Gündüz kuşağı programları beynimizi yıkıyor: Tehlike evimizin içinde

Gündüz kuşağı programları beynimizi yıkıyor: Tehlike evimizin içinde

Aile Danışmanı ve Sosyolog Selda Kılıç, gündüz kuşağı programlarının nasıl bir tehlike barındırdığını ve bu tehlikenin boyutunu gazetemize açıkladı: “Bu programlar aile yapımızı bozuyor. Boşanmalar artıyor. Gençlerin beyni yıkanıyor.”

Günlük hayatımızın önemli bir kısmını kapsayan kitle iletişim araçları hemen hemen sosyal hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Öyle ki televizyon izlemek uzun yıllardır zamanımızı en çok harcadığımız araçlardan biri. Televizyona bu kadar fazla maruz kalmak ise değer ve yargılarımızı, doğrularımızı hatta yanlışlarımızı yeniden şekillendiriyor. Televizyon aracı ile aktarılanlar artık toplumun genel doğrusu olarak kabul ediliyor.

Gündüz kuşağı programları ise yıllardır en çok izlenen programların başında geliyor. Genellikle ev hanımlarına hitap eden bu programlar boş zaman eğlencesi olarak değerlendiriliyor. Fakat bu durum sanılandan daha da tehlikeli bir boyutta. Kadınların sürekli maruz kaldığı olaylar, kadınlarla birlikte hemen yanındaki çocuklarının da bilinçaltında yer ediyor. Sosyolog ve Aile Danışmanı Selda Kılıç, gündüz kuşağı programlarının göründüğü kadar masum olmadığını ve bu programlar için neler yapılması gerektiğini gazetemize anlattı.

ara.jpg

TELEVİZYON HALA EN ÖNEMLİ ARAÇ

Sosyolog ve Aile Danışmanı Selda Kılıç, günümüzde en çok sosyal medya tercih edilse de televizyon kullanımının da hala önemli bir boyutta olduğunu aktararak, “Her ne kadar sosyal medya kullanımı artmış olsa da gündelik hayatta vazgeçilmeyecek kadar kıymetli bir yeri olan televizyon hala revaçta. Merkezi yerini korumaya devam edip evlerin en gözde ve güzide köşesinde bulunmaya devam ediyor. Aynı zamanda kitlelere yönelik bilinç yönetimi ve ticari yönlendirme araçlarının en etkili ve gözde olanı yine televizyondur. Özellikle alt-orta sınıflar açısından televizyon temel eğlence, bilgilenme ve vakit geçirme aracı olma özelliğini hala sürdürüyor” dedi.

iceri.jpg

“BEYİNLERİMİZ YIKANIYOR”

Gündüz kuşağı programlarının özellikle aile yapısını bozduğunu dile getiren Kılıç, “Bu programların özellikle aile yapısını bozduğunu düşünüyorum. Değer yargılarımızı derinden etkiliyor. Aynı zamanda bu yayınlar, ahlaki boyutta da küçümsenemeyecek kadar sarsıcı bir yapıda. Özellikle toplumumuzda boşanmaların artmasına neden oluyor. Bir taraftan ‘Biz kadınların sesini duyuruyoruz’ derken diğer taraftan şiddete de kapı açıyorlar. Bunları izleyen gençler kaçıyor çünkü beyinleri yıkanıyor. Kadınlar da erkekler de çok kolay bir şekilde aldatabiliyor. Çocuklarını bırakıp herhangi birinin peşine takılabiliyorlar. Bunu sürekli izlemek ‘Demek ki bu doğru olanmış. Herkes yapıyorsa ben de yaparım’ düşüncesine neden oluyor” dedi.

Toplum olarak bize aktarılan bilgilerin uyuşturucu niteliğinde olduğunu vurgulayan Selda Kılıç şunları söyledi: “Sosyolojide ‘Hipodermik iğne’ diye bir kuram vardır. Bu kurama göre, özellikle kitle iletişim araçları ile insanlar yavaş yavaş uyuşturulur. Tıpkı bu şekilde, insanlar aynı içeriklere maruz kala kala buna alışıyorlar. Bunlar artık o kadar normalleşiyor ki, hiçbir şey yokmuş gibi yemek yerken kadın cinayetleri, çocuk istismarlarını dinleyebiliyoruz. Aslında acı bir kayıp varken bizler yemek yemeye devam ediyoruz. Yavaş yavaş bizler de duyarsızlaşmış ve robotlaşmış insanlar haline geliyoruz.”

basliksiz-1.jpg

“YANILTICI İÇERİKLER YÜZÜNDEN ELİMİZDEKİNİ KAYBETMEYELİM”

Gündüz kuşağı programlarının nasıl düzenlenebileceğine ilişkin açıklama yapan Sosyolog ve Aile Danışmanı Selda Kılıç, “Bu programların tamamen kaldırılması elbette olamaz. Sonuçta bu bir tüketimdir. Üretim yapılır ve tüketiciye sunulur. Bizim, bu programların kaldırılmasından ziyade toplum olarak neyi tükettiğimize bakmamız lazım. Bizi uyuşturmalarına izin vermememiz lazım. Kendini bilmeyen birkaç kişinin ifşa ettiği hayatını izlemek belki de tamamen kurgulanmış bir olayı izlemek bize ne kazandırabilir? Bizim hayatımıza ne katkısı olabilir? Biz buraya dakikalarımızı belki saatlerimizi harcıyoruz ama karşılığında ne alıyorum diye sormak lazım.

Bu programların kesinlikle düzenlenmesi gerekir. Bu tür konulardan ziyade, değer yargılarımız, ailenin önemi kültürel kodlarımız, eğitimlerimiz, psikolojilerimiz üzerine besleyici içerikler üretilmesi lazım. İnsanları bilinçlendirmek adına içerikler yapılmalı. Aynı zamanda insanlar bu programlara inanıp da olan ailelerini bozmamalılar. Orada kadınlar peşimden koşuyor, erkekler ilgi gösteriyor görüntüsüne inanıp elimizdekini kaybetmemeliyiz. Bu gösterilenler gerçekten çok yanıltıcı içerikler. Bu nedenle bu insanların bilinçlenmesi lazım, bilinçlenebilmek için de içeriklerin düzenlenmesi lazım” ifadelerini kullanarak açıklamasına son verdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.