Gazneliler devleti nerede, ne zaman; kim tarafından kuruldu?

Gazneliler devleti nerede, ne zaman; kim tarafından kuruldu?

Gazneliler devleti nerede, ne zaman; kim tarafından kuruldu, kaç yıl hüküm sürdü, ne zaman yıkıldı, hangi sultanlar; ne kadar tahtta kaldı, hangi ilim ve devlet adamları yetişti, sınırları nereye kadar ulaştı, Selçuklu Devleti ile yolları nasıl kesişti?

Ünlü edebiyatçıların, bilim ve devlet adamlarının yetiştiği, sınırları 5 milyon kilometre kareye ulaşan ve 225 yıl hüküm süren Gazneliler Devleti’yle ilgili önemli bilgileri sizler için derledik… 

Gazneliler devleti nerede, ne zaman; kim tarafından kuruldu, kaç yıl hüküm sürdü, ne zaman yıkıldı, hangi sultanlar; ne kadar tahtta kaldı, hangi önemli ilim ve devlet adamları yetişti, sınırları nereye kadar ulaştı, Selçuklu Devleti ile yolları nasıl kesişti?

İşte cevabı: 

Gazneliler,  962-1187 yılları arasında hüküm süren Türk-İslâm devletidir. Samani Devletinin (819-1005) en parlak devirlerinde çok sayıda Türk, gruplar halinde Mâverâünnehr yoluyla İslam dünyasına getirilmekteydi. 912 yılından itibaren ise Samani Devletinin vali ve komutan kadrolarında Türk isimleri de görülmeye başlandı.

ALPTEGİN TARAFINDAN KURULDU

İşte bu Türk komutanlardan biri de Gazne Devletini kuracak olan Alptegin’dir. Alptegin, 961 senesinde vezir Ebu Ali Muhammed Belami ile birleşerek Samani Şehzadesi Nasr’ı tahta oturtmak istediyse de bu arzusunu gerçekleştiremedi. Bunun üzerine kendisine bağlı birliklerle Afganistan’daki Gazne’ye çekildi ve burada bulunan Levik Hanedanını bölgeden uzaklaştırarak, şehre hakim oldu. Böylece Gazne Devletinin temelini attı (962).

İLK SİKKE BİLGE TEGİN DÖNEMİNDE

Alptegin’in 963’te ölümü üzerine yerine geçen oğlu Ebu İshak İbrahim, dört yıla yakın süren saltanatında Samanilerle dost geçinme yolunu tercih etti. Ölümünden sonra 966’da yerine Bilge Tegin geçti. Bilge Tegin, Buhara’da Samani komutanlarından Faik’in üzerine gönderdiği bir orduyu bozguna uğrattı. Bu mağlubiyetten sonra bir daha Buhara’dan Gazne’ye ordu gönderilmedi. Bilge Tegin 975’te Hindistan üzerine yaptığı seferde Gerdiz Kalesini kuşatırken şehit düştü. Gazne’de ilk sikke Bilge Tegin zamanında kesildi. Yerine geçen Pîrî Tegin, devleti yönetecek husûsiyetlere sâhib olmadığından beş yıllık saltanattan sonra tahtı Sebük Tegin’e bıraktı.

gazneliler-devleti-2.jpg

SEBÜK TEGİN DÖNEMİ

Devletin asıl kurucusu olan Sebük Tegin, Isık Göl civarında Barsgan’da doğmuş, 960’a doğru Müslüman olmuş, köle olarak satıldığı Alptegin tarafından terbiye edilip, manevi evlat edinilmiş ve mühim mevkilere getirilmişti. Hükümdar olunca, “Nâsırüddîn Sebük Tegin Kara Beçkem” adını aldı. İyi bir idareci ve komutan olan Sebük Tegin, Toharistan ve Zabülistan’la Zemindaver eyaletini, Gor bölgesini ve Belucistan’ın bazı yerlerini ülkesine kattı. 979’da Hindistan’ın kuzeybatısında yerli hükümdarların en güçlülerinden Caypal’ı yenilgiye uğratarak Hindistan hakimiyetine ilk adımı atmış oldu. Kabil Nehri boyunca Peşaver’e kadar ilerleyerek bu bölgelerde İslamiyet’in yayılmasını sağladı. Sebük Tegin’in 997’de ölümünden sonra yerine oğlu İsmail geçti. Ancak kısa bir süre sonra tahtı ağabeyi Mahmut’a bırakmak zorunda kaldı.

GAZNELİ MAHMUT DÖNEMİ

Mart 997’de tahta çıkan Sultan Mahmut, Hindistan’a İslâm dinini yayan ve burada yüzyıllarca sürecek olan Türk hakimiyetinin temellerini atan, tarihin en büyük cihangirlerinden ve hükümdarlarındandır. Samanoğullarının yıkılışına rastlayan bir zamanda tahta çıkan Gazneli Mahmut, ilk iş olarak Horasan’da hakimiyetini tesis etti. Zaman zaman Karahanlılarla rakip duruma düşmekle beraber, güneydeki (Hindistan) ve batıdaki (İran) fetihleri için müsait bir zemin ve elverişli şartlar buldu. Şiîlere karşı halifeyi şiddetle savundu ve Sünni mezheplerin koruyucusu oldu.

İRAN-IRAK-HAREZM VE HİNDİSTAN’I TOPRAKLARINA KATTI

Sultan Mahmut İran, Irak ve Harezm’i ülkesine kattıktan sonra Hindistan üzerine on yedi sefer düzenledi. 1000 yılında Peşaver şehrini aldı. Ertesi yıl Hindistan ordusunu yenip, Hindistan’ın en zengin eyaletlerinden biri olan Pencab’ı ele geçirerek, Hindistan’ın kuzeyine tamamen hakim oldu.

İMPARATORLUK HALİNE GELDİ

Çok büyük ganimetlerle Gazne’ye dönüp “Gâzi” unvanını aldı. Beşinci seferinde Ganj Vadisini ele geçirdi. Sekizinci Seferinde ise 150.000 kişilik Hindu ordusunu imha etti. En meşhur seferi olan 11. Seferinde ise Gucerat’a girdi ve büyük ganimetle geri döndü. Sultan Mahmut 1030’da öldüğü zaman, Gazneli Devleti, batıda Azerbaycan hudutlarından, doğuda Hindistan’ın Yukarı Ganj Vadisine, Orta Asya’da Harezm’den Hint Okyanusu sahillerine kadar uzanan çok geniş bir sahaya yayılmıştı. 

DANDANAKAN YENİLGİSİ

Sultan Mahmut’tan sonra yerine oğlu Muhammed geçti ise de bu sırada Isfahan ve Rey umumi valisi bulunan kardeşi Mesut tarafından tahttan indirildi. Ekim 1030’da tahta çıkan Sultan Mesut, iyi bir asker olmakla beraber, babasının komşularla iyi geçinme siyasetini devam ettiremedi. Özellikle Selçuklularla olan geçimsizlikleri uzun ve kanlı savaşların çıkmasına sebep oldu. Horasan’ın bir kısmını alma başarısını gösteren Selçuklulara karşı, Dandanakan Meydan Muharebesinde (1040) Sultan Mesut büyük bir mağlubiyete uğradı. İran, Harezm ve Mâverâünnehr’e Selçukluların hâkim olmaları, Gaznelileri Afganistan ve Hindistan toprakları üzerinde yaşamaya mahkum etti.

MEVDUD DÖNEMİ

Bu mağlûbiyetten sonra Gazne’ye dönerek ailesini ve hazinelerini toplayan Sultan Mesut, Lahor’a gitmek üzere yola çıktı. Ancak yolda muarızları tarafından yakalanıp hapsedildi ve Girî hapishanesinde yeğeni tarafından 1041’de öldürüldü. Yerine daha önce tahttan indirilip kör edilen kardeşi Muhammed çıkarıldı. Babasının öldürüldüğünü duyan Mevdud, Belh’den Gazne’ye yürüyerek, Muhammed’i tahttan indirip hükümdar oldu.

SELÇUKLULAR’LA SULH

Mevdud’un saltanatı (1041-1049) dış mücadelelerle geçti. Döneminde Selçuklular önce Toharistan’ı, ardından Zemindaver’i ele geçirdiler. Diğer taraftan Delhi Racası da bazı kaleleri almaya muvaffak oldu. Bunun yansıra, Gazneli hakimiyetinden kurtulmak isteyen Gurlular da harekete geçtiler. Mevdud’un 1049’da ölümü ile Gazneli Devleti karışıklık içinde kaldı. Tahta İkinci Mesut çıktı ise de oğlu karşı çıktı. İkinci Mesut’un tahttan indirilmesi üzerine Bahâüddevle Ali tahta çıktı. Fakat saltanatı çok kısa sürdü. İki yıl geçmeden Mahmut’un oğlu Abdürreşid tahta çıktı. Ancak tahtta gözü olan komutanlardan Tuğrul Bey, onu öldürüp tahtı elde etti. 1040’tan beri artan Selçuklu baskısı Tuğrul Bey zamanında durduruldu. Ülkede de eski asayiş yeniden sağlandı. 1059’da ölümü ile yerine çıkan kardeşi İbrahim, ilk iş olarak Selçuklularla sulh yaptı. Oğlu Mesut’u, Selçuklu Sultanı Melikşah’ın kızı ile evlendirip dostluk tesis etti. Kuzey ve batıda bir kısım toprakların kaybedilmesine karşılık Hindistan’da bazı kaleler ele geçirildi ve devletin sınırları Ganj Nehrine kadar uzandı.

TAHT KAVGASI VE İSYANLAR

Sultan İbrahim’in 1099’da ölümünden sonra yerine geçen oğlu Üçüncü Mesut, babasının Hindistan fütuhatı ve damadı bulunduğu Selçuklularla dostluğu devam ettirme politikasını iyi yürüttü. Ancak 1115’te vefatı ile devlet yeniden asayişsizlik içine düştü. Kardeşler arasında taht rekabeti başladı. Tahta çıkan Şîrzâd’ı, kardeşi Arslan öldürttü. Arslan, diğer kardeşi Behram Şah üzerine yürüyünce Behram Şah, Selçuklu Sultanı Sancar’a iltica etti. Bu durum, yarım asırdan beri devam eden Selçuklu dostluğunu bozdu. Sultan Sancar, Gazne üzerine iki sefer düzenleyerek Arslan’ı yakalayıp öldürttü. Böylece Behram Şah 1117’de Gazne tahtını elde etti. Ancak bu tarihten itibaren Gazneliler, Büyük Selçuklu Devletine bağlı bir duruma geldiler. Bu devrin en önemli hadisesi Gurluların harekete geçmeleridir. 1128’de Gur Melikü’l- Mülûk’u Kutbeddîn’in Behram Şah tarafından öldürülmesi, Gurluların ayaklanmasına sebep oldu. Melik’in kardeşi Suri’nin Gazne’ye girmesi ile büyüyen isyan kısa sürdü. Fakat bir müddet sonra Alâeddîn Hüseyin önce Gazne’yi, ardından Bust’u tahrib edip, Gaznelilerin kuzeydeki hakimiyetlerine son verdi. Oğuzların 1152’de Gazne üzerine yürümeleri üzerine Behram Şah, burasını kesin olarak bırakıp Lahor’a çekildi.

TARİH SAHNESİNDEN ÇEKİLİYOR

Behram Şah, 1160’da ölünce yerine oğlu Hüsrev Melik geçti. Bu sırada Gazne’de ikamet etmekte olan Gurlu emir Muizzeddîn, 1173’ten itibaren Hindistan seferlerine başladı. Gur akınları karşısında yerli Khokharlarla anlaşmaya çalışan Hüsrev Melik, bunların hıyanetini anlayınca Muizzeddîn’le anlaşmak için çare aradı. Ancak bir netice elde edemedi ve 1187’de esir düştü. Böylece Gazneli Devleti, Gurlu İmparatorluğuna ilhakla tarih sahnesinden çekildi. Son Gazneli Sultanı Hüsrev Melik ile oğlu Behram Şah, önce Gazne’ye oradan Firizkuh’a ve nihayet Belervan Kalesine götürülerek hapsedildi, birkaç yıl sonra da 1191’de öldürüldüler.

SARAYDA TÜRKÇE KONUŞULDU

Büyük Türk Hakanlığı, yani Karahanlılardan sonraki Müslüman Türk Devleti Gazneli Devletidir. Sünnî-Hanefî mezhebinde olan Gazneliler, sarayda Türkçe, edebiyatta Farsça, fakat resmi yazışmada Arapçayı resmi dil olarak kullanmışlardır.

DEVLET TEŞKİLATI

Gazneli Devletinde emir veya sultan, devletin tam hakimidir. Devlet dairelerine divan denilmektedir. Bu divanların en önemlileri, Divan-ı Vezaret, Divan-ı Arz, Divan-ı Risâlet veya İnşa ve Divan-ı İsraf idi. Divan-ı Vezaret, maliye ve genel yönetim işlerine bakardı. Başkanı vezirdi. Divan-ı Arz bugünkü Savunma Bakanlığının karşılığı olup, başındakine Arız veya Sâhib-i Divan-ı Arz denilirdi. Askerin ihtiyaçlarını ve ordunun savaşa hazır bir durumda bulunmasını sağlamak, askerin sayısını bilmek ve gerektiği zaman sultana bildirmek, sultanın gezilerinde ihtiyaçlarını gidermek gibi görevleri vardı. Bu devlette ordu, dört kısımdan meydana gelirdi. Bunlardan süvariler ilk kısmı meydana getirir ve ordunun en kalabalık bölümünü teşkil ederdi. Çoğunun iki atı vardı. İkinci bölümü yayalar meydana getirip sayıları az, başlıca vazifeleri ise şehirleri korumalarıydı. Ordunun üçüncü kısmı sultanın özel birliğiydi. Buradaki askerler, Türkistan’daki oymak savaşlarında hâkimiyet altına alınan yerlerdeki Türk çocuklarıydılar. Ordunun son bölümünü filler meydana getirirdi. Bunlar doğrudan doğruya sultan tarafından denetlenirdi. Filcilerin çoğu Hindliydi. Bunların muharebelerdeki görevi, düşman saflarını bozmak ve yarmak, düşman atları kendilerine ve kokularına alışmamışsa, onları ürkütüp bozgun çıkarmak, okçulara yüksek atış yeri sağlamaktı. Divan-ı Risâlet veya İnşa, devletin genel haberleşme dairesiydi. Hükûmetle işi olan halk da buraya başvururdu. Divan-ı İşraf, devletin gizli haber alma teşkilâtı olup, çok gelişmişti.

KÜLTÜR VE MEDENİYET

Gazneliler devri, siyasi kudretin yanısıra kültür bakımından da parlak geçmiştir. Bir fıkıh âlimi olan Sultan Mahmut ve oğlu Mesut, İslâm terbiye ve kültürü ile yetişmişlerdi. Her iki sultan saraylarında devrin en büyük âlimlerini toplamaya çalıştılar. Şairlere hürmet ve sevgi gösterdiler. Her sene onlar için yaklaşık dört yüz bin dinar harcarlardı. Bu şairler arasında Türk asıllı Ferrûhî ile Menuçehrî Damgânî, Escedî Gazâ’ir-i Râzî ve Şehnâme yazarı meşhur Firdevsî sayılabilir. Bunların başında Melik-uş-Şuarâ Unsûrî bulunmaktaydı. Sultan İbrahim ve halefleri devrinde Gazne sarayında bulunan şair ve edipler, İran edebiyatının gelişmesinde önemli rol oynadılar. Bu devirdeki şairler arasında; Ebü’l-Ferec Rûmî, Senâ’î, Osman Muhtârî ve Seyyid Hasan Gaznevî yer almaktaydı.

BİRUNİ GAZNE’YE GETİRİLDİ

Tarih yazıcılığı da Gazneliler devrinde parlak geçmiştir. Sebük Tekin ve Mahmut devrini yazan Ebu Nasr Utbî, Zeyn-ül-Ahbâr isimli eserini Sultan Abdürreşîd’e sunan Gerdîzî, Mesut devrini nakleden Ebü’l-Fazl Beyhekî, Gazneliler devrinin meşhur tarihçileridir. Sultan Mahmûd, 1017 senesinde Harezm’i ele geçirince, o devrin en büyük fen alimi Biruni’yi Gazne’ye getirdi. Bîrûnî, sultanın birçok seferlerine katılarak Hindistan hakkında Tahkîku mâ lil-Hind isimli eserini yazdı. Bu, Hinduların inanç ve adetlerini tarafsız olarak tetkik eden ilk İslami eserdir. Eserde Hind dini ve Hindistan coğrafyası hakkında çok geniş bilgi bulunmaktadır.

İMAR VE YERLEŞİM

Gazne sultanları, edebiyat alanında olduğu kadar mimari faaliyetleri ile de dikkat çektiler. Sultan Mahmut ve Mesut, büyük inşa faaliyetlerinde bulundular. Fakat onların bu eserlerinden günümüze çok azı ulaşmıştır. Sultan Mahmut, halkın faydalanması için çarşı, köprü ve su yolu kemerleri yaptırdı. Bunlardan Gazne’nin kuzeyindeki Bend-i Mahmûd’i bu güne kadar mevcudiyetini korumuş ve kullanılmıştır. Sultan Mahmut, Gazne’de birçok cami ve mescit yaptırdı. Gazne Camiinin yanına geniş bir medrese inşa ettirdi. Burası hem medrese hem de kütüphaneydi. Birçok odaları, Gazne alimlerinin okuması ve okutması için, tavandan tabana kadar kitapla doluydu. Sultan, bu medresede ders veren hoca ve okuyan talebeler için, medresenin evkafından dolgun maaş tayin ederek onların geçimini sağlamıştır. Dokuz yüzyıl geçmesine rağmen, cilâ ve parlaklığı bozulmayan Gazne Camiinin iki minaresi hâlâ ayakta olup, dış kısmı cilalı sarı tuğladandır. Minarelerin birbirinden uzaklıkları 360 ve yükseklikleri 45 m kadardır. Üzerlerinde kûfî yazılar vardır. Gazneliler, kuzey Hindistan fütuhatını tamamlayınca İslâm dinine Pencap’ta kuvvetli bir dayanak noktası elde edilmesini sağladılar. Böylece daha sonraki Hindistan fetihlerine sağlam bir zemin hazırlayarak, Türk ve İslam tarihinde önemli rol oynadılar.

gazneliler-devleti.jpg

GAZNE SULTANLARININ HÜKÜMRANLIK YILLARI

Alptegin 962
Ebu İshak İbrahim............................ 963
Bilge Tegin...................................... 966
Piri Tegin........................................ 975
Sebük Tegin.................................... 977
İsmail............................................. 997
Mahmut......................................... 998
Muhammed (ilk saltanatı)............... 1030 
Birinci Mesut............................... 1030
Muhammed (ikinci saltanatı)........... 1040
Mevdûd......................................... 1041
İkinci Mesut................................. 1048
Bahâüddevle Ali............................. 1048
Abdürreşîd.................................... 1049
Tuğrul........................................... 1052
Ferrûhzâd..................................... 1052
İbrahim......................................... 1059
Üçüncü Mes’ûd............................. 1099
Kemâlüddevle Şirzâd...................... 1115
Arslan Şâh.................................... 1116
Behram Şâh.................................. 1117
Hüsrev Şâh................................... 1157
Hüsrev Melik................................. 1160
Gurluların İstilası............................ 1186

 

Gazeteilksayfa.com / ÖZEL

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.