Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a tepki büyüyor
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Doğu Türkistan davası ile ilgili Çin politikalarını destekleyen açıklamalarına tepki gösteren Muhterem Şahin, “Orada namaz kılmak, oruç tutmak için uğraş veren insanlara sen nasıl terörist dersin?” diye konuştu.
Genç Yürekler dergisi okurları Doğu Türkistan Kültür Merkezi’nde buluştu. Organizasyonda misafirlere seslenen derginin Yayın Kurulu Başkanı Muhterem Şahin gündeme dair açıklamalarda bulundu. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Türkistan’a yönelik uyguladığı politikalara yönelik tutumunu eleştiren Şahin, “Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas 15 Haziran’da Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüştükten sonra yaptığı basın açıklamasında, Doğu Türkistan’daki hadiseler bir insan hakları olayı değil, bir terörizm olayıdır diyor. Yani Çin’in bu konuyla ilgili söylemiş olduğu resmi politikayı tekrar ediyor. Çin de öyle diyor ya, Doğu Türkistan olaylarını sorduğumuz zaman, doğrudan ya da dolaylı olarak neden bu zulüm dediğimiz zaman, bu teröristler bir araya gelerek islami motifleri ve düşünceleri kullanmak suretiyle terör grubu oluşturuyorlar diyor.
Biz onları kamplarda eğitiyoruz. Demokratik eğitim programlarımız var. Birtakım önlemlerimizle güvenlik politikalarımızı yürütüyoruz diyorlar. Mahmud Abbas denen resmi Filistin Devlet Başkanı olan adam da Şi Cinping’in bu politikasını alenen tekrar ediyor. Orada namaz kılmak, kurban kesmek, oruç tutmak gibi dini ibadetlerini yerine getirmek için uğraşan insanlara sen nasıl terörist dersin?” diye konuştu.
TİCARİ İLİŞKİLER YÜZÜNDEN ZULÜM PERDELENİYOR
Türkiye’nin Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti ile arasında bulunan ticari ilişkilerden dolayı medyanın Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü gündeme getirmediğini vurgulayan Şahin, bir insanın canı enerjiden daha mı kıymetsiz diye sordu. Şahin şöyle konuştu:
“Sen kimsin yahu, sen necisin? Halkının adı Ahmet, Mehmet, Hasan, Ayşe, Fatma olan sen nasıl böyle bir değerlendirme yaparsın? Türkiye’nin Çin sevicileri, Rus sevicileri, Avrasyacı diye adlandırdığımız insanları devletin kılcal damarlarına kadar girmiş. Şimdi isim versem hiçbir mahsuru yok. Biz isim vermekten korkmuyoruz. Ben Muhterem Şahin olarak bundan asla çekinmiyorum. Doğu Perinçek diye bir adam var. Zaman zaman Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüyoruz bu adamı. Her gün bir televizyonda ve gazetede konuşuyor. Bu konu gündeme geldiği zaman, ona soru sorulduğu zaman aynen Çin politikasını tekrarlıyor. Doğu Türkistan bir terör meselesidir. Bir insan hakları meselesi değildir. Orada asla bir sorun yoktur diyor. Biz üst düzey yetkililerden Doğu Türkistan davasını net bir şekilde ortaya koyacak bir tepki duymuyoruz. Türkiye’de konuyla ilgili Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklaması dışında ses çıkmadı. İşte buna Doğu Perinçek gibi adamlar neden oluyor. Çünkü niye, Rusya ve Çin ile ticari ilişkilerimiz var. Doğalgaz alıyoruz, enerji alıyoruz gibi politikalarla bir zulüm perdeleniyor. Ben buna isyan ediyorum. Nasıl isyan etmeyeceğiz? Bir insanın canı petrolden, enerjiden daha mı kıymetsiz?”
TÜRK DÜNYASINA SAHİP ÇIKMAK ALLAH’IN BİR BUYRUĞUDUR
Kendisini Türk vatandaşı olarak gören her insanın Türk dünyasındaki sorunlara karşı tepki göstermesi gerektiğini söyleyen Şahin şu ifadeleri kullandı:
“Ben Türk dünyasına sahip çıkmanın bir Hak emri olduğuna, bir Kur’an emri olduğuna, bir Allah buyruğu olduğuna inananlardan birisiyim. Kendini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gören birisinin Türk dünyasına sırtını dönmesi kabul edilemez, insanlığımıza sığmaz. Bu insanların Allah’ın emrini yerine getirmediğini düşünüyorum. Dergimizin bir önceki yayınında Türk dünyası özel sayısı çıkarmıştık. O derginin başyazısında ‘Yaşasın Türk Milleti’ diye bir yazı yazmıştım. Orada da izah ettim, ben bunu şeref addediyorum. Türkün görevi Türk dünyasına sahip çıkmaktır. Doğu Türkistan Kültür Merkezi Ankara’da bölge ile ilgili çalışmaların yapıldığı tek mekan. İstanbul’da bir hayli sivil toplum kuruluşu var ama Ankara’da burası tek. Biz yaklaşık 2 yıldır dergi olarak etkinliklerimizi bu mekanda yapıyoruz. Buradaki kardeşlerimize destek olalım, burayı canlı tutalım, gelen misafirlerimize bu mekanı anlatalım düşüncesiyle. Türk milletinin yarası olarak gördüğümüz Doğu Türkistan davasını gündemde tutalım düşüncesiyle etkinliklerimizi böyle mekanlarda yapıyoruz. İnşallah buraları, bu mekanları sizlerin yardım ve desteği ile daha çok dolduracağız”
ANLATTIKLARIMI KUR’AN İLE DELİLLENDİRİYORUM
Türk dünyası ile ilgili görüşlerini Kur’an-ı Kerim’e dayanarak paylaştığını söyleyen Şahin, “Anlattıklarımı Kur’an-ı Kerim ile delillendiriyorum. Şöyle yapıyorum bunu, dini düşüncelerimi ve değerlerimi sadece Kur’an penceresinden bakarak değerlendiriyorum. Kur’an-ı Kerim dışındaki değerler tartışılabilir, çıkarılabilir, eklenebilir ama Kur’an dediğimiz kitap Allah kelamı olduğu için ben bütün meseleyi o pencereden bakarak değerlendiriyorum. Her cuma günü hutbede biliyorsunuz imam efendi bir ayet okur. Cenab-ı Hak, “İnnallahe ye'muru bil adli vel ihsani ve itai zil kurba” der, Nahl suresinin 90. ayetinden bahsediyorum. Biz cumaya gittiğimiz zaman onu kafamız eğik bir şekilde dinler sonra da camiden ayrılırız. Orada diyor ki kelam, “Şüphesiz Allah adaleti, ihsanı ve yakınlara vermeyi emreder, hayasızlıktan, kötülükten ve zorbalıktan da nehyeder. Olur ki öğüt alırsınız diye size öğüt veriyor” Ben bunu bilirim. Düşüncelerimi Kur’an ile delillendiriyorum” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.