Kız Kulesi ne zaman yapıldı? Kız Kulesinin efsanesi? Kız Kulesinin hikayesi nedir?

Kız Kulesi ne zaman yapıldı? Kız Kulesinin efsanesi? Kız Kulesinin hikayesi nedir?

Kız Kulesi, hikayesi bakımından insanlar tarafından merak ediliyor. Üzerine bir de Kız Kulesi’nin ortak olduğu hikayelerde olunca arama motorlarında Kız Kulesi araştırılıyor. Peki, restorasyonu tamamlanarak yeniden hizmete açılan kulenin hikayesi ne?

İstanbul Boğazı’nda yer alan Kız Kulesi, ziyaretçiler için görsel bir şölen sunuyor. Boğazın en güzel yerinde, suyun üzerinde martılara komşu Kız Kulesi, kendi hikayesinin dışında da pek çok aşk hikayesine konu olmuştur. Geçmişi milattan öncelere dayanan Kız Kulesi, zamana meydan okuyarak günümüze kadar ulaşmıştır. Geçmişi günümüze taşıyan kule, zamanla birkaç kez restore edilmiştir.

kiz-kulesi-1.jpg

Dizi ve filmlere de konu olan kule, insanların merak ettiği yapıtların başında gelmektedir. Genelde Mersin’de ki Kız Kalesi ile karıştırılan Kız Kulesi hakkında çok fazla soru araştırılıyor. İnsanlar arama motorlarında; Kız Kulesi ne zaman yapıldı? Kız Kulesinin efsanesi nedir? Kız Kulesi ne zaman açılacak? Şeklinde sorular sorarak meraklarını gidermeye çalışıyor. Peki, Kız Kulesi ne zaman yapıldı? Kız Kulesinin efsanesi? Kız Kulesinin hikayesi nedir? Haydi, hep birlikte Kız Kulesinin efsanesi hikayesine bakalım:

kiz-kulesi-2.jpg

KIZ KULESİ NE ZAMAN YAPILDI?

Restorasyonun ardından yeniden hizmete açılan Kız Kulesi hakkında en çok merak edilen konu, Kız Kulesi ne zaman yapıldı? Sorusu olmuştur. Bu sorunun cevabının hikayesi bir bakalım: Kız Kulesi, M.Ö. 5. yüzyılda bugün kulenin bulunduğu adacıkta bir gümrük noktası oluşturulmuş ve Karadeniz’den gelen gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla inşa edilmiştir. 12. yüzyılda Doğu Roma İmparatoru I. Manuel Komnenos tarafından adacıkta bir savunma kulesi inşa ettirilmiştir. Bu kule ile Sarayburnu’nda Mangana Manastırı’nın yanında bulunan bir kule arasında (Deniz Surları restorasyonu yapılan bölüm) bir zincir gerilerek gemilerin Boğaz’a giriş çıkışı kontrol altına alınmıştır.

Fetih’ten sonra Fatih Sultan Mehmet buraya yeni bir kal inşa ettirmiştir. Kaleye bir nöbetçi birliği yerleştirmişti Her akşam yatsıdan sonra v seher vakti, kulede mehter nöbet çalmaya başlamıştır. Bayramlarda ve padişahların tahta çıktıkları zaman sahil saraylarını ziyaretlerinde Kız Kulesi’nden top atışı yapılması gelenek haline gelmiştir.

kiz-kulesi-4.jpg

Ahşap kulenin kuzey bölümüne Sultan III. Ahmed’in Sadrazamı, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından Karadeniz ve Marmara’dan gelen gemilere geceleri yollarını göstermesi için fener konulmuştur. Bu tarihten itibaren kule, artık bir kale değil bir deniz feneri olarak hizmet vermeye başlamıştır.

1830-1831 yılları arasında kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüştürülmüştür. 1836-1837 yılları arasında 20-30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı burada kurulan hastanede tecrit edilmiş, karantina ile salgının yayılması önlenmiştir. 1847 yılında Trabzon'da zuhur eden kolera illeti münasebetiyle yolcular ve hastalar Kız Kulesi'nde karantinaya alınmıştır. Fenerler İdaresine devredile kuleye Fransız şirket tekrar fener ilave etmiştir.

İstanbul Liman İdaresi’ne geçtiğinde fener işlevinin yanı sıra gaz deposu olarak da kullanılmıştır. Kız kulesi bir müddet radar istasyonu olarak kullanılmıştır. Deniz taşımacılığı seyrüsefer emniyeti için kulede akşamları ışık yakılmış, sisli havalarda da sis düdüğü çalınmıştır. Ayrıca Harem ve Liman kılavuzluk istasyonlarının görüş mesâfesi kısa olduğu için, 1983 yılına kadar boğazdan geçen bütün gemileri 24 saat bildirme ve kontrol görevi, Denizcilik İşletmeleri’nin iki memuru tarafından yapılmıştır.

kiz-kulesii.jpg

Milli Savunma Bakanlığına bağlı gözetleme ve radar istasyon olarak kullanılmıştır. 1983 yılından itibaren Türkiye Deniz ve Liman işletmeciliğine devredilmiştir. İlerleyen süreçte siyanür deposu olarak da kullanılan yapı, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 1992 yılında aldığı karar sonrası siyanürler, Tuzla’daki bir depoya taşınmıştır. 1992 yılı Mayıs ayında kule, şairler tarafından bir dönem kullanılmış ve ''Şiir Cumhuriyeti'' olarak ilan edilmiştir.

1994 yılında kule, Ulaştırma Bakanlığı’ndan, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na devredilmiştir. Kapsamlı yenileme sürecinin ardından turistik amaçlı ola bir özel bir tesise kiralanmıştır.

KIZ KULESİNİN EFSANESİ NEDİR?

Söz konusu kule, kendi içerisinde tarihi bir çok hikaye barındırır. Çeşitli dizi ve filmlerin içerisinde pek çok hikayeye de ortak olan Kız Kulesinin efsanesi, farklılaşmaktadır. Yani, Kız Kulesi efsanesinin farklı efsaneleri vardır. Bunlardan en bilinenleri ise aşağıdaki gibidir:

kralin-kizi.jpg

KRALIN KIZI

Kuleyle ilgili anlatılan efsanelerden en bilineni; kral ve kızının hikayesidir. Bir falcı tarafından kızının yılan sokması nedeniyle öleceği hakkında uyarılan kral, kızını koruyabilmek adına Salacak açıklarındaki kayalıklar üzerine kız kulesini inşa ettirir ve kızını bu kuleye yerleştirir.

Kral kızına belli vakitlerde sepet içerisinde çeşitli yiyecekler gönderir ve bir gün meyve sepetinin içine gizlenen yılan kralın kızını zehirleyerek ölmesine neden olur.

battal-gazi.jpg

BATTAL GAZİ

Kuleyle ilgili anlatılan efsanelerden en bilineni; kral ve kızının hikayesidir. Diğer bir efsane ise Battal Gazi hakkındadır. Şehrin karşısına konuşlanan Battal Gazi’yi gören Bizans Tekfuru telaşlanır ve hazineleri ile kızını bu kuleye saklar. Fakat kuleyi ele geçiren Battal Gazi hem hazineleri hem de prensesi alır ve atıyla Üsküdar’ı aşarak yoluna devam eder. “Atı alan Üsküdar’ı” geçti deyiminin kaynağının bu olay olduğu rivayet edilmektedir.

leandros.jpg

LEANDROS

Kız kulesi ile ilgili ilk efsane Ovidius tarafından kaydedilmiştir. Efsaneye göre Çanakkale Boğazı’nın batı yakasındaki Sestos’taki Afrodit Mabedi’nde rahibe olan Hero Abydos’da yaşayan Leandros’a aşık olur. Leandros her gece yüzerek Hero’yu görmeye Sestos’a geçer. Bir gün fırtına çıkınca kuledeki fenerin ışığı söner ve yolunu kaybeder ve boğularak can verir.

Ertesi gün kıyıdaki cansız bedenini gören Hero’da kendini suya atarak intihar eder. Normalde Çanakkale’de geçen bu efsane 18. Yüzyılda Avrupalı seyyahlar tarafından dönemin “antikite modasına” uygun olarak ün kazanan Boğaziçindeki Kız Kulesi’ne uyarlamışlardır ve kule “Tour de Leandre veya Leandre Tower” olarak da adlandırılmaya başlanmıştır.

kiz-galata-aski.jpg

KIZ KULESİ İLE GALATA KULESİNİN AŞKI

Kız Kulesi Boğazda yalnız, naif ama büyüleyiciliğiyle İstanbul’un tam kalbinde yer alan bir inci tanesi kadar zarif. Galata Kulesi ise, İstanbul’u tam tepeden izleyen heybetli bir yapı. Kız Kulesi yalnız biçimde boğazda süzülürken, Galata Kulesi çıkar karşısına, heybetli ve büyüleyici duruşuyla. İki kule İstanbul’un huzurunda birbirine aşık olur, ama kavuşamaz. Çünkü İstanbul Boğazı kavuşmaları için aralarında bir engeldir. İmkansız aşk karşısında günden güne eriyen Kız Kulesine Galata Kulesi mektuplar, şiirler yazar.

Bir gün Ahmet Çelebi çıkıverir Galata Kulesi’nin tepesine. Amacı oradan Üsküdar’a uçmaktır. Çelebi, Galata Kulesinin ısrarlarına dayanamaz ve yüzyıllardır biriktirdiği mektupları da yanına alıp uçmaya karar verir. Ancak salacak sahiline yaklaşırken rüzgarın etkisiyle dağılır yine de dalgalar mektupları Kız Kulesine ulaştırır. O vakit Kız Kulesi Galata Kulesinin ona ne kadar aşık olduğunu anlamıştır.
Aşklarının karşılıklı olduğunu anlar daha da güzelleşirler. Kavuşmaları imkansız olsa da yüzyıllardır karşılıklı bakışarak yaşarlar aşklarını… Nesilden nesle aktarılan bu efsane aşk, İstanbul’un güzelliğine büyüleyici hava getirmiş, şimdi ise hikayelerindeki kadar renkli fenerleriyle dile gelip, mors alfabesiyle birbirlerine “seni seviyorum” diyebilmişlerdir.

Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı

Haber Merkezi / www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.