Kızılcahamam Keşfedilmeyi Bekliyor
Gezimizin ikinci durağı Kızılcahamam, hem turistik imkânlarıyla hem de doğal güzellikleriyle çok farklı bir yapıya bürünmüş durumda. Adından da anlaşılacağı gibi Kızılcahamam hamamları, kaplıcaları ve termalleriyle ünlü ancak bunun yanında Kızılcahamam ke
UĞUR ÖĞÜT - HABERVAKTİM
Ankara’nın soğuk havasından, AVM’lerden, yapay parklardan sıkılanlar için Kızılcahamam tam biçilmiş kaftan. Özellikle hamamları kaplıcalarıyla büyük ilgi gören Kızılcahamam aynı zamanda doğal güzelliği ve Şeyh Ali Semerkandî Türbesiyle de sizi unutamayacağınız bir geziye davet ediyor. Kızılcahamam’da belki oranın yerli halkının çok iyi bildiği ama bizim bilmediğimiz birçok güzellikle karşılaştık. Bu güzellikleri sırasıyla anlatmaya başlayabiliriz.
SOĞUKSU MİLLİ PARKI, JEOPARK ve ŞEHİR MERKEZİ
Gezimizi anlatmaya ilk önce şehrin merkezinden başlayabiliriz. Merkeze yakın Soğuksu Milli Parkı Kızılcahamam için ayrı bir yere sahip. İçerisinde bulunan Tabiat Varlıkları Müzesine ziyaret gerçekleştirip burada Milli Park ve yaban hayat hakkında bilgilendirildik. Soğuksu Milli Parkı İçerisinde bulunan Kuzcapınar mevkiindeki Fosil Ağcı ziyaret edip, gezimize Kara Akbaba Gözetleme Kulesine çıkarak burada endemik bir türü olan Kara akbabaları dürbünle gözetleyip, ilçeye kuş bakışı bakabiliyorsunuz. Roma döneminden beri Anadolu’ da aktif olan bin termalden birisi olarak asırlarca hizmet vermiş olan Roma Hamamı restore edilip ve hizmete açılmış durumda. Büyük Kaplıca arkasında, belediyenin termal pansiyonlarının bahçesinde bulunan uzun asırlar boyunca geçirdiği tadilatlarla 1941 yılına kadar aktif olarak kullanılan tesis, Büyük Kaplıca hizmete girmesi ile bu günlere kadar gelmiş durumda.
1 GÜNLÜK ZİYARETÇİ SAYISI 60 BİN
Aldığımız bilgiye göre Ramazan’da iftar saatlerinde Soğuksu Milli Parkı dolup taşıyor. Normal zamanda ise hafta sonları ilçe dışından 1 günlük ziyaretçi sayısı 60 bin civarında. Ankara’nın soğuk havasından sıkılan vatandaşlar aileleriyle buraya gelip piknik yapıyorlar.
HEM İNANÇ HEM DE JEOSİT TURİZMİ
Çamlıdere Bölgesi Kızık fayı, Pelitçik Yahşiyan Fosil ormanı, Şeyh Ali Semerkandi Hazretleri Türbesi, Akyarma Tüfleri ile hem inanç turizmi bakımından, hem de değişik jeositler bakımında gezilmesi ve görülmesi gereken bir bölge.
HAK VE GÖNÜL DOSTU
Kızılcahamam’a gittiğinizde mutlaka uğramanız gereken yerlerden biride Şeyh Ali Semerkandî Türbesi. Şeyh Ali Semerkandî, Hicrî 720 / Miladî 1320 yılında İsfahan’da doğmuş. Babası Yahya Efendidir ve İkinci Halife Hz. Ömer’in torunlarındanmış. Tahsilini Semerkant’ta tamamladıktan sonra Buhara’ya giderek Alâeddin Buharî’nin talebesi olmuş ve dinî ilimler ile tasavvufta kemale ermiş. Hanefi Mezhebi’nden ve Nakşibendî Tarikatı’ndan olan Şeyh Ali Semerkandî, uzun yıllar Şeyhler Mahallesi’nde ikamet ederek, Çamlıdere’yi ilim, irfan ve fazilet merkezi haline getirmiş. Hicri 862 / Miladi 1458 yılında, yaklaşık 142 (Hicri) yaşında vefat eden Şeyh Ali Semerkandî, Çamlıdere mezarlığının orta yerine defnedilmiştir. Türbesi hâlen burada olup, halkımızın ziyaretine açıktır. 1978 yılında restore edilen Türbe’de, Şeyh Ali Semerkandî’nin yanında 10 kabir daha bulunmaktadır ki bunlardan yedisinin arkadaşlarına, üçünün de sırdaşlarına ait olduğu rivayet edilmektedir. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması yolunda büyük bir rolünün olduğuna inanılan Şeyh Ali Semerkandî, Hak ve gönül dostu olarak bilinmektedir.
Doğa meraklıları
Güvem Bölgesi sırası ile Acı Su Deresi maden suyu travertenleri, maden suyu fabrikası, Sey Hamamı Tarihi Kaplıcası, Güvem Bazalt Sütunları, Beşkonak Fosil yatakları ve Yağcı Hüseyin köyü yakınında bulunan Krater gölü olan Kara Gölü ile görülmeye değer bir bölge. Özellikle doğa gezilerini seven ve doğa olaylarına meraklı olanların mutlaka gezmesi gereken yerlerden biri. Hem kültürel hem de milyon yıllar önce yaşanmış doğa olaylarıyla hiç görmediğiniz ve bilmediğiniz bu yerleri keşfedebilirsiniz.
ANADOLU İSMİNİN HİKÂYESİ
Kızılcahamam'a 16 km mesafede bulunan Taşlıca Köyü’nde, Kırmızı Ebe ve oğlu Oruç Gazi türbeleri, Ayran Taşı, Gelin Kayası ve Kaplumbağa Kardeşler Jeositi bulunmaktadır. Kırmızı Ebe Türbesi’nin ilginç bir hikâyesi vardır. Anadolu isminin burada yaşanan bir olaydan geldiği rivayet edilir.
Anadolu isminin ortaya çıktığı rivayet edilen o olay:
Anadolu’da Anadolu Selçuklu devleti döneminde hükümdar Alâaddin Keykubat, Başköy Kalesi'ni fethe giderken yol üzerindeki Taşlıca köyüne uğrar.
Burada, oğlu Oruç ile beraber yaşayan Kırmızı Ebe Türk askerlerini karşılar ve kendilerine ayran ikram eder. Bir taş oluğa döktüğü ayrandan bütün askerin içerek kaplarına doldurmasını ister.
Herkes ayran içip kabını doldurduğu halde, taş oluktaki ayran tükenmez. Halkın inancına göre Kırmızı Ebe bir evliya olduğu için bu keramet gerçekleşmiştir. Bu arada, ayran içip kaplarını dolduran askerlerle Kırgız Ebe arasında şu diyalog yaşanır:
-Doldurun Gazilerim,
-Doldur Ana,
-Doldurun yavrularım,
-Ana, dolu!
Bu olağanüstü olay Sultan’ın kulağına gider ve Kırgız Ebe’yi huzuruna davet eder. O’nda gördüğü keramet ile etkilenir ve buradaki araziyi oğlu Oruç Gazi’ye yurt olarak bağışlar. Buna dair Kırmızı Ebe’ye bir berat verir. Kırmızı Ebe’nin türbesi köyün doğu çıkışında bir tepe üzerinde olup 2001'de hayırsever bir vatandaş tarafından restore edilmiştir.
ÜRGÜP’ TEN SONRA EN GÜZEL PERİBACALARI
Çeltikçi Bölgesi Mahkeme Ağcı, Yer altı Kültürel Jeositi, Abacı Peri Bacaları ve Ali Cin Manastırı Kültürel Jeositlerinden ibarettir. Abacı Peri Bacaları Çeltikçi yolu üzerindeki Başören köyü kavşağındadır. Asıl kütlesi 16-11 milyon yıl yaşındaki tüfler olan ‘doğal sanat’ ürünleridir. Peribacalarının oluşumu yaklaşık son yüz bin yıl içinde gerçekleşmiş ve Ürgüp’ ten sonra İç Anadolu’nun en güzel peribacaları bu bölgede. Mahkeme Ağacin Köyü, ilçeye 18 Km. uzakta ve Çeltikçi yolu üzerinde eski bir yerleşim yeri. Bazı mağaralardaki Hıristiyan motifleri ve kullanım şekli, kilise olduğunu ortaya koyuyor. Bunların yanında mesken depo ve şarap imal yerleri olan mağaralar da var. Burasının ilk sakinlerinin Roma’nın hışmından saklanan ilk Hıristiyanlar olması ihtimali vardır. Mağaraların olduğu yerdeki toprak hafif nemli ve gevşek bir yapıda olduğu için kolaylıkla mesken ve kilise haline getirilmiş. Ali Cin deresi, Çamlıdere Barajı çıkışında, E–89 otoyolu üzerinde derin (140 m) ve çok dik bir vadi yamacında, yerden 70 metre yüksekte oyulmuş birtakım mağaralar var. Çevrede bu mağaraların 19.asrın 2.yarısında yaşadığı tahmin olunan ve eşkıya olarak bilinen Cin Ali tarafından yapıldığı söylense de Roma dönemine ait güvenlik amaçlı bir yapı olduğu daha akla yatkın. Bugün ancak profesyonel dağcıların tırmanacağı özellikte bulunan kale ve çevresinin, görülmeye değer bir fizik yapısı var. Vadi tabanında Soğulcuönü çeşmesi var ve bu alan kamp ve piknik alanı olarak kullanılabilir. Manastır olarak bilinen bu yapı, Trabzon' daki Sümela benzeri bir tarzda inşa edilmiş ancak içinde dini veya sosyal hiç bir iz ve işaret bulunmuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.