tebanın basmış olduğu çok nadir bir kitap bu. 1600’lü yılların sonunda İstanbul’da basılan ve daha sonra Suriye’ye giden bu kitap bir süre orada korunmuş. İç savaştan sonra bir şekilde kaçırılan bu kitabı ben buldum ve bu kitap 300 yaşında. Eşi ve benzeri olmayan bu kitap İbranice yazılmış olan bir Tevrat. Bu kitaba paha biçemiyorum çünkü eşi, kopyası yok. Daha önce de elimde kıymetli bir kitap vardı. Orhun Yazıtları olan bu kitap, 1892 yılında Finlandiya Milli Eğitim Bakanı bir paragraf yazı yazmış. Konstantinapol Darülfünuna hediye olarak göndermiş. Evvela Sultan II. Abdulhamit’e giden bu kitap daha sonra İstanbul Darülfünuna gönderiliyor. Daha büyük bir skandalla birlikte İstanbul Üniversitesi elindeki kitapları tasnif edip hurdacıya satıyorlar. Ben de oradan ulaştım. Bir buçuk yıl bende kalan kitabı Adana Büyükşehir Belediyesi istedi ve 35.000 liraya sattım.” dedi.

Cihan ÖZKAN/HABERVAKTİM