Kırmızı şarapla ilgili o tezde bilimin yolu bakın nereye çıktı

Dinimiz İslam’a göre, sarhoşluk verdiği için haram ve insan sağlığına zararlı olan alkolün bir çeşidi olan kırmızı şarap ile ilgili “kalbe iyi geliyor” efsanesi bilimsel olarak da çökmüş durumda. Kırmızı şarapla ilgili o efsanede bilimin yolu İslam’a çıktı… İşte kırmızı şarapla ilgili son bilimsel veriler:

18 MİLYON KİŞİ KALPTEN ÖLÜYOR

Malum dünya genelinde kalp ve damar hastalıklarının birinci derecede ölüm nedeni olduğu biliniyor. Yani insanlar daha çok bu hastalıklarla hayata gözlerini yumuyor. Son araştırma sonuçlarına göre, dünyada her yıl yaklaşık 18 milyon kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle öldü. Yani kalptan ölenlerin sayısı bir hayli fazla. Peki kalp sağlığı için nelere dikkat edilmeli? Bu noktada yıllardır alkolla özellikle de kırmızı şarapla ilgili bir tez ileri sürülmüş, kalbe iyi geldiği iddia edilmiştir.

SON VERİLER NE DİYOR

Ancak Dünya Kalp Federasyonu (WHF) belli bir ölçüde kırmızı şarap yani alkol içmenin kalp hastalığı riskini azaltabileceği bilgisini güncelleme kararı almasının ardından, Diyetisyen Funda Özkan’dan da çarpıcı tespitler geldi.

Diyetisyen Funda Özkan, belli bir miktarda alkol almanın kalp sağlığına iyi geldiği görüşünün bir takım araştırmalar sonucunda ortaya atıldığını ancak bunların sebep ve sonucu kanıtlayamayacağını söyledi.

Özkan şu bilgileri verdi: “Yıllardır yapılan araştırmalar, ölçülü miktarda kırmızı şarap içmekle iyi kalp sağlığı arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ölçülü miktarda alkol tüketen kişilerin daha düşük kalp hastalığı oranlarına sahip olduğunu gösteren bu araştırmaların tümü gözlemseldir. Bu tür çalışmalar sebep ve sonucu kanıtlayamaz, sadece aralarındaki ilişkiyi kanıtlayabilir. Orta derecede içme (sağlıklı kadınlar için günde bir içki (145 gram) ve sağlıklı erkekler için günde iki içki olarak tanımlanır) yaygın olarak güvenli kabul edilir. Ancak bugüne kadar, alkolün sağlık üzerindeki etkileri hiçbir zaman uzun vadeli, randomize bir çalışmada test edilmemiştir.”

İDDİANIN KAYNAĞINDA DA BELİRSİZLİK VAR

Kırmızı şarabın bu fayda ile doğrudan ilişkili olup olmadığı veya başka faktörlerin rol oynayıp oynamadığının belirsiz olduğunu kaydeden Özkan, “Kırmızı şarabın kalp için iyi olabileceği yaygın bir varsayımdır. Çünkü esas olarak üzüm kabuğunda bulunan resveratrol gibi yer fıstığı ve yaban mersini de bulunan antioksidanları içerir. Resveratrolün gerçekten kalbi koruyucu olup olmadığı konusunda bir tartışma var. Ek olarak, koruyucu bir etki elde etmek için almanız gereken resveratrol miktarı hakkında da tartışmalar var. Koruyucu olduğu bildirilen resveratrol miktarının eşdeğerini elde etmek, muhtemelen fazla şarap tüketmek anlamına gelir” dedi.

Diyetisyen Özkan şöyle devam etti: “Resveratrol konusunda fareler üzerinde yapılan araştırmalar ikna edicidir. Ancak farelerde sağlığı iyileştiren dozlara eşdeğer bir miktar elde etmek için günde yüzlerce bardak kırmızı şarap içmeniz gerekir. Sadece kırmızı şarap değil orta derecede alkol kullanımının gerçekten daha iyi olup olmadığını belirlemek için farklı alkol türlerini (kırmızı şarap, beyaz şarap, bira, alkollü içkiler) karşılaştıran geniş bir prospektif çalışmaya ihtiyaç var.”

ŞARABIN MUCİDİ KİM?

Peki şarabın ilk mucidi kim, yani şarabı kim icat etmiş? Efsanelere göre şarabın ilk mucidi İran Hükümdarı’dır. Bu hükümdarın Cem veya Cemşid olduğu söylenir. Bu efsane, eski İran kap kacaklarında sıkça rastlanan “tahtında oturan hükümdar ve ona içki sunan saki” tasvirlerine dayanıyor.

ÇÜRÜYEN EFSANENİN KAYNAĞI FRANSA

Kırmızı şarabın kalbe iyi geldiği savı, 1980'lerin sonunda ortaya atılan Fransız Paradoksu sloganına kadar uzanıyor. Fransız Paradoksu, Fransızların yoğun doymuş yağlı beslenip, sigara içmelerine rağmen, kalp damar hastalıkları görülme oranının düşük olması konusunda Bordeaux bölgesinde rutubetli ortamda yetişen “cabernet sauvignon” cinsi üzümlerden yapılan kırmızı şarabı sık tüketmeleriyle bağ kurar. Başka pekçok meyvede olduğu gibi kırmızı ve mor üzüm kabuklarında bulunan polifenollerin, şarabın kalp koruyucu özelliklerini teorik olarak açıkladığı ileri sürülürdü. Ancak gelinen noktada bu sav bu efsane artık Dünya Kalp Federasyonu tarafından bile güncellenmesi gereken bir tez olarak görülüyor.

www.gazeteilksayfa.com