Güllü Agop kimdir? Güllü Agop’un Abdülhamit Han ile yolları nasıl kesişti?
Güllü Agop kimdir, asıl adı nedir, neden “Güllü Agop” denilmiştir, hangi dönem yaşadı? Tiyatro merakı nereden geliyor, Abdülhamit Han ile yolları nasıl kesişti, halkı tiyatroya çekmek için ne yaptı? Güllü Agop'un torunu olan eski Rektör kim?
Tiyatronun kurucularından Ermeni asıllı Güllü Agop’un hayatını sizler için derledik…
Güllü Agop kimdir, asıl adı nedir, kendisine neden “Güllü Agop” denilmiştir, hangi dönem yaşadı, sanatın hangi alanına ilgi duydu, tiyatro merakı nereden geliyor, Abdülhamit Han ile yolları nasıl kesişti, halkı Tiyatroya çekmek için ne yaptı? Güllü Agop'un torunu olan eski Rektör kim?
İşte cevabı:
Türk tiyatrosunun kurucularından ve önemli aktörlerinden birisi olan Güllü Agop İstanbul’da 1840 yılında doğdu. Asıl adı Agop Vartoviyan’dır. Güllü Agop’a “Güllü” denilmesinin sebebi, soyadındaki “vartov” kelimesinin Ermenice’de gül anlamına gelmesindendir.
İKİ AHBAP ÇAVUŞLAR TİYATROYA BAĞLADI
Güllü Agop, Ermeni Mektebi’nde okudu. Balıkhane’ye memur oldu. Resim yapmaya, heykelciliğe yeteneği vardı, çoğu zaman kendi kendine çalışırdı. En büyük zevki ise tiyatroya gitmekti. O tarihlerde, İstanbul’da yalnız Ermenice oyunlar veren bir iki tiyatro vardı. Beyoğlu’ndaki Şark Tiyatrosu da bunlardan biriydi. 1861’de, bu tiyatroda, Ermenice oynanan “İki Ahbap Çavuşlar” komedisinin bir sahnesinde, kendi aile hayatına benzerlikler görünce, Agop tiyatroya büsbütün bağlandı. Ertesi gün, o tiyatronun idaresine başvurdu, kabul edildi. Bu tiyatroda, Astı adında bir İtalyan rejisörü vardı. Agop, uzun zaman onun yanında çalıştı. Fikirlerinden faydalandı. Ara sıra sahneye de çıkıyordu. Balıkhanedeki işini bıraktı. Onun yerine, geçimini sağlamak için Kâğıthane’de işçilik etti. İki yıl sonra, Şark Tiyatrosu’ndan ayrıldı, İzmir’e giderek orada amatörlerle bir heyet kurmaya çalıştı.
TÜRKÇE PİYESLERDE OYNADI
Güllü Agop kısa bir zaman sonra gene İstanbul’a döndü. Şark Tiyatrosu’nda Hekimyan Heyeti temsiller veriyordu. Agop onlarla çalışmaya koyuldu. Heyet az zaman sonra dağılınca Agop, kalıntılarını topladı, Gedikpaşa‘daki cambaz kumpanyasından kalma salaşın tiyatro binası haline getirilmesi üzerine, orada çalışmaya başladı. Haftada birkaç gece de Üsküdar ve Kadıköy’de temsiller veriyordu. Ermenice temsiller yavaş yavaş seyirci bulamaz olmuştu. Bunun üzerine Agop Vartoviyan, Türkçe piyesler oynamaya karar verdi. Benliyan, Karakaşyan, Vergine Karakaşyan, Mağakyan, Mari Nvar, Araksiya gibi günün en tanınmış oyuncularını bir araya toplamıştı. 1868’de “Sezar Borciya”yı Türkçe oynayarak büyük bir başarı sağladı. Bunun üzerine, zamanın tanınmış edebiyatçılarından bir edebi heyet kuruldu. Ahmet Mithat, Namık Kemal, Ali Bey gibi kimseler bu tiyatro için eser yazdılar, tiyatronun edebî yönetimini de üzerlerine aldılar. Agop, suflörle oyun oynamak imtiyazını aldı. 1873 Nisanında, “Vatan-yahut-Silistre” piyesi öyle bir gürültü kopardı ki, sonunda yazarını, Namık Kemal’i hükümet Magosa’ya, Kıbrıs’a sürdürdü.
SARAY’A ALINDI
Agop Vartoviyan’ın suflörle oyun vermek imtiyazını alması, bazı tiyatrocuları suflörsüz oynamaya götürdü. Tuluat tiyatrosu bu sayede doğdu. Bazıları da imtiyazda adı geçmemesinden faydalanarak operetler oynadılar. Bu hali gören Güllü Agop, hemen Fransa’dan usta bir rejisör getirtti. Zamanın en iyi Türk müziği bestecilerine operetler ısmarladı. II. Abdülhamit tahta çıkınca, Gedikpaşa Tiyatrosu kapatıldı. Güllü Agop da padişah tarafından saraya alınarak saray tiyatrosunun düzenlenmesine memur edildi. Rütbesi mülâzım (teğmen) idi. Esasen dinini değiştirmiş, Yakup Efendi olmuştu. Sonradan, Mınakyan da saraya alınınca Yakup Efendi’nin yıldızı söndü. 1891’de öldüğü zaman, bir kenara atılmış durumdaydı.
HALKI TİYATROYA ÇEKTİ
Kültür tarihçisi Metin And, ‘Osmanlı Tiyatrosu’ adlı eserinde, Güllü Agop’un bir Osmanlı vatandaşı olarak öncelikle Türkçe gösterimlere, Türk seyircisine ve Türk yazarlarına önem verdiğini belirterek, “Ama, içinden çıktığı Ermeni topluluğuna, Ermeni basınına, seyircisine de ödevleri vardı. Türkler çalışmalarından hoşnut olmakla birlikte, Ermeni kesimi Güllü Agop’a ve Osmanlı Tiyatrosu’na hep düşman gözüyle bakmıştır” diyor. Güllü Agop'un Osmanlı Tiyatrosu’nun, Batı Tiyatrosu'na ve Avrupa kültürüne açılan bir pencere olduğunu belirten Metin And, “Agop’un abone yöntemi, basınla işbirliği, kadın seyircilerden para almamak, onlara kafesli loca yaptırmak gibi çeşitli uygulamalarla halkı tiyatroya çekme yolları aradığına” dikkat çekiyor.
"AGOP'UN TORUNU OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM"
Peki Güllü Agop'un torunu olan Rektör kim?
Eski Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın, dedesinin Türk tiyatrosunun kurucularından Güllü Agop (Agop Vartovyan) olduğunu belirterek, "Agop’un torunu olmaktan gurur duyuyorum" demişti.
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.